Okurdan

Burada okurlardan gelen eski mektupları yayınlıyoruz Mustafa mst_3001@windowslive.com Yücel Bey Merhaba Ben de geçimiş olusun dileklerimle başlamak istiyorum. Maalesef sizi dolandıran isminize leke sürmek isteyen insanlara benzer bir sürü insan var. Toplumumuz resmen bozulmuş. İnsan kime güveneceğini, kim dost olarak bağrına basacağını bilemiyor. Her şeye kuşkuyla yaklaşmak zorunda kalıyor. İlk kitabınızı okuyan birisi olarak ve himalaya tuzunun kullanımını çevreme yayan birisi olarak yeni kitabınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Salus Marka tuzları hem kendim hemde arkadaşlarım alıp kullanıyorduk. Bundan sonra bu markayı kullanmayalım mı? Sitenizden himalaya tuzu satışı olmayacak mı? Selamlar
  Mustafa Submitted on 2012/07/19 at 21:26 | Bu kadar teknik konunun içinde Karacaoğlan’ın dörtlüğünü okumak insanın düşünce boyutunu genişletiyor, bütünlüyor.Gerçek bilimsellik bu işte.Fiziksel varoluşla ,ruhsal varoluşu aynı insanda hayat bulduruyor.Köküyle gövdeyi birleştirmek gibi. Birleşsinki ruhuda susuz kalmasın insanın…Emperyal bilim bölmeyi seviyor oysa.Vücudada ilaç,psikolojiyede ilaç vermesi lazım çünkü.Batı bilimi ortaya çıkardığı onca doğru bilgiyi emperyal bir tarlaya ekti.Çıkan ağacı ilaç adı verilen kurtlar kemirdi.Her ağacın kurdu özünden olurmuş…
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/19 at 17:39 Evet mustafa bey, ben kitabı mutlaka okuyun derken, ne reklam yapma derdindeyim ne de kitabımı bugünkü mantıkla bir meta yapma niyetindeyim. Bu kitap okunmadan suyun ve tuzun sırrı da ne yazık ki kavranamıyor. Bizleri güzel bir arkadaşımın sözüyle ekonominin çöplüğü haline getirdiler. O yüzden sadece tüketmek hırsıyla tuza sarılanlar ne yazık ki bu tuzdan gerekli faydayı göremiyorlar. Ekonominin çılğınlığı dünyanın hertarafında var, sadece bizde değil. Ama dışarıdan memleketini izleyen bir sosyolog olarak baktığımda, ne yazık ki bizde ticaret her taraftan daha bayağılaşmış. Ve bizim insanlarımız ne yazık ki kendilerini bu bayağılığın kuklası haline gelmişler. Eğer bana yazan insanları okursanız bunu sizde anlarsınız. O yüzden biz diyoruz ki tuz ve su yepyeni bir bilinçtir. Sadece suyu ve tuzu bir materye olarak deği, aynı zamanda bu su ve tuza denk düşen bir bilinç ve yaşam düzeyine erişmediğiniz zaman, su ve tuz da uzunsoluklu bir çözüm değildir. Ben bilgeliği türkülerden öğrendim. Sadece bilgeliği mi? Sevgiyi, dostluğu, kardeşliği, ihanet etmemeyi, aç gözlü olmamayı, özüyle sözüyle bir olmayı, en çok da utanmayı öğrendim. Utanmayı bilmeyen insan ne yaptığını bilmez. Sahip çıkmayı öğrendim, sadece kendime değil bu dünyada yaradılan her şeye sahip çıkmayı öğrendim. Ve yaradılmış herşeyi sevmeyi, afetmeyi öğrendim. Affetmek budalaları çoğaltsın diye değil. budalalıklarını farketsin diye. Geldi geçti ömrüm benim bir akşam diyen bir türkünün ne bilgeliğine erişebildim ne de güzelliğine doyabildim. Karac’oğlan der ki okuyam yazam Keleş değilim ki kervanlar bozam Giyinem kuşanam bir hosça gezem Ben senin derdini çekemem gönül İşte türküler insana böyle bir gönül verir. Artık o sadece kendiyle uğraşır. Ne kadar da bu dünyayı sevse de bu dünyaya kanca takmak niyetinde olmaz.
  Mustafa Submitted on 2012/07/19 Yücel bey 1,5 yıldır tuzlu suyu kullanıyorum.Kitabı okumam ise 5 ay öncesine dayanıyor.Kitabı okuyunca işin rengi değişti çünkü daha önce içtiğim bu suyun tam olarak ne anlama geldiğini bilmeden içiyormuşum ve zannettiğimin çok çok ötesinde önemliymiş.Evet kitabı dikkatlice okuyan her mantıklı insan, sağlık anlamında bildiği her şeyi silbaştan düzenlemek zorundadır.Ama bu düzenleme karmaşa yaratmak değil tam tersin sadeleşmeye,berraklaşmaya götürmektedir.Bu kitabı yazdığınız için teşekkür ederim size.Üç kişiye daha okuttum ve 10′a yakın kişiyide bu tuzlu suya başlatmak üzereyim.Anlatmak zor oluyor ama sanırım insanlar sağlıklı olmak isterken aslında bunun için çabaya girmek konusunda tembeller…Neyse. Ben 39 yaşındayım 6-7 yıl önce dişler yüzünden antibiyotik kullandım zaman zaman.Ve arasıra ağrı kesici almak dışında pek ilaç kullanmadım. Kablosuz internet yok 2 saat’a yakın telefon konuşması var (kitapta bu uyarınız var biliyorum) 200 mt mesafede baz istasyonu var 100 mt’de sanırım, trafo var Günde 3 lt su içiyorum bazen geçiyorum bu miktarı.Su içmek zevkli bir hale geldi çünkü. Salus Himalaya tuzu kullanıyorum su kürü için.Yemeklerde ise başlangıçta Çankırı kaya tuzu idi ama şimdi yemeklerde de salus öğütmelik sofra tuzu kullanmaya başladım… Değişiklikler; –Dinçlik hissediyorum –Tenimde canlanma oldu,sanki bazen içinden ışık çıkıyor gibi parlıyor –Sol kolumda ağrı vardı ve kalbimde ritim bozuklukları hissederdim,suyu düzenli içtiğimde bunlar olmuyor. –Düzenli olmasada göz damlası olarak kullandım ve görmede netleşme oluşmaya başladı,zaman zaman bulanıklaşıyor ama bunu düzenli kullanmayışıma bağladım çünkü düzenli kullandığım zaman bu kesiliyor.Uzağı görmede iyileşmeyi kısmende olsa yaşadım. –Elimin üstündeki yaşlı insanlarda olan lekelerden vardı ,%90′ı geçti. –Tenimdeki benlerden 4 tanesi garip bir şekilde yok oldu.Birini bir anda büyüdüğünü sanmıştım ama kısa bir süre içinde kurudu ve bir yara kabuğu gibi adım adım kayboldu.Çok ilginç gelmişti bana. –Nefes alış verişim rahatladı,ağrılar kolay kolay oluşmamaya başladı. …………………….. Yücel bey ben karaciğer temizliğini öğrenmek istiyorum.Bu konuda bilgi verirseniz sevinirim ve uyguladığım zaman size bilgi vereceğim.Şimdiden teşekkür ederim,sağolun varolun emeğiniz için…Cümlelerimi sizin “Ben bilgeliği türkülerden öğrendim” sözünüzle bitirmek istiyorum çünkü bu sözde insanın ruhunu iyileştiren başka bir şifadır…Saygılar…
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/16 at 14:22 Yoğurt ve kefir yemek yanlış. Onu da nerden çıkardın. Kendi bildiklerinize göre yorum yapmayın. Egzamanın kısa sürede geri gelmesi bu yüzden. Kefir de yoğurt da hayvansaldır.
