Sorular

En çok sorulan sorular

2008 Yılında Yaşamın Gizemi Su ve Tuz adlı kitabım yayınlandıktan sonra özellikle ticarete geç kalmış hemen herkes, himalaya tuzuna hücum etti. İnternet kolaylığından da yararlanarak, himalaya tuzu hakkında bir yığın yalan yanlış bilgiler yaydılar.

Bizde de, internete okuduğumuz her şeye inanırız. Oysa internet sadece bir bilgi kaynağı değil, aynı zamanda ortalığı bulandırmanın, gerçeği saptırmanın, ve gerçeği ihtiyaca göre tanımlamanın en kolay yeridir. Bu nedenle internette okuduğumuz her bilgi bizi doğruya götürmez. Bugün internette su ve özellikle tuz üzerine yazılmış bütün yazılar ya benim kitabımdan alıntıdır ya da çalıntı. Ama her nedense daha çok da çalıntıdır. Gerçekleri saklamak işin ise bilgileri benden aldıklarını zikretmezler. Birçok sitede, benden izinsiz sağlık sertifikaları ve izin belgelerimi insanları yanıltmak için kullandıkları halde, yazdıklarını benden çaldıklarını söylemezler. Hırsız ev sahibinin varlığından hoşlanmaz. Hemen herkes ticaretine uyan yalan propagandaları, himalaya tuzuna yakıştırıp bir yığın yalan ve yanlış bilgiler ürettiler. Ortalığı müthiş bir kirlilik bastı. İşte bu nedenle, himalaya tuzu hakkında yazılmış yalan ve yanlışları düzeltmek, insanlara daha doğru bir bilgiyi sunmak için bu sayfayı düzenledim.

  1. Tuz nedir;

Değerli okurlar, evrende en çok rastlanan su, dünyada en çok görülen su, insan vücudunda en çok görülen su. Ne güzel değimli. Evrende değilse de dünyada sudan sonra en çok görülen tuz. İnsan vücudunda sudan sonra en çok görülen ise tuz. Ne garip değil mi? Doğadaki bütün tuzların kaynağı denizlerdir. Çünkü tuz su görünce erir. Suların kuruması sonucu arta kalan, su ile çözülebilen bütün maddelerin adıdır tuz. Bu tortunun içerisinde, sodyum ve klor gibi kimi mineraller çok miktarlarda bulunur, kimi mineraller de doğada çok az görüldüğü için sadece iz elementi olarak temsil edilir.

  1. Rafine edilmiş tuzlar tuzmudur?

Dünyadaki bütün tuzlar denizlerden gelir. İster Himalaya tuzu olsun, ister Çankırı tuzu olsun, isterse kaf dağının arkasından gelsin, hepsinin kaynağı denizlerdir. Kaya tuzları milyonlarca yıl önce denizlerin kuruması sonucu oluşmuştur. Her ne kadar tuzların oluşum yaşı hakkında çeşitli sayılar versek te, gerçekte tuzlar dünyanın var oluşu ile birlikte vardır. Kaya tuzlarının yaşını tahmin ederken, sadece kuruyan denizlerin kuruduktan sonraki yaşı tahmin edilir. Endüstri toplumlarında, endüstriel olarak üretilen bütün ama bütün maddelerin üretiminde tuz kullanılır. Tuzun bu kadar çok kullanılması, üretim tekniğinin de bu talebi karşılayacak bir biçimine dönüştürülmesiniz zorlar. İşte bu yöntem rafine etmektir. Deniz suları, ya da kaya tuzlarının su ile eritildikten sonra, yüksek basınç ve sıcaklık ıle kurutulması işlemine tuzu rafine etmek diyorlar. Rafine işleminden sonra kalan ise saf sodyum-klörürdür.Bu madde artık tuz değil, kimyasal reaksiyon gücü yüksek agrasif bir maddedir. Rafine tuzun bu yüksek reaksiyon gücü endüstrinin işine gelir ama vücudumuza aldığımız zaman, bu yüksek reaksiyon gücü tehlike yaratır.