  melis Submitted on 2012/07/16 at 12:51 Mrh Yücel Bey, Çok şükür bahsettiğim o sızılarım 4.gün geçti. karaciğer temizliği sonrası kefir ve yoğurt yemeklerde aynı şekilde sebzeli devam ediyorum. ve bolca meyve ve tuzlu su.. – İlk belirtiler nedir derseniz. hani bebekler az bir hava esintisinde üşürlerya.. sırtımda o hissiyat oluştu ortamdaki klimanın soğunu farkedemeyen ben şimdi belime arada şal sarıyorum. – Her gün sabahtan başlayan sırt ağrılarım yok oldu. masaj yapmışçasına yumuşak. – Tırnaklarımda o beyaz lekeler ( tıbbın çinko eksikliğinden dedikleri ) halen yok :) – Ellerimin üzerindeki egzema olayı temizlik sonrası 2 gün içinde kayboldu. ancak 5-6 . gün yine belirdi. Kanın temizlenmesi uzun sürücek gibi. Birde dikkatimi çeken temizlik öncesi kese yaptığımda kir çıkmazdı diyebilirim. ancak temizlik sonrası her duşta inanılmaz kir çıkması. zaten ilk günler kan dolaşımım arttığındanmıdır sıcaklamayan ben sıcaklar oldum. ama ter değil sıcaklık sadece.. 3 hafta sonra ikinci karaciğer temizlğini yapıcam allahın izniyle.. ve her durumu size yazıcam.. herkez bilgilensin ve aynı şekilde paylaşsın
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/11 at 16:16 Allerjik bir yapım var diyordun değilmi. Demek ki senin yapın allerjil deği seni aleri yapanlar varmış. Ama biz onlara derman dediğimizden bir türlü anlayamadık. Biz kurdun ağzına ciğeri verip Nasrettin Hocaya da ciğer nerde diye soruyoruz. Ciğerinizi kurda veriğ de benim yapım zaten allerjik dedin mi, sanki burada tanrı bir yanlış yapmuş gibi bir yakınma var. Tanrı hiç kimseyi yanlış yaratmadı. Birilerini yanlış yaratması için bir sebebi yok. Doğanın ise yanlış yok. O yüzden sorunlarımızın sorumluluğu kendimizdedir. Yanlışı nerde yapıyoruz diye aramamız şart. Ciğer hangi kurdun ağzında ona bakmak gerek. Şimdi bize sürekli hadta da bir rapor yaz lütfenç O sızılarından korkma birşey olmaz. Sabırla bekle. Durumu bize bildir ve üç hafta sonra birdaha yap bu temizliği. Yaşın genç birşey olmaz. Apandist sorunun olsaydı onun ağrısına dayanamazsın. Prda sızı olmaz müthiş sancı olur. O sancıya dayanamazsın. Sen gene de bize sorunun büyüdüğü zaman haber ver.
  melis Submitted on 2012/07/11 at 15:42. Evet Yücel Bey, maalesef yıllardır vucudumuzda beliren en ufak bir ağrı sızı yada görüntü sonrası hemen hastahaneye koşuldu.. sonuç ne oldu.. birşeyiniz yok alın kremi hapı iğniyi kullanın.. – Bebeklikten başlayan kortizonlu kremler ağır geçen bir sarılık ile birlikte başlayan bir süreç. -Doktorların büyüdükçe geçer demesiyle kortizonlu krem kullanımı her yıl devam etti. -Kötü beslenme deterjan ve şampuan vs ile şiddetlenen durum sonrası kortizonlu iğne antiseptik haplar kışın soğuk algınlıklarında antibiyotikler.. – En son geçen yıl 2 ay boyunca mantar hapı kremi sonuç yine hüsran. bu kezde gaz ve hazımsızlık nefes darlığı ve sonucu kullanılar nefes açıcılar – en ağır olanı son iki yıl boyunca yüksek gerilim hattı dibinde yaşamak oldu. durumumun en ağırlaştığı dönemlerdi. hem ruhsal hem bedenen.. – 30 yaşımdayım bu yıllarımın beslenme açısından en sağlıklı dönemleri son 3 yıl ancak ilaçlar ve radyasyona maruz kalmak ve öncesi yıllar verdiği olumsuz alt yapı bunu absorde etti. – Himalaya tuzu ile 1,5 ay önce tanıştım düzenli sağlıklı beslenmemle ilk karaciğer temizliğimi yaptım irili ufaklı 40 topçuk envai çeşit parçalar ve sümükümsü mantarlar döküldü. tabiki bu arınmanın ilk parçası devamını getirme gayreti içerisindeyim.ancak şu sızım beni irkiltiyor. umarım geçicidir.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/11 at 14:14 Beyaz tenli olabilirsin ama allerjik bünyeli değilsin. Bizi böyle yanlış sözlere kanıksattılar. Yanlışı yapan vücudun değil kendinsin. Yanlış yediğin için allerjilerin var, allerjik bünyen olduğu işin yediklerin yanlış değil. Bu sözü birkere ortadankaldır. Karaciğer temizliklerinden sonra bu sözünü tekrar anımsayıp tekrar bize yazacaksın. Apandiste gelince korkulacak birşey yok. Apandist bile olsa bugün artık onu sorunsuz alıyorlarç Bu başarıları değilmi ki bize diğer yaptıkları bütün yanlışların üzerini örter. Siz gene de ara sıra bize durumu buradan bildirin. O sızı karaciğerden geliyorsa normaldir. Şimdi siz bize şu ana kadar ne sürelerde hangi ilaçlar kullandınız onları bir yazın. Bakalım ki allerjik bünyenize sebep ne miş.
  melis Submitted on 2012/07/11 at 13:12 Yaşım 30 beyaz tenli ve alerjik bünyeliyim..beslenmeme dikkat etmeye devam ediyorum kürdeki hafta nasılsa aynen devam ediyorum..aslında gayette iyim ancak beni sadece tereddüt ettiren apandisit üzerinde de sızımın olması..internetteki araştırmalarımda temizleme sırasında oraya bir taş yada mukus parazit vs takılıp kalmış olabilir şeklinde yazılar ve apandisitin tehlikeli oluşu ve tedavisi yok alınması gerekir yazıları.. bu ihtimallerin var oluşu düşüncesi beni huzursuz ediyor. o yüzden ikinci temizlik için 3-4 haftayı bekleyeyimmi yoksa daha bir kısa süredemi yapmalıyım kararsız kaldım ne dersiniz
Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/11 at 12:07. Şöyle düğünün. Bu taşların bir ağırlığı var ve sürekli o karaciğerin üzerinde duruyor.Yaşınızı bilmiyorum ama belki en az bir on yıldır. Yaşınız kırk ise bir otuz yıldır. Ne demek bu bu kadar süredir o taş orda yuva yapmış, Altındaki hücreler e ne oldu onlar kimisi yaralı kimisi ölü. sen onları kaldırınca ister istemez acımaya bailıyor. Yaranın üzerindeki sargıyı kaldırınca öyle olmaz mı! Bu da öyle. Şimdi karaciğeri zorlayan yiyeceklerden uzak duracaksın. Neler olduğunu yazdık. Ve iyileşmesini bekleyeceksin.
  melis Submitted on 2012/07/11 at 11:23 Mrh Yücel Bey, Yapmış olduğum karaciğer temizliği sonrası 2-3 gün olmasına rağmen ellerimdeki egzamatik görüntüde belirgin gelişmeler mevcut. Şöyle bir durum varki yazmıştım temizlik sonrası sağ yanımda sızı var hafif diye. hassasiyet.. bu durum hala gün boyunca devam ediyor sağ apandisit kısmı ve üst kadranda şideetli değil ama sızlama.. bu neyin belirtisidir. neler yapmam gerekir ikinci temizliği daha kısa sürede mi yapmam gerekir yoksa bu durum geçicimidir. dediğim gibi gün boyu var. Tecrübelerinize dayanarak bu konuda beni bilgilendirirseniz çok memnun olurum.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/10 at 13:16 Sayın Mustafa bey O alçakgönüllü ve dürüstce yaklaşımınız için size teşekür ederim. Bu dünyanın sadece kendi kendini imhaya götüren atom bombalarına varıncaya kaday yapmayı beceren zeki ama sosyal perspektiften yoksun, insanı değerlerden yoksun zeki ve paragöz insanlara ihtiyacı yok tabi. Artık dünyanın temiz ruhlu, alçak gönüllü, korkusuz ve yiğit insanlara ihtiyacı var. Değerli Mustafa bey sanıyormuyuz ki söylediklerinizin doğruluğunu yakalayan bir siz ve ben varız. Bunu yakalayan birçok kişivar. Ancak dürüstler ve yürekliler bunu söylemeyi becerebiliyor. Çünkü dedik ki Uşaklar efendisine hizmet ettiği sürece ve hizmet ettiği kadar pay alırlar. Durup dururken bu uşaklık payını riske sokup da Galileo gibi ne diye dünya dönüyor be kardeşim desinler. Sonuçta bir solucan bile kendi çıkarını savunur, uşak olmadığı halde. Ama bizim vurgulamak istediğimiz şudur. İster uşak olalım ister efendi, ister solucan olalım ister kelebek, artık öyle bir çağa geldik ki, efendisine ölümüne bile hizmet etsen de bu geminin batmasını engelleyemiyorsun. Artık kuşlar bile anladı ki biz bu dünyada birlikte yaşıyoruz. Uşaklık yada efendilik payını Harun zenginliğine de çıkarsan bu gemi battıktan sonra o zenginlikte birlikte batmaktadır. Hergünki toplumsal kavgalar, savaşlar ve en adi hırsızlık olayları bile işte bu vurdumduymaz ve arsız “en güzel uşak olma zihniyetin’ den kaynaklanmaktadır. İnsanoğlu bütün çağlar boyunca hep mutluluğun peşinden koşmutur. Ama hala daha mutluluğumuzun asıl kaynağının önce bir adım ötemizdeki komşumuzun bizden mutlu olmasına bağlı olduğunu hala kavrayamadık. O yüzden hep bütün dinler komşu hakkı, kul hakkı tanrı hakkından önce gelir dediler. Ne müşterisini saçını kesmeyi beceremeyen berber, ne de hastasını iyileştirmeye çalışmayan doktor mutlu olabilir bu dünyada. Bunun yolu yok mu var. Bu istemekten geçiyor. Ancak kapitalist toplumlarda yalancı bir balon, yani yalancı bir mutluluk yarattılar. Bu mutluluk satın almaya sahip olmaya bağlı bir mutluluktur. Bu yüzden kişiliğimizi aldılar elimizden, sadece egomuzu beslediler. Çünki kişilik sahiplerini uşak yapmak zordur. Ancak egosunun peşinden gidenleri köleleştirmek kolaydır. Pavlov’un köpeklerini herkes bilir. Onlar sadece pay verildikleri yöne dönerler. İşte Pavlovun bu deneyi artık bugün insan oğlunun davranış kurallarına egemen olmuştur. İşte bu gerçekliği bildiğimiz için, söylediklerinizin doğruluğunu bilenler değil, sadece kişiliklerine, benliklerine sahip çıkanlar katılacak saflarımıza. Yakında yayınlanacak kitabımızdan sonra safların ayırd olması daha da hızlanacak. Şimdiden bu güzellik heyecanlandırıyor beni. Artık sadece kendi egpsunun peşinde maddi zenginlikle mutluluğa ulaşmanın yolunun olmadığını azbuçuk birçoğumuz kavramış durumdayız. Bunun en güzel örneği İstanbul dur. Yetmişli yıllarda eğer gazetecisinden bilim adamına, şairinden politikacısına kadar eğer biz biraz kültürümüzün ve geçmişimizin bizden beklediği bir karekteri sergileseydik ve bildiklerimizi rahatsızlığımızı bir kişilikle sergileseydik bu gün istanbul böyle yaşanmaz bir metropol haline gelmezdi. İstnbul o efsanevi görkemiyle tıkanmıştır artık. Neden? Çünki biz bu dünyada gelmiş geçmiş hemen bütün medeniyetlere analık etmiş anadoluyu yetmişli yıllardan ikibinli yıllara kadar boşalttık. Getirip istanbulun varoşlarına doldurduk. Dünyada metrosu olmayan tek metropol ise İstanbuldur. Bir de politikacımız utanmadan övünür. Memleket tıkanmıştır kardeşim. Her şeyi ekonomi ile açıklamak bir marifet değil, ekonominin insanlara biçtiği yaşamı kavramak gerekir. Ama bugün geldiğimiz bu çıkmazlar seksenli yıllarda eğer yürekli bilim admı, aydın, şair, gazeteci, politikacı sahip çıksaydı bugünkü çıkmazımıza ulaşmazdık. Biz bu temelde birleşmek yerinei, her şeyi en iyi ben bilirimin kavgasını yaptık. Çocuklar gibi. Ama aramızda bir fark vardı. Çocukların kavgaları güzeldir, bizim kavgalarımz ölümüne oldu. Ölümüne olan bu kavgalar sadece sokakta atılan ikiçatlak kurşun değil aynı zamanda iktidarı darbelerle ele geçiren güçler boyutundaydı.Her iktidarı elegeçiren de, her iktidarı ele geçirme planları yapanda, kendisinin bu ülke için daha iyi olduğu idasının kavgasını yapar. Oysa bizim kültürümüz bir sevgi, bir hoşgörü ve saygı kültürüdür. Ama sevgiye ve saygıya sadece evimize ziyarete gelen misafire değil, yanımızdaki komşumuza, meclisteki muhalefete, pazardaki rakibimize dünyadaki bütün milletlere ve insanlara, dinlere dinlere gereklidir. Misafire gösterilen sevgi ve saygı bir zaruretin gereğidir, ama örneğin meclisteki muhalefete duyulan sevgi saygı ve uzlaşma bir kültür düzeyini gösterir. Artık bugün bütün bu kavgalarda kimin uşak kimin efendilik kavgasını yaptığını anlamak için ise insanın ayrı bir zekaya ihtiyaç var artık. Ben memleketimin insanına güveniyorum. Aynı anda üç ülkede birlikte yaşadığım halde, ilk önce Türkiyeden başlamamın sebebi belkide budur. Atatürkün dediği gibi kişiliğine düşkün yiğitleri çoktur memleketimin. Bu nedenle size gösterdiğiniz ilgi, ve alçakgünüllü, kaprisi kopleksi olmayan açıkyürekliliğiniz için teşekür ederim En güzel sevgi ve saygılarım size. Daha güzel günler için el ele.