  1. Tuzun insan yaşamında ve sağlığındaki önemi nedir?

Bütün canlıların oluşumunda ve yaşamlarının sürdürmesinde tuz da su kadar önemlidir. Canlılar hava gibi su ve tuzu sürekli almak zorundadırlar. Eski çağlarda eğer krallar bir halkın kökünü kazımak istiyorlarsa, o halka tuzu yasaklarlarmış. Tuzu yemeyen insanlar salgın hastalıklardan kitleler halinde ölürlermiş. Biz her ne kadar rafine tuz insan sağlığı için zararlıdır desek de, bu rafine tuzun bile yasaklanması, insanların kitleler halinde ölmelerine sebep olacaktır. Tuz yemeyen insanların durup dururken gençlerin bile kalpleri durur, salgın hastalıklar artar ve yığınlar sebebi bilinmeyen ölümcül hastalıklara düşerler. Bu yüzden tuzumuza göz dikenler ömrümüze göz dikenlerdir diyoruz.

  1. Tuzun insan yaşamındaki önemi nereden gelir?

Doğadaki bütün canlılar sudan ve tuzdan oluşurlar. Canlılar yaşadıkları sürece her gün belirli miktarlarda ve doğadaki görüldükleri biçimleriyle su ve tuz almak zorundadırlar. Ne saf su, ne de saf sodyum klörür doğada görülmez. Suyu coola, çay ya da alkol biçiminde alırsak tuzu da sodyumkılörür biçiminde alırsak vücudumuz tam olarak görevini yapamaz. İşte bu vücudumuzun uzun yıllar eksik ya da yanlış su ve tuz kullanımından ortaya çıkan organların fonksiyon eksikliğine kronik hastalıklar demişler. Kronik hastalıkların iyileşmesinin temelinde her şeyden önce bu su ve tuz eksikliğinin giderilmesi yatar. Eski çağlarda eğer krallar bir halkın kökünü kazımak istiyorlarsa, o halka tuzu yasaklarlarmış. Tuzu yemeyen insanlar salgın hastalıklardan kitleler halinde ölürlermiş. Biz her ne kadar rafine tuz insan sağlığı için zararlıdır desek de, bu rafine tuzun bile yasaklanması, insanların kitleler halinde ölümlere sebep olacaktır. Durup dururken gençlerin bile kalpleri durur, salgın hastalıklar artar ve yığınlar halinde ölümler olur.

  1. Hamile kadınların tuz ihtiyacı neden fazladır?

 Ana rahminde bir bebek baş suyu dediğimiz tuzlu suyun içinde büyür. Burada baş suyu çocuğun yaşama ortamı ve aynı zamanda beslenme aracıdır. Bu yüzden anne baş suyunu sürekli değiştirmek, yenilemek zorundadır. Anne başsuyunu vücuduna aldığı su, tuz ve diğer besin maddelerinden alır. Eğer anne yeterince vücuduna su ve tuz almaz ise, çocuk bunu annenin kaslarını ve kemiklerini çözerek alır. Annenin buna karşı gelme mekanizması yoktur. Çünkü yaşam hep bir ileriye programlanmıştır. İşte bu nedenle hamile kadınların iştahı artar. Hele ki tuzlu şeylere, meyvelere.  Bugünün modern bilimcileri bu konuda yeterli bilgiye sahip olmadıkları için hamile kadınlar doğru bilgilendirilmez. İşte bu yüzden insanların hamilelikleri ağır geçer ve hastanelik olanlara da serum verilir. Yani tuzlu su. Bize her ne kadar çok bencilce gelse de, bir anne önce yaşamı iler götürmekle programlanmıştır. Örneğin bir anne, sütüm yok çocuğumu emziremiyorum. Bu söylemler tamamen yanlıştır. Annenin sütünün olmasına bebek karar verir. Anne çocuğuna meme verdiği sürece, süt gelir. Ancak bebeğe hazır mamalar verirseniz işte o zaman süt gelmez.