Submitted on 2012/07/10 at 12:22 | In reply to Mustafa Saltoğlu. Mustafa Saltoğlu Yücel bey merhaba Bilimsellik konulu tartışmaya küçük bir katkıda bulunmak istiyorum.Pratisyen hekim olarak çalışma hayatım da 25 yılımı doldurdum.Çalışma hayatımın son 5 yılında tıbbı uygulamalarla ilgili kafamda oluşan soruların cecaplarını araştırmakla meşgülüm. 1- Kronik hastalıklar tüm dünya da salgın hastalık niteliklerinde artış gösteriyor. 2-Kanser hastalığı Dünya genelinde sürekli olarak artış gösteriyor. 3-Modern tıbbı tedavi uygulamaları ilaçla tedavi ve ameliyat üzerine kurulu 4-İlaçlar bazı özel ve kısıtlı endikasyonlar hariç hastalığı tamamen iyileştiremiyor.Sadece hastalığa bağlı belirtileri geçici bir süre için baskılıyor. Bu genel tespitler ışığında kendimce bazı araştırmalara başladım.Yazarı doktor veya başka meslekten olsun Türkçe yayınlanan ve kitapçılarda bulunabilen tüm yayınları okumaya başladım.Ayrıca Sağlıkla ilgili olan Türkçe ve İngilizce web sayfalarını zamanım ölçüsünde takip etmeye başladım. Yaklaşık 100 civarında kitap okudum.Bulardan iki tanesi tüm tıbbı bilgimi sorgulamama yol açtı.Kişisel sağlık anlayışım tamamen değişti.Hastalarıma artık daha farklı yaklaşıyorum.Bu kitaplardan biri İranlı doktor Batmangelidj in Hasta değil susuzsunuz isimli kitabı diğeride Yücel Aydemir in Su ve Tuz isimli kitabı.. Su ve kaya tuzunun insan yaşamının temel unsuru olduğunu öğrendikten sonra ilk olarak ben kendim su ve Himalaya tuzu kullanmaya başladım.2 aylık bir uygulama sonun da 15 kilo verdim.Her akşam alkol alıyordum.Şimdi sosyal zorunluluklar da alkol alıyorum.Artık alkolden keyif de almıyorum.Aşırı yemek yiyen bir insandım.3 yıldır kahvaltı yapma isteği duymuyorum.İşimde ve özel hayatımda daha verimli oldum. Daha sonra yakın çevreme ve bu konulara ilgi duyan hastalarıma su ve kaya tuzunun önemini anlatıp uygulamalarına yardımcı oldum.Aldığım sonuçlar inanılmaz..15 yıldır kullandığ hipertansiyon ilacını bırakan,uzun zamandır kullandığı ağrı kesicileri bırakan,kullandığı depresyon ılacına ihtiyacı kalmayan, kronik mide bağırsak şikayetleri düzelen,kronik cilt hastalıklarında iileşme olan onlarca kişi ve hasta gördüm takip ettim.Bütün bunlar ne derece bilimsel bilemiyorum.Ama ben bu anlatılanları gördüm ve takip ettim. Son cümle olmak üzere doğuştan gelen genetik hastalıklar(aslında bunların da bir çoğunun annenin gebelik süresinde yaşadığı su ve mineral eksikliğine bağlı olduğunu düşünüyorum),bazı mikrobik hastalıklar,kazalar ve travmalar ile toprak su ve hava kirliliğine bağlı bazı özel durumlar hariç bugün modern tıbbın tarif ettiği ve sebebinin genellikle bilinmediğini söylediği tüm hastalıklar sadece ve sadece kronik su ve mineral eksikliğine bağlı olarak gelişmektedir. Benim aydınlanmama vesile olan Sayın Yücel Aydemir’in önünde insanlığa sağladığı bu katkıdan dolayı saygı ile bir hekim olarak onurumla eğiliyorum… Saygılarımla Dr.Mustafa Saltoğlu
  melis Submitted on 2012/07/09 at 08:54 Merhaba Yücel Bey Allahın izni sizinde yardımlarınızla İlk KARACİĞER temizliğini yapmış bulunuyorum. Fotoğraflarını size mail atıyorum ekrana burdan koyamıyorum. Nasıl yaptğıma gelince.. – İlk hafta sabah sadece meyve ile beslendim öğlenleride sebze yemekleri yanında küçük dilim kepek ekmeği yada ekmek yerine sade bulgur pilavı.. yemklerde kesinlikle konserve olduğu için salça kullanmadım ve hepsi zeytinyağlı..akşamlarıda yemek aynı şekilde.. – Cuma günü akşamı hafif beslendim ve hazırlık olması için bi yarım çay bardağı zeytinyağına bir limon sıktım içtim.. – Cumartesi sabahı ishal oldum birkaç çıkışta içim tamamen boşaldı sadece bir tabak karpuz yedim ve tam gün hiçbir yemeden bol bol tuzlu su içtim.. – Cumartesi akşamı 17:00 de bi çay kaşığı karbonatı az kaynar su dökerek köpürttüm üzerinede normal su döktüm. bir bartdak içtim..aynı uygulamıyı 19.00 da yaptım. -21.30 gibi büyük bardağa bir büyük greyfurt ve limon sıktım kalan bardağın yarısınada sızma zeytinyağ koyup yavaş yavaş içtim. ve sağ yanıma dökük şekilde yattım. – Gece 03.00 de ilk dışkılama gerçekleşti. ardından 2-3 saat arayla devam etti. tahmini 4-5 kez çıktım. pazar sabahı enginar çayı içtim ardından maydonoz çayı. öğleden sonra hafif sebze ile beslendim. akşamınada karpuz ve bir adet zeytinyağlı enginar yedim. Bu uygulma safhasında ne bi halsizlik dermansızlık kesinlikle olmadı. ağrı sızı olmadı. sadece dünden bugune çıkanlardan mı yada hala içinde kalanlar olduğu için hafif sızı gibi bir his var sağ yanımda buda normaldir diye düşünüyorum az buz değil irili ufaklı 40 civarı sayabildiklerim.. – Bu topçuklar dışında. bide ve bağırsaklarımda ne varsa çıktı diyebilirim. en çok dikkatimi çeken örümcek ağı şeklinde mukuslu çıktılardı öbek öbek. Sanırım bunlar bağırsaklarıma yapışık halde barınan mantarlardı. Şuan kendimi çok çok hafif sızım dışında bomba gibi hissediyorum. İkinci temizliği 3-4 hafta sonraya yapıcam inşhallah. Tekrar tekrar Allah sizden razı olsun yücel bey inşhallah bu bilgilerle daha nice insanımız sağlık şifa bulur.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/08 at 21:20 | In reply to Emir. Bilimsel ahmaklık Evet bugünlerde bilim moda olmuş. Herkesin dilinde bir bilimselliktir tutmuş gidiyor. Ne kimse bilimin nasıl yapıldığını biliyor, ne bilimin kimin işine yaradığını biliyor, yada bilim ile neler yapıldığını ve yapılabileceğini biliyor. Tanrı sevdiği kulları için hep güzel şeyler düşünürmüş. Biz bilim deyince sandığımız tanrının güzel kullarına bahşettiği gibi bize de bilim güzel şeyler bahşedecekmiş gibi bir güvenli yanılgımız var. Belki acı ama dünyanın en büyük sistematik bilimlerinden biri de Hitler konsantrasyon kamplarında kurmuştur. Bunu Münih yakınlarındaki DACHAU’ yu gezenler bilirler. Orda ölümün, öldürmenin ve toplu imha etmenin bilimi yapılmıştır. Bilim deyince insanların bu kadar bilimi kutsallaştırmasına şaşmıyorum. Çünki kitleleri o kadar hipnoz ettiler ki. Bu meseleyi yeni kitabımızda biraz daha yakından ele aldık. Ama burada bu küçük bilim hayranlarına bir hatırlatmak istiyoruz. Asıl önemli olanın yapılanın bilim olup olmadığı değil 1. Bilimin hangi hedefe ulaşmak için yapıldığı 2. Ne için yapıldığı 3. Kimler için yapıldığıdır. Tabiki bugün kemoterapiler bilimsel metodlarla yapılır. Bunun yaparken bilimsel yöntemler kullanıldığını inkardan gelmiyoruz. Ama bizim hatırlattığımız yaşamsal sorular var. 1. Örneğin Kemo terapinin amacı hastayı iyileştirmek olmadığını verenler bilir de alanlar bilmez, ve işin garibi de hep alanlar işin bilimselliğini arar. Oysa kemoterapinin bir hardal gazından yapıldığını ve hardal gazının hitler tarafından toplu imha gazı olarak kullanıldığını bizde bilimsellik arayanlar bilmez. Evet hardal gazı, yani ölüm gazı bugün hastahanelerde, kanser cannisini öldürmek adı altında hastalara verilir. Bu yüzden de hiç kimse sağ evine dönmez. Ama bu dünyanın zeki insanlarına ne oldu? Neden kimse siz bizimle ne yapıyorsunuz kardeşim diyen bir allahın kulu çıkmadı. Evet kemo terapiler bilimsel yöntemlerle verilir inkardan gelmiyoruz. Ama bu hastanın çıkarını korumaz, başkalarının servetini çoğaltır bu bilimsel yöntem. Red ettiğimiz budur. Ben de kemoterapi verseydim onların kullandığı bütün yöntemleri öğrenmek zorunda kalırdım. Çünki çok mükemmel beceriyorlar bu işi. Başarı şansının yüzde bir bile olmayan bir ölümü bütün dünyaya ikna etmek kadar güçlü daha nerde bilim yapılır bilmem ki? Aslında doğruyu söylemek gerekirse bu bilimden öte birşeydir. Bu topyekün hipnozdur, ben bunu nasıl inkardan gelirim. İşte bende bilim arayanların aklı oraya yetmiyor. Ben buradaki bilimselliği red etmekten ziyade, bu bilimselliğin boyutunu anlamaya çalışıyorum. Hatta duygularımı söylemem gerekirse, bunu icad edenler müthiş bir zekaya sahipler, sihirbaz gibi. Bütün dünyayı bu ölümlere inandırmışlar. İnkardan gelmek de ne demek hayrete düşüyorum. Vay bana vaylar bana. Bu ne biçim sihirbazlık oyunudur Ölümü kurtuluş diye satmışlar 2. Bugün en basit hırsız bile bir hırsızlık yaparken bilimsel metodlar kullanır, hedefine ulaşmak ve yakalanmamak için. Bilim deyince insanlar kafalarında hep tanrısal bir iyilik aramaktadırlar. Oysa bilim bir metoddur ve amaca ulaşmak için kullanılır. Burada bilimin ne kadar mükemmel olup olmadığı değil ne amacla kullanıldığı önemlidir. O yüzden yeni kitabıma yazdığım birkaç cümleyi buraya almak istiyorum. Bugün artık ne sosyoloji (toplumbilm) daha güzel daha barışcı daha mutlu bir toplum yaratmak için yapılır, ne mühendislik insan ihtiyaçlarını en güzel ve en haklı biçimde çözebilmek için makina üretir ne de TIP insan hastalıklarını ortadan kaldırmak için çalışır. Bunu söylediğimiz zaman ne bilimi red etmiş oluruz ne de bu bilim dallarının kullandıkları bilimsel yöntemleri red etmiş oluruz. Bunu söylerken sadece insanın ve yaşamın o mükemmel ve mutlu geleceğini kör eden bu gözü dönmüş ekonominin kurbanı olarak çalıştıklarını anlatıyoruz. Ve bunu söylemek ne dinden çıkmaktır ne de şeytanın peşinden gitmek. Bunu söylerken bilimin sadece insanlık için çalışmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Tabiki efendisine yakın olan uşak, uzak olandan daha fazla nemalanır. Ve uşak efendisi ayakta kaldığı sürece bu nemalanma devam eder. Kimileri bilimciye atgözlüklü dür onun için bizim söyledikleriizi şimdiye kadar görmemişler diye bilimcileri suçluyor. Oysa ben diyorum ki onlar atgözlüklerinden değil, efendisine yakın olmaya çalışan insanlardır. Bu insanın doğası gereğidir, zekası gereği değil. Efendisine yakın olan uşaktır ancak ekmeğin yağlı tarafından payına düşen. Efendisine uzak olana kuru ekmek bile düşmez. Bugün toplumsal meslek guruplarını bir sıraya koyduğunuz zaman kimin ekmeğin yağlı tarafını kopardığını daha iyi anlarız. Evet efendisine yakın olan uşak, efendisiyle birlikte var olur ancak. O yüzden efendinin hep ayakta durması şarttır. Efendisine dil uzatan şeytan taşlamış gibi olur ve bir an önce susturulması gerekir. Yoksa onlar gerçeği aradıkları yada savundukları için değil. Uşak efendisini savunmak zorundadır. Bu insanın doğasıdır. Her pahasına kendini korumak zorundadır. Bizim söylediklerimizde bilim arayanlar soruyu aslında bize değil de yaradana sormaları gerekir. Yaradan bu dünyadaki canlıları yaratırken tuzlu suyu seçmiş. Hele ki insanı tuzlu suyun içinde koymuş ana rahminde. Yaradan neden bunu seçmiş, onu ona sormak gerek. Biz zavallı kullara ise sadece onu anlamaya çalışmak düşer inkardan gelmek değil. Tanrı bu bu seçimi yaparken ne kadar bilimsel davranmış onu da bilimcilere sormak gerek. Ben zavallı kul ise sadece bunu anlamaya çalışıyorum. Neden bu seçimi yaptığını sormak ise haddime sığmaz. Ben buradaki mükemmeliyeti kavradkça, bende bilimsellik arıyanlara, bilimsel ahmaklar diyesim geliyor içimden. Ama gene de ruhumu temiz tutmaya çalışıyorum. Çünki Hz. Ali demiş ki güzel yürekli insanların dillerinden kötü sözler çıkmaz. Kendimi güzel tutmaya çalışıyorum da ondan. Eğer Kanser kitabından sonra bir kitap yazarsam adını bilim ve bilimsel ahmaklık koyacağım. Ama asıl derdim sanat yapmaktır onu da söyleyeyim. Bu bilimin kör kurbanları beni biraz daha zorlarsa, bilimsel ahmaklıkları ortaya sergilemek boynumun borcu olsun.
  Emir Submitted on 2012/07/08 at 19:19 Merhabalar Yücel Bey. Bilimsel düşünce bir dogma olmadığı gibi; eleştiren, gerçeği ortaya çıkarma adına kendi gerçeğine bile yeri geldiğinde şüpheyle bakabilen bir sistematiktir. Uyguladığınız yöntemi eleştirenler, yönteminizi bilime düşman ederek değil de tarafsız bir şekilde anlamaya çalışır, faydasını gören bu kadar kimsenin nasıl olup da şifa bulduğu üzerinde düşünürler ve gerekirse incelerlerse gerçeği anlayacaklardır. Allah razı olsun, tavsiye ettiğiniz kürün faydasını en iyi ancak derdi olup da muzdarip olan ve bu kürü uygulayan anlayabilir. Karaciğer temizliği için gönderdiğiniz listeyi aldım, teşekkürler. Yalnız epsom tuzunu nereden temin edeceğiz? Zira tarımda kullanılan çeşidi de varmış galiba. Yoksa fark etmez mi?

Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/06 at 13:46 | In reply to ahmet irem. Ahmet bey dediklerinizde çok haklısınız. İnsanlara ben nasıl besleniyorsunuz diye bir soru sorsamö verecekleri cevaplardan tutunacak yer bulamayacağımı tahmin ettiğim için sormadım. Yazılanlara dikkat ederseniz toplumun bu konuda topyekün bir eğitime ihtiyacı var. Oysa diğer sorunlar kesin ve net. Evindekablosuz telefon var mı yokmu. Oysa beslenme derken yılların birikimini bilmek gerekiyor. Oysa onların vereceği yanıt dün yada önceki günü içeren bilgiler olacak. Bir de zaten insanlar hastalıklarını yazdıkları zaman ben zaten onların nasıl beslendiklerini anlıyorum. Çünki her ne kadar da TIP dünyaya hastalığı bir kadermiş gibi ya da bir genetik miras gibi belletmeye çalışsa da, biz hastalıkların tamamen ama tamamen beslenmeden kaynaklandığını biliyoruz. O yüzden hastalıklarını söyleyenin biz nasıl beslendiğini zaten tahmin edebliyoruz. Bizim buradan söyleyebileceğimiz sizin de dediğiniz giibi nasıl beslenmeleri gerektiği hakkındadır. Bu konuyu ben ikinci kitabımda ayrıntılı olarak yazdığım için onu beklemekteyim. Çünkü bir temel olmayınca burda söyleyeceklerimiz havada kalıyor onun için. Bu konuyu artık ikinici kitap yayınlandıktan sonra ele alacağız. Biraz daha sabredelim.