  1. Herkes tuz sağlığa zararlıdır diye tuzu yasaklarken, tuzun insan sağlığına iyi geldiği de nereden çıktı?

Ben bir sosyologum. Sosyolog, var olan bilgilerden, söylenen söylemlerden yepyeni sentezlere gider sonuçlar çıkarır. Siz bu konuda ne kadar usta iseniz, sentezleriniz de o kadar güçlü olur. Sosyoloji yeryüzündeki insanın bütün sosyal davranışlarını açıklamaya çalışır. Biz zannederiz ki insanın doktora gitmesi, ya da ilaç kullanması yalnızca hasta olmasındandır. İnsanın sağlık sistemlerini tüketmesi de birer sosyal olaydır. İnsanın bu davranışları da açıklanabilir, sebep sonuç ilişkisi kurulabilir sosyal davranışlardır. Aynı şekilde bir doktorun, yada eczacının, ya da en önemlisi bir ilaç fabrikatörünün bütün yaptıkları birer sosyal davranıştır ve açıklanabilir fenomenlerdir. Örneğin siz bir ilacın her şeyden önce kar etmek için üretilen bir ticari meta olduğunu bildiğiniz andan itibaren, bir sosyolog onu artık sadece HUMAN bilim olarak ele almaz, aynı zamanda onu toplumun ekonomik sistemlerinin işleyiş yasalarının içerisinde de inceler. Bu eleştirel bir yaklaşım biçimidir. İnsanı gerçeğe yaklaştıran en doğru yelteniş şüpheciliktir. İşte biz de sevdiğimiz bir arkadaşımızın kanser olması vesileyle, bilime duyduğumuz inancımızı ve sorgusuz kabullenişimizi, ruhumda da var olan aykırılıkla yeniden gözden geçirmek istedim. Bize kanser öldürür diyor bütün sağlık bilimcileri. Ben de her kanserli ölmek zorundamıdır diye başladığım sorgulamanın sonunda, hiçbir kanserli kanserden ölmek zorunda değildir sonucuna vardım.

  1. Himalaya tuzu çılgınlığı da nerden çıktı?

Her kanserli şlmek zorundamıdır sorumuzun yanıtın da hiçbir kanserli ölmek zorunda değildir sonucuna vardığımızda, baş ağrısından kansere kadar bütün hastalıkların sebebinin vücuttaki uzun süreli su ve tuz kıtlığından olduğunu ortaya çıkardık. Bize hastalık diye belletilenlerin sadece beslenmemizdeki su ve tuz tüketiminin yetersiz ve yanlış kullanımından ortaya çıktığını tespit ettik. Bu tezlerimizi ispatlayabilmek için ize insanlara yeterli ve doğru su ve tuz içirmenin yolunu bulmak gerekiyordu. Nasıl ki bir Samurayi kavgaya girerken, doğru kılıcını almak zorunda ise, dünyanın tersini söylerken, koca bir dünyaya kafa tutarken de, dünyanın en güzel tuzunu insanlara sunmak gerekirdi. Bu olayın en akıllı sonucudur. Kör bir bıçakla da ekmek kesersiniz , ancak işinizi riske sokarsınız. İşte düyanın gidişatını değiştirebilecek bu görüşü riske sokmamak için dünyanın en güzel tuzu ile işe başlamak zorundaydık. Eğer kanserli birisinei her gün 3 litre tuzlu su iç kurtulursunuz derken, hiçbir risk taşımayacak bir araç seçmek zorundasınız.

  1. Himalaya tuzu nedir? Gerçekten iyileştiren bir yanı varmıdır?

Himalaya tuzu, Pakistan’ın Karakurum dedikleri bölgede, çıkarılan tuzun adıdır. Bu tuzu ilk keşfeden İskenderin atlarıdır. Himalaya tuzu diye dünyaya tanıtanlar ise Almanlardır. Himalaya dağlarından yaklaşık 250-300 km uzağındadır. Himalaya tuzunun yaklaşık %98’i tutuncu yada kırmızı tuzdur. Turuncu tuzun da içerisinde kristal olanı vardır olmayanı vardır. Himalaya tuzunun en kalitelisi cam gibi saydam ve kristal olanı vardır. Bu madanden çıkarılan tuzların yaklaşık %1’ini oluşturur. Kralların tuzu diye bilinen bu tuz HALİT tuzu olarak adlandırılır.

  1. Himalaya tuzunun bir kalitesi varmıdır, yoksa hepsi aynımıdır?

Doğada her nesnenin yaşayan canlılar karşısında bir kalitesi vardır. İnsanın en önemli besin kaynağı olan su ve tuzun da bir kalitesi vardır ve bu insan için çok önemlidir. Bütün doğal tuzlar, rafine edilmiş tuzlardan iyidir. Ancak doğal tuzların içerisinde de kristal tuzlar (HALİT) en iyi tuzdur. Bir tuzun sadece pakistandan gelmesi, ya da adının himalaya tuzu olması, onun koşulsuz iyi bir tuz olduğu anlamına gelmez. En iyi tuzlar HALİT kıristal tuzlardır.