  ahmet irem Submitted on 2012/07/06 at 11:17 | In reply to Yücel Aydemir. Yücel Bey selamlar Bu e-postayı yayınlamanıza gerek yok. Kitabınızı okudum. Web sayfanızı hergün en az 10 kere ziyaret ediyorum, yeni mesaj var mı diye. Derdine hemen çare arayan insanlar da, detaylı bilgi verenler de var. Siz daha çok, insanlara radyasyona, elektro manyetik dalgara maruz kalıp kalmadıklarını soruyorsunuz. Dikkat ettim, yedikleri ile ilgili sorularınız olmuyor. GDO lu, rafine, katkılı, alkol ihtiva eden vs. vs. ürünleri tüketip tüketmediklerini sormuyorsunuz. (rafine tuz hariç) Bura sizi binlerce insan takip ediyor. Benim naçizane tavsiyem; insanlara geleneksel gıdalarda beslenmelerini öğütlemeniz. Sizi dinlerler ve belkide beslenme biçimlerini değiştirirler veya değişmesi için çaba sarfederler. Ne kadar çok insan uyanırsa o kadar iyi. Araştırmacıların kitap ve yazılarını okuduğum ve anlayabildiğim kadarıyla; silah, ilaç ve gdo işini yürütenler, biri abd de diğeri ingiltre de olan iki ailenin mensupları. Kötü gıda yiyerek hasta oluyoruz, hastaneye gidip ilaç almaya başlıyoruz, ilaçlar bırakın tedavi etmeyi daha beter ediyor, kötü gıdaya devam, ilaca tam gaz devam. Tam bir kısır döngü. Yeni kitabınızı dörtgözle bekliyoruz. Saygılar, Ahmet İrem
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/07/06 at 08:42 Yucel bey, Annemin yuksek tansiyon ile ilgili son gelismeleri sizle ve diger okurlarla paylasmak istiyorum. Yas 80 Iki cocuk annesi ve iki sezaryenli dogum Hastaliklar: -yuksek tansiyon / nefes darligi -yuksek collesterol -kalp ritim bozuklugu / cok dusuk nabiz -Osteoporos -bobrek iltahabi -Allerji -Kabizlik ve ishal… Tespit edilen eksiklikler -folic asit ve diger B vitaminleri -vitamin D Kullandigi Ilaclar (Coumadin haric 25 yildir) Coumadin : Warfarin sodium clathrate (ayrica icinde renk verici maddeler var ! Niye? 1mg D&C red no 6, no 40, blue no2 yellow no. 10 vesaire, ?? Vitamin K antagonist kanda olusabilecek pihtilara karsi = anticoagulant CADEX : Doxazosin alpha 1 adrenoreceptor antagonist. Yan tesirleri okudugum zaman neden annemin kendini bukadar kotu hissettigini anladim. Sasirmam gun gectikce artiyor PROFEX: proafenone hydrochloride / kalp ritmini duzenlemek icin. Yan tesirlerinden birini annemde de gordum. Nefes darligi! RAMIPRIL: Hydrochlorothiazide ACE inhibitors (diuretics) vucut sivisini idrarla arttirmak icin… CARDILOC: Beta Blocker yan tesir, cok usume, bronsit ve gerisini birakalim…. Annem o yuzden bukadar usuyordu demek, hep anormal buluyordum Ve birde collesterolu indirmek icin ilac ile vitamin D, Bcomplex 31 Mayis 2012 den yana su/tuz cozeltisi icerek olusan degisiklikler: 1.Cozelti bir cay kasigi (c.k) ile baslatilarak 3 kasiga cikarildi – haftada 1 c.k yukselterek. Ilaclaar yavas yavas azaltildi. 2.Gunde iki defadan bire ve su anda bir bucuk haftadir ilacsiz, evet yani hic ilac icmiyor 3. Ilacsiz tansyon bir bucuk haftadir asagi yukari 123 /75 nabiz 70 ile 85 arasi degisiyor 4. Kabizlik ortadan tamamen kalkti ve duzgun bir cikis meydana geldi. Diskinin kokusu ilk gunlerde cok fena idi. Simdi ise notral. Ayriyetten vucut kokusu da degisti, aslinda en guzel ‘deodorant’ bu cozelti! 5. Ayak bileklerinde toplanan su yarisindan azina indi ve aslinda 4 ck cozelti ile tamamen yok oluyordu ama biraz fazla gelince 3e azalttim. Cunku kana karisan kalintilar kasintiyi arttirdigi icin 4ten 3e indirdim ve yavas yavas gene 4 cikartacagim. 6. Depresyona girmis hali degiserek cok neseli kalkiyor ve kendine guveni artti. Halsizlik ve kemik agrilari yok 7. Her sabah 15 dakika beden egitimi ve bir saat yuruyusu artik severek istiyerek yapiyor. Uc hafta once ikna etmek hic mumkun degildi!! 3 kilo zayifladigi halde enerjik artik oyle uykusuna yatmiyor 8. Seker, kahve ve hamur islerini yemiyor. Bol sebze ve biraz meyve yiyor. Aksamlari yemez cunki karni acikmiyor 9. Kalcasinda cok aciyan yarim football biyuklugunde sisikligin hacmi yariya indi ve artik acimiyor yani artik sol tarafina da yatabiliyor (resim cektirmeyi istemediginden ilk halini gosteren fotografi cekemedim, simdi ise ikna oldu ama ne yazikki oncesini gormeyenlerin inanmasi gerek. biraz daha bekleyip diger fotograflarla yollarim ) 10. Hafizasinin geriledigine cok uzuluyordu ve daha net olmaya basladiginda, acaba bana mi oyle geliyor yoksa oylemi diye sordu. N ekadar gizel ki evet hafizasi da netlesti Dusundum sunun surasinda 22 gunde butun bunlar oluyorsa daha sonra ne olur? Biz nerelerdeydik nerelere geldik. 22 gunde hangi yollari astik da geldik Tabiki daha asilacak yolumuz var ama degisenler guzel. Sevgiyle Lisya Bicaci University of Amsterdam Conservation and Restoration of Cultural Heritage Lecturer MA ceramics glass and stone Reply Ellez says: 24. January 2012 at 10:29 Toplum ve bireylerin yaşam kurallarını kanunlar belirler. İyi yönetilen Toplumlar huzur bulurlar, demokrasiyi yaşarlar, geleceğe daha umutlu bakarlar…. TUZ ve SU da insan sağlığı için aynıdır. Eğer sağlıklı tuz ve suyu binçli bir şekilde alırsak sağlıklı yaşam bizim için kolay olur. Bizzat kendim tuz ve suyu gerektiği gibi almadığım dönemde çektiğim ağrılar, huzursuzluklar fiziken de inanılmaz derecede etki etmişti. Bir yılı aşkın süredir kullandığım HİMALAYA TUZU ve su içmeye başladığımdan sonraki yaşam biçimim de, sağlık konusunda geldiğim bu günler bende olumlu sonuçlar vermiştir. Onun için tuz ve su kullanmadan önceki yaşamım (ağrı ve huzursuzluklar) tuz ve su kullandıktan sonraki( sağlıklı ve huzurlu) geçtiğini yaşıyorum. Tuz ve suyun sağlıklı yaşam için olmazsa olmazını yaşayarak gördüm. Herkese sağlıklı yaşam diliyorum. Bunun da yolu tuz ve su dan geçer
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/07/06 at 01:56 | In reply to nazif. Sayin Nazif, Yazdiklarinizi okuyunca doktormusunuz acaba diye dusundum. Umit ederim degilsinizdir. Ayrica sunu vurgulamak isterim, okumayla okuma arasinda bir fark vardir. Aynen tartismadaki kalite gibi. Ikiside bir iletisim yontemidir. Iletisim de bilim gibi ‘at gozlugu’ takarak olmaz. Burada hic kimse bilimi reddetmiyor. Ancak acik, merakli ve uygulayarak sorgulayan bir tutum icinde, notralliligini koruyarak yapilanlara bilim denir. ‘Iki kelimede bilimi reddetmeniz kabul edilebilir değil’ diye yazabiliyorsaniz demekki analitik kapasiteniz biraz yetersiz kalmis. Cunki Yucel Bey bence bilimi degilde bilim diye satilan yasama saygisizligi redetmis hakli olarak. Ona katiliyorum! Bu gunun, insana ilgisiz, ilac industrisinin ciragi gibi calisan TIP kesimine dur demek gerekir. Bunu yapan degerli doktorlarda var. Hak iyilestirenindir illede diplomasi olanin degil! Ince zekasini kullanan kapasiteli bir insan bazi diplomalilarin dusunmedigi (veya dusunmek istemedigini) olaylari gundeme getirebilir. Dort ulkede yasamis bir kisi olarak soyleyebilirim ki tip dunyasindaki tutarsizliklar hep her yerde ayni. Bir yil once Hollanda’da kus gribi asisi ureten firmaya ve onlarla isbirligi yapan saglik bakanligina (temsilcileri iki ‘BILIMADAMI’) meydan okuyan doktor, dogru sorulari sordugu icin tehtid edildi ama simdi yanliz degil… Tum okuyanlara sunu da soylemek isterim, yasamimda bir cok kez cahillige hic ummadigim ortamlarda rastladim. Cogu kez cahilligi yakalamak zordur cunku diplomalara ve unvanlara burunmus olabilir, ‘ambalaji ile’ gozumuzu kamastirabilir. Eh kamasan gozler biraz kor olur. Butun bunlara, basitlestirerek seviyesiz bir sekilde yaklasiyorsaniz sayin Nazif, size uyanin bu cahillikten derim! Ama o zamana kadarda iyi ruyalar. evet ben Universiteli kadin, ogretim uyesi, anne, dusunen ve arastiran insan saygilarimla, Lisya
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/05 at 23:41 | In reply to nazif. Merhaba arkadaşım Sizi tanımıyorum. Birine hitap insanın kendi terbiyesidir, karşı tarafı aşağılamaz. Sizin yerinizde olsaydım saldırganlığımı biraz daha gizlerdim. Çünki o korkularınızı ele veriyor. Ve her korkunun arkasında bir gerçek saklıdır. Biz sizi korkularınızla bırakalım ve Yazınızdaki çamur atmalarınız hariç bazı yanlış anlamaları düzeltelim. Evet çok haklısınz Allah akıl vermiş ve biz de araştırdık. Araştırdık ve sonunda sizingibileri kızdıran ama birçok insanın da sevindiren sonuca geldik. Evet bana sadece ünüversite mezunları yazmıyor, içlerinde gerçeği yakalayan doktor arkadaşlarımız da var. Sadece bumu. Kitabımız şu anda japoncaya çevrilmiş durumda. Yakında yayınlanacak. İkinci kitabım daha basılmadan ingilizceye ve ibraniceye çevirme hazırlıkları içerisinde. Bu sizin korkularınızı arttırmasın. Doğruya herkesin ihtiyacı var. Demokrasiye en çok da diktatörlerin ihtiyacı vardır. Bunu en sonunda darağaçlarını boyladıkları zaman anlarlar ama, ip boyuna geçmiştir artık. 1. Bildiğiniz yanlışlardan birisi şu. Ben ne TIP cıyım ne de Alternatif TIP’cı. Ben özüyle de sözüyle de bilim yapıyorum. Bilim yapmak ne kimsenin tekelindedir ne de Peygamberlik yapmaya benzer. Herkes bilim yapmaya izinlidir ama sadece yeterliliği olanlar becerir bunu. Sadece diploması olanlar yada kariyerleri olanlar değil. Bir de bilim özgür düşünme ve özgür ruh ister. Uşaklar bilim yapamazlar. Hangi kariyerlerde ya da hangi diplomalara sahip olurlar sa olsunlar. Onlar sadece efendilerine hizmet etmek zorundadırlar. Efendisine hizmet eden herkese birşeyler düşer. Örneğin kariyer gibi, örneğin biryerlerin başı olmak gibi, ya da ödüllendirilmek gibi. Ta bu uşaklara düşen paylar Nobel ödüllerine kadar ulaşır. Bizim TIP bı eleştirmemiz sizi niye bu kadar korkutuyor ki? TIP bu eleştirmek ne dinden çıkmaktır ne de şeytanın arkasından gitmek. Üstelik TIP bı eleştirmek ise bilimi redetmek değil bilimin ta kendisidir. Sizi bu kadar ürküten korku nedir? 2. Ben sağlık sistemlerinin yanlışlarından bahsediyorum, bu sistem içerisindeki yapılan bireysel yanlışlardan değil. Beni TIP bın dünyası ilgilendiriyor TIP bın dünyasının gölgesinde mayhoş mayhoş uyuyan sizin deyiminizle tek tek doktorlar değil. Doktorların yaptığı bireysel hatalar beni hiç mi hiç ilgilendirmiyoru ve ben onları hiç tema bile etmedim. Benim asıl eleştirdiğim TIP’bın kendisidir. Çünki benim derdim kişilerle değil sistem iledir. Çünki ben biliyorum ki bir hakim her ne kadar da yasalardan mutsuz olsa da yasaya göre karar vermek zorundadır. Kişiler her ne kadar o sistemin çarkını çevirseler de, o sistem içerisinde birer hiçdirler. Hiçlerle uğraşmak akıllıların işi değildir. Üstelik ben şunu da biliyorum, Yanlış bir sistemin en büyük kurbanları o sisteme en yakın olanlardır. Her ne kadarda efendisine yakın olan uşak daha fazla nemalansa da bu gerşeği değiştirmez, sadece uşağın efendisine bağımlılığını arttırır. Çünkü her gün büyüyen pasta uşağın iştahını kabartır. Sağlık sisteminin en yakınları da bu sistemin çarkının dönmesini sağlayanlardır. Sağlık mesleğine sahip olanlar toplumsal paylaşımdan diğer meslek guruplarına göre biraz daha fazla pay almaları, asıl malı götürenin ilaç ve sağlık makinaları üreten şirketlerin olduğu gerşeğini değiştirmez. Belkide sizlerin korkusu bu sistem içerisinde size düşen payın ortadan kalkacağını düşündüğünüzden midir, ne dersiniz, nasırınıza mı basıyorum yoksa? Eğer size düşen pastanın küçüleceğini yada ortadan kalkacağını sanıyorsanız bence korkuya gerek yok derim. Bana öyle geliyor ki siz bu konuda benden daha iyimser düşünüyorsunuz. Ben daha sürer bu uyku hali diye düşünüyordum ama tepkilerinizden görünen o ki şimdiden pastanıza gölge düşmeye başlamış. Hay Allah ben türkleri hırzlı bir millet olarak bilirdim ama uyanışda değil diye sanıyordum. Demek ki yanılıyormuşum. Uyanırken de bu millet hızlı uyanırmış. Evet çıkmayan candan ümit kesilmezmiş, ne güzel. 3. Bilmeniz gereken birşey daha var. Bilimi eleştirmek bilimi redetmek değildir. Ve gerçek bilimciler bilir ki, bilim eleştriyle doğru yolunu bulur. Üstelik eleştirdiğimiz bir bilim de değildir ki. Bilim bilmekten gelir. Oysa sizin bahsettiğiniz TIP bilimi der ki ben hiçbir kronik hastalığın sebebini bilmem. Bu yüzden de nasıl iyileşeceğini bilmem. Peki siz ne yaparsınız diye sorarsanız derler ki biz sadece sendromları baskı altına alırız. Bunları söyleyen ben değilim, bunlar kendi literatüründe yazarlar bunları. Peki bilinmezliğin adı ne zamandan beri bilim oldu? Eğer sizin bunlardan haberiniz yoksa oturur okursunuz. Benden değil kendi kaynaklarından okursunuz. Bir başka örnek ise hemen bütün kanser hastalarına kemoterapi uygulanır sizin bahsettiğiniz bilimciler tarafından. Bugüne kadar kemoterapilerin kurtarma şansı yüzde biri bile geçmez. Şimdi siz insanları kurtarma şansının yüzde bir bile olmayan kemoterapilerle tedavi edilmesine bilim mi diyorsunuz. Dokunmayın bu insanlara o zaman daha iyi, o zaman daha çok yaşarlar. Üstelik bu sözüümü ispatlayan araitırma sonuçları bile var. Yakında bunları sizlerin okumasına sunacam, fazla zahmet çekmeyesiniz diye.Meraklanmayın. Siz dediniz ya Allah akıl vermiş araştırın diye. Ben bu sözü tutuyorum ve araştırıyorum. Bence sizde bir an önce okuyun ve cephenizi değiştirin. Yoksa ihanet edenlerin safında yanlız kalacaksınız. Hem size de ne oluyor. Türkiyede biri doğrunun yüzde birini bile söylese hemen boğmaya çalışıyorsunuz. Siz kimsiniz. Bu azgınlığınız, bu saldırganlığınızın sebebi ne. Bilim sizden mi soruluyor. Yoksa sizde mi kendinden olmayan seslere tahamül edemeyen o azgınlardansınız.İnsanlar kendi yaşamları üzerine yazıp çizemez mi. Siz de kimsiniz. Ben doktor filan değilim. Ben bir hasta olarak bu doğruları yakaladım, başkalarıyla paylaşamam mı. Hey benim gafil arkadaşım. Nerenizden tutsaam yoksulun yamalı pantolonu gibi dökülüyorsunuz. Uyanın dostum uyanın gafletten uyanın. Birileri sizi hipnoz etmiş. Ama kanser hipnozlu ya da hipnozsuz kişi seçmiyor. Size kendinizi biraz daha aydınlanmanız için yeni çokacak kitabımı okumanızı tavsiye ederim.Kanserden kurtulmanın başka yolu yok çünki. TIP ancak yüzde birini kemoterapiden canlı kaldırıryor da ondan biliyorum. İstersen sor onlara. Bu geröeği yayınlayan bir yayınları yoktur. Neden mi? Kim işlediği suçun delilini kendi getirirde hakimin eline verirki onlar yapsın. Hem bu korkularınız niyedir onu anlayamıyorum. Bırakın insanlar okusunlar. Siz de yazın sizi de okusunlar. Siz yazmıyorsunuz ki. Sizler ilaç satmaktan yazmaya zaman bulamıyorsunuz. Bırakın da hiç olmaz sa başkaları sizin adınıza yazsın. Üstelik ben kimsenin yerine de göz dikmiş değilim. Ne yazık ki sağlıklı olduğuna inandığınız o himalaya tuzunu o ülkeye getiren ve sizere de inandıran benim. Ve bu güzelliği yanı bu bilimsel gerçeği sizlere getiren benim araştırmalarımdır. Bana vahiy gelmiyor bilesiniz. Ben didik didik araştıran bir insanım. O konuda korkmakta haklısınız ve korkun da derim. Hayinlerin yüreğine od düşürür cinstendir araştırmalarım, bunu sezinlemişsiniz, bravo. Teşekür etmeniz gerekeirken çamur atmaya kalkıyorsunuz. Bu bizim kültrümüzde ayıp kaçar. Hiç olmaz sa teşekür etmezseniz de çamur atmayın. Gerçi o çamurlar bize ulaşmıyor ama kendinizi kirletiyorsunuz. Size de yazık. Zaman daralıyor sevgili dostum acele edin. Sevgiyle Yücel aydemir
  nazif Submitted on 2012/07/05 at 21:17 Sizin ne bilimden haberiniz var ne tıptan. sadece karşı çıkıyorsunuz. bu yaptığınıza alternatif tıp denmez bu cahillik. Allah akıl vermiş araştırılsın diye. umarım sizin dedikleriniz dışında insanlar kitaplar okuyorlardır. üniversite okuyan insanlar yazmış size. birde yukarıda bilimi, tıp doktorlarını reddediyorsunuz. gerçekten sağlıklı olduğuna inandığım himalaya tuzundan soğuttunuz beni. doktorların bireysel hatalarını tıp dünyasına mal edemezsiniz. evrim teorisine inanmıyor olmanız bilimi reddetmenizi gerektirmez. fizik, kimya, biyoloji temel dalları altında onlarca bilim dalı, araştırmalar, Allah’ın kusursuzluğunu keşfetmemizi sağlayan binlerce gerçek varken sizin iki kelimede bilimi reddetmeniz kabul edilebilir değil. ah biraz araştır insanoğlu.