 10.   Neden himalaya tuzunun sahteleri çıktı?

Ticaretin kuralı kar etmektir. Ticaret adamı, aldığı ile sattığı arasındaki en yüksek karı düşünür sadece. Onun misyonerlik gibi bir görevi yoktur. Tuz ticareti yapanların tuzdan anlaması,ne işe yaradığını bilmesi gerekmez. Eğer tuz ticareti yapanların derdi insanlık olsaydı, bize bir yüzyıldır rafine tuz zehirini yedirmezlerdi. Bunları bilmesi ticaretini arttırır ama, bilmemesi ticaret yapmasını engellemez. Tuz ticareti yapmak için öyle büyük bir sermayeye ihtiyaç duymadığı için, ticarete geç kalmış ve bir gecede zengin olmak isteyen herkesin iştahını kabarttı. Örneğin haşare ilaçcısından, gümrük memuruna, bira garsoncusundan aktarına kadar hemen herkes Himalaya tuzu ithal etmeye başladı. Ticaretin mantığıen ucuza alıp en pahalıya satmak olduğu için, ve tuz ile para kazanmanın dışında kimseye bir şeyleri ispatlamak gibi bir dertleri olmadığı için gidip en kalitesiz tuzları getirip en pahalıya satmaya başladılar. İşte bu yüzden hemen bütün tuz tüccarları sahte ya da kalitesiz himalaya tuzu satmaya başladı. Kimileri rafine edilmiş himalaya tuzu satarken kimileri de göl ya da kaya tuzunu himalaya tuzu diye satmaya başladılar. Bunların hepsi daha önce rafine tuzu satan tuz firmalarıydı. Bunların sistemleri kurulu olduğu için özellikle göl yada kaya tuzunu Himalaya tuzu altında satmaları hiç de zor olmadı. Daha önce var olan dağıtım ağlarına bir gecede sadece paketlerinin üzerine himalaya tuzu yazıp her tarafı yalan yanlış himalaya tuzu ile doldurdular. Bir gecede marketleri ya da aktarları saran sahte himalaya tuzunun sırrı buydu.

Tabi ortalık sahte himalaya tuzu ile dolunca, uyanıkların bazıları benim sağlık sertifikamı ve izin belgelerimi internet adreslerine koyarak tüketiciyi yanıltmaya başladılar. (Bu sitelerden bir örnek: http://www.himalayakristaltuzu.org/himalaya-tuzu-hakkinda-uyari.html: Bakın bu insanlar tüketiciyi de nasıl yanıltmaktadırlar birlikte okuyalım; GÜVENİLMEZ ÜRÜN SATIŞLARINA DİKKAT EDİN……………….Kristal Himalaya Tuzuna olan talebin artışı yüzünden bazı uyanık girişimciler her şeyde olduğu gibi  Himalaya Tuzu içinde Türkiye’ den çıkartılan Kaya Tuzlarını Himalaya Tuzu diye pazarlamaktadırlar.Kaya Tuzları Tarım Bakanlığı Tarafından Üretim izinli Tuz diye pazarlanmaktadırlar.DİKKATOrijinal Himalaya Tuzları’nın Tarım Bakanlığı Üretim İzni olmaz, İthal izni olur.Satışını Yaptığımız Himalaya Tuzları Tarım Bakanlığınca Gıda Mevzuatına Uygun olarak İthal izin belgelidir.” Halbuki bu izinler Yaşamın Gizemi şirketine aittir. Üstelik bu kişi de şirketimi dolandıran kişiye yalancı şahitlik yapmıştır. Ne tuhaf değimli; Hem benim belgelerimi kötü niyetin için kullanacaksın, hem hırsızım ile benden çaldıkları malı satacaksın, hem de hırsızıma yalancı şahitlik yapacaksın. Bunlar kendilerini ne sanıyorlar.  Bu sitenin sahibi aynı zamanda haşere ilaççısı olarak çalışmaktadır. Benim kitabımı kopyalayarak sitesine yapıştırıp tüketicileri dolandırmaktadır. Bu sitelerin tümünü görmek için tıkla)