  ELLEZ Submitted on 2012/07/04 at 14:46 ‘’DİL BİLGELİKTİR’’ bu söz çok hoşuma gidiyor…Benim rahatsızlıklarım 2005 yılında tamamen ağrılarla birlikte hissedilir oldu. Bel ağrılarım daha çok eziyet ediyordu.Bir anda yatağa düştüm kıpırdayamıyordum. Oan kendimi çok çaresiz hissetmeye başladım. Rusya’dan gelmiş Türk asıllı bir doktora gittim. Bende; romatizma ve damar tıkanıklığı olduğunu söyledi. Yazdığı ilaçları kullandım. Çare olmuyordu. Çektiğim ağrılar beni olur olmaz her tedaviyi almama sebebiyet veriyordu. Hastaneye Beyin cerrahi bölümüne gittim. Emar çekildim. Belfıtığı teşhisi kondu. İlaçlar yazıldı. Çok riskli olduğumu söylediler ve acilen ameliyat olmam gerekli görüldü. O zamanın şartlarına göre çok da para gerekiyordu ameliyat olmam için. Olamadım. Birkaç masöre gittim bana bel fıtığı olmadığımı söylediler. Masaj yapıyorlar biraz rahatlıyorum birkaç gün sonra yine aynı ağrıların başlıyor. Tekrar bir doktora gittim oda hemen amaeliyat demiyorda masaj yatağı var günde bir seans uygulanacak 100 lira bedel koymuşlar. 30 gün devam edeceğim 3000 lira ödemem gerekir. Buda beni aşınca olmadı. Başka bir doktora gittim özel olarak bana sosyal güvencem yoktu seni muayaene edeyim benden olsun dedi. Zaten seçim dönemi yaklaşıyordu ‘’seçime gireceğim’’dedi. Muayene etti o da emar filimi istedi. Çektirip götürdüm, kaç para aldılar dedi ben de 155 lira dedim. ‘’Ya senden az para almışlar biraz da bana ver’’ dedi. Ve ben şok oldum. Çıkarıp 100 lira verdim. Asgari ücretle çalışan bir işçi kardeşimin dahi bu aşağlık duruma düşmeğeceğinden eminim. Anlıyorum ki bir çember var. Pasta olmuşuz kim ne kaparsa misali, benim iyi olup olmamam kimseyi ilgilendirmiyormuş. Aradan bir buçuk yıl geçti o KORE YATAKLARI reklam amaçlı günde bir saat bedava hizmet veriyor. Benden 30 günlüğüne 3000 lira istemişlerdi.Bu çaresizliklere hep maddi sıkıntılaımdan dolayı direnebiliyordum. Şimdi diyorumki; iyiki o maddi sıkıntıları çekmişim. 2010 yılı kasım ayı idi. YAŞAMIN GİZEMİ adlı kitap ve bir tuzu bir arkadaşım getirdi bana. Önce kitabı okudum. Okudukça beni bir heyecan bastırıyor ümitlerim artıyor…Ama bu kadar acı veren bir ağrının benden çıkacağına hiç inanmam müküm olduğunu düşünemiyordum. Bşladım artık Tuzlu su kürüne… Her geçen gün bir rahatlama dinçlik ağrılarımda hafiflik derken devam etmeye başladım.. çok kısa sürede iyileşme belirtileri oldu. Şuan o ağrılarım hiç yok tuzlu su kürüne hiç ara vermeden devam ediyorum… Su içiyorum bol bol… ŞUNU ÖĞRENDİM; SAĞLIKLI YAŞAMAK HEM KOLAY HEM UCUZ… HASTALIKLI YAŞAMAK HEM ZOR MEM DE PAHALI…
Yücel Aydemir Submitted on 2012/07/01 at 14:05 | In reply to abdullah özcan. Lütfen bana siteyi inceledikten sonra yazın. çünki hangi bilgileri bana yazmanız gerek onu bilmeniz şar. SMS gönderir gibi olmaz bu işler Eğer derdinize çare arıyorsanız biraz emek vermeniz gerek. Hz. Muhammed diyorki Yüce Allah ölüm ve yaşlanmanın dışında her derdin çaresini vermiştir. Demek ki sizin derdinizin de çaresi var. Ama bana Eh bir de size sorayım tavrıyla yaklaşırsanız olmaz bu işler. Lütfen önce siteyi bir inceleyin kitabı zaten okuyorsunuz ondan sonra benim istediğim bilgileri bana yazın. Sonra da söylediklerimizin arkasında duracağınızı yazdıklarınızdan anlamam gerek. O zaman çözüm kolay. Görüşmek üzere.
  abdullah özcan Submitted on 2012/07/01 at 13:23 Sayın Yücel AYDEMİR, Ben Tip2 şeker hastasıyım. Tuzlu su kürünü uygulayabilir miyim? Tuzlu su kürünü uygulamakla tuz parçacıklarını emmek aynı etkiyi gösterir mi? Karaciğer temizliği ile ilgili bilgileri de bana gönderebilir misiniz? Şeker hastalığı ile ilgili tedavi yönteminiz var mı? Kitabınızı şu an okumaktayım. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.Saygılarımla…
  Hasan ESEN Submitted on 2012/06/29 at 19:06 Yücel bey; kafama takilan birkac soruda yardiminiza ihtiyacim var… Ben evimde Su Aritma cihazi kullaniyorum….Yumusak suyun saglikli oldugunu düsünerek 5 yil önce taktirmistim…Ve elimde TDS ölcüm aleti var kontrol amacli arada bir ölcerim…Ve benim bildigim Suyun TDS degerleri söyle; T.D.S. DEĞERİ SU ÇEŞİTLERİ SINIFI(ppm) 0 17 Yumuşak su 1. sınıf su (kaynak suyu ) 17 60 Az sert su 60 120 Orta sert su 2. Sınıf su (Şebeke suyu) 120 180 Sert su 3. Sınıf su (dikkat!) 180 300 Çok sert Su 4. Sınıf su (İçilemez) 300 1000 İçilemez su 1000 5000 Acı su 5000 15000 Çok acı su 15000 3000 Tuzlu su 30000 … Deniz suyu Soleyi katmadan aritilmis suyun degeri 0,20 ppm degerinde….benim sorum su ben 1,5 litre suya ne kadar sole katmaliyim ve saglikli ve soleli suyun TDS degeri ne olmalidir??? 1,5 litre suya 3 seker kasigi sole kattigimda 250-270ppm