11.  Himalaya tuzunun sahtesini satan kimlerdir?

Öğütülmüş bir göl ya da kaya tuzunu himalaya tuzundan çıplak göz ile ayırt etmeniz hemen hemen olanaksızdır. Özellikle daha önce rafine edilmiş tuz üreten firmalar bu işi daha kolay yaptılar. Çünkü sistemleri kuruluydu. Sadece rafine tuzlarının ya da göl tuzu, kaya tuzlarının üzerine himalaya tuzu diye yazmak yeterli oldu. Ökolojik pazarlarda tuz satışı yapanları ziyaret ettim. Hemen nerede ise hepsi sahte himalaya tuzu satıyordu. Bir pazarcı bile, sadece günde bir iki tuz satan pazarcı bile kendi adına, kendi markasıyla tuz satıyordu. Sordum nerden alıyorsun, kim yapıyor bu tuzu size, verdiği isim, Çankırı tuzunu himalaya tuzu diye satan kişiye yaptırdığını söyledi.

12.   Gerçek himalaya tuzunu nerden bulabiliriz?

Şimdi pazarı böyle yalan yanlış tuzlarla kirletince, internetten yalan yanlış bilgilerle benden aldıklarını adımı zikretmeden bir yığın yalan uydurup bilgi kirliliğini arttıran bu kişilerin ticaretleri durunca, hemen hepsi bana yönelmiş, “Yücel bey bizim markamızla bize tuz yaparmısın” diye sormaktadırlar. Çünki ithalatcı firma benim adım yazılı olacak o zaman. Benim müdürüm Ünal Güner de aynı kurnazlık içerisinde tuz üretmiş ve HİMALAYA KRİSTALi diye marka ile piyasaya dağıtmıştı. İnsan bir yanlışı bir kere yapar. İkinci kez yapınca aptal olması gerekir. Benden bir kg tuz alacaklar ve onu 100 kg yaptıklarında da benim adım yazılı olacak. Peki ben bunun sorumluluğunu nasıl taşırım. Bu inanılmaz kargaşanın içerisinde, bu inanılmaz kirliliğinin içerisinde artık hangisi himalaya tuzudur, ya da himalaya tuzunu nereden alırız sorusunun bir anlamı kalmadı. Artık sorulması gereken, himalaya tuzunu kimden alacağız sorusuna dönüştürdüler.

13.   Himalaya tuzunda izin yada sertifikanın nasıl bir önemi var?

İnternet bir çok şeyi kolaylaştırdı. Aynı zamanda bilgi hırsızlığını ve bilgi karmaşasını kolaylaştırdı. Bu nedenle hemen herkes yayınladığım bilgileri de sertıfıkaları da kopyalayıp kendisininmiş gibi yayınladılar. Yaşamın Gizeminin sertifika ve için belgelerini benden izinsiz kullanan bazı sitler şunlar. Bu sitelerin benimle hiçbir ilişkisi yoktur. Üstelik bu kişiler hakkında da suç duyurusunda bulundum.

Benimle ilişkisi olmayan ama benim belgelerimi kullanan siteler şunlar.

http://himalayakristali.com/

http://www.himalayatuzu.org/

http://www.himalayakristaltuzu.org/

http://www.enyakinmarket.com/

 14.   Tüketiciyi yanıltmak için kimler bilgi kirliliği yaratıyor?

  1. a.       Himalaya tuzu hakkında YALAN VE YANLIŞ bilgi üretenler

Dünya literatüründe su ve tuz üzerine yazılmış çok az kitap var. Türkçede su ve tuz üzerine yazılmış tek kitap Yaşamın Gizemi Su ve Tuz. Zaten bu kitaptan sonra bütün tüccarlar birden tuz sevdasına düştüler. Dolayısıyla tuz üzerine ineternetten okuduğunuz televizyonlardan duyduklarınız ya benden alıntıdır, ya da çalıntıdır. Örneğin bakın şu sitede yazılanlar tamamen kitabımı kopyalamıştır, ama bir kere adımdan bahsetmez. Diğer sayfalarında da bu site uyduruk teoriler üretir. Haşare ilaçcısı tuz uzmanı kesilince tabiî ki ortalık bilgi kirliliğine boğulur.

b.      Yalan sağlık sertifikaları ve izin belgeleri kullananlar

Yine bu kişiler kendi adlarına tuz satamıyacaklarını bildikleri için adımızı kendilerine kalkan olarak kullanmaktadırlar. Kimileri adımı kullandı, kimileri kendisi ile ortak olduğumu yaydı, kimileri kitabımı kopyaladı, kimileri himalaya tuzunu kendi buılmuş gibi anlattı, kimileri de sağlık sertifikalarımı başkalarına gösterdi.Bütün bunlardan habersiz olduğum için bütün bu hırsızlara karşı da korumasızdım. Ancak insan açtığı çukura kendisi düşer. Bütün hırsızlar, dolandırıcılar tek tek ortaya çıkmaya başladı.

c.       Himalaya tuzunu kasti olarak yanlış tanımlayanlar

Özellikle televizyonları kullanmayı beceren bazı tanınmış kişilikler ticaretin hırsıyla kasti olarak himalaya tuzu üzerine yanlış haberler yaydılar. Daha dün tuz tuzdur, tuz zararlıdır tuzdan uzak durun diyen bu kişilikler, tuzun ticaretindeki parayı kavrayınca gözleri döndü birden. Ve ağızlarına geldiği gibi propaganda yapmaya başladılar. Örneğin katıldığım kitap fuarlarında insanlar şöyle demekteydiler; ‘aaaaaaaaa bu tuz televizyonda  …. ‘nin söylediği tuz. Çocuğumda astım var aldım yatak odasına koydum astımı geçsin diye. Evet Himalaya tuzunun faydası var dedik ama böyle bir faydasını söylemedik. Astım ancak tuzlu su içerek geçer, tuz lambasına bakarak değil. Ve ben memleketimin bu tanınmış kişiliklerinin kendilerini bu kadar aşağılayıp yalan dolan sözler etmesini üzüntü ve hayretle izledim. Bugün insan kişiliğinin ve onurunun para karşısında geldiği nokta burasıdır.

d. Toplumun bilgisizliğini fırsat bilip Himalaya tuzunun kalitelerini            saklayanlar

En basit bir keten kumaşta bile yüzlerce çeşit kalite vardır. Yediğimiz her yiyeceğin, içtiğimiz her suyun bir kalitesi vardır. İşte tuzlarda böyle. Her tuzun bir kalitesi vardır. Aynı ocaktan, hatta birmetrekare içerisinde çıkan her kilo tuzun başka bir özelliği ve başka bir kalitesi vardır. Şimdi böyle bir çeşitlilikte, herkesin sattığı tuzun aynı olması mümkün değildir. Ama tüccarlar bunu bizden sakladılar. Çünkü bu işlerine geldi. Özellikle aktarlar birliği başkanı, yıllarca insanların rafine tuz yemelerinin tehlikeli olduğunu bilmedikleri için bizden saklayanlar, birden tuz uzmanı kesilip bize himalaya tuzunun turuncu olur gibi bir gereksiz ve niteliksiz, sadece tüccar zihniyetli bir bilgi ürettiler. Bu nasıl bir kişiliktir anlamak mümkün değildir.

 e.      Himalaya tuzu yerine Çankırı tuzunu satanlar

Bazıları kendisini daha kurnaz ya da zeki sandı. Tuz tuzdur, ha Çankırı tuzu ha Himalaya tuzu ne fark eder. Çankırı tuzu da himalaya tuzudur diye Çankırı tuzunu doldurup himalaya tuzu diye sattı. Üstelik de bir yalan uydurdu. A kalite Himalaya tuzu. Başka bir yalan da, himalaya tuzunun dünyanın beş yerinde çıktığı ve bu yerlerden birinin de Çankırı olduğu. Şimdilerde bu arsa tüccarı, kendisini Doğal Gıda uzmanı olarak tanıtıyormuş. Bu her halde dolandırıcıların ortak özelliği olsa gerek ki, b benim Yaşamın Gizemi şirketinin müdürünün de Şirketimin Bağdat caddesindeki merkezine Amerikan ünüversitelerinin birinden diploma astığı duyumları gelmektedir. Bir cümle bile İngilizce bilmeyenlerin duvarlara boy boy Amerikan diplomaları asmaları herhalde müthiş bir zekanın ürünü olsa gerek. Bu nasıl bir zavallı kişiliktir ki, insanların kendilerinin sahip olduklarına güvenmezler de, kendilerinin sahte olarak düzenledikleri diplomaların arkasına saklanırlar. Tanrım sen bu zavallıları koru.

f.        Rafine edilmiş himalaya tuzu satanlar

Himalaya tuzunun özellikle turuncu olanını tuz tebliğine uygun olarak ithal etmek mümkün değildir. Bu yüzden rafine edilmiş Himalaya tuzunu ise ithal etmekte de sorun yoktur. Tuzun ne demek olduğunu bilmeyenler, ve ne işe yaradığını bilmeyenler, rafine edilmiş tuzu getirip büyük market zincirlerine soktular. Bu tuzlar adları ne olursa olsun, rafine tuz isterse kaf dağının arkasından gelsin hep aynıdır ve yaşayan canlılara zararlıdır.

g. Himalaya tuzunun gerçek gücünü saklayıp, yan ürünlerden piyasa yaratanlar

Himalaya tuzunun asıl iyileştirme gücü su ile içilmesinden gelir. Ancak bu gerçeği tüccar kullanarak yan ürünler, örneğin tuz lambası, tuz sabunu, tuz tuğlası ya da tuz odası gibi yan ürünleri ön plana çıkardılar. Bu yan ürünler himalaya tuzunun iyileştirme gücünün yanında incik boncuktur, ama ne yazık ki insanlar en çok da bu incik boncuğa rağbet gösterdiler. Tüccarın da bu işine geldi. Ve en önemliyanı irdelemediler bile.

h. Himalaya tuz lambalarının gerçek içeriğini abartıp, sadece ticaret için yalan ve yanlış bilgi üretenler

Özellikle televizyonlarda tuz lambalarını övenler gerçeği abarttılar. Tuz lambaları hakkında söylenenler sadece kütleleriyle doğru orantılıydı. Bir odaya bir lamba koyup da, astıma iyi geliyor deyip size inanan insanları tehlikeye sokmak bir dolandırıcılıktır. Gerçeği abartılı söylemek de ahlaksızlığın bir başka biçimidir. Özellikle televizyonlardaki tanınmışlığını kullanan bu kişiler toplumun bilgisizliğini kötüye kullanan kötü niyetli kişilerdir. Tuzun radyasyonu önlediği doğru. Ama siz insanlara bir lamba al odana koy, telsiz telefonun yaydığı radyasyonu üzerine çeker demek doğru değildir. Bu kişilerin derdi paradır, bizim sağlığımız değil. Paranın da dürüstce kazanma yolları vardır. Yalana, abartıya dolandırıcılığa gerek yok ki? Siz doğruyu söyleseydiniz belki daha çok satacaksınız.

i.        Tuz odalarının gerçek yüzünü sadece ticaret için abartanlar

Tuzu su ile içmenin dışındaki kullanma biçimleri, tuz duvarları tuz odaları, kullanılan tuz miktarları ölçüsünde etkilerini arttırırlar. Örneğin banyodan sonra ya da akşam eve yorgun geldiğiniz zaman çıplak el ve ayaklarınızı tuz yatağına koyarak üzerinde 10 dakika yatmanız bütün yorgunluğunuzu alır. Banyonuzda yapacağınız bir tuz duvarı banyonun ortamını güzelleştirir. Ancak tuzun altına koyulan lambalar ve ısıtma cihazlarının kullandığı elektriğin yaydığı manyetik dalga, tuzun bütün güzelliğini elinden alır. Örneğin üzerinde yattığınız bir tuz yatağının altında elektrik kablosu geçiyorsa o elektrik üzerinde yatanı dinlendirmekten çok yorar. Bu tür uygulamalarda, tuz ile elektriğin, tuz ile radyasyon arasındaki ilişkiyi bilmeyenler tuz odası yapınca her şey birden ters dönmeye başlıyor. Tuzların yapışmasını kendilerine bir sırmış, ya da büyük bir buluşmuş gibi kimileri kendisine saklıyor. Gerek tuzların birbirine yapışması konusunda, gerek tuz odalarının yapılması konusunda danışmanlığımızı isteyenler bize ulaşabilirler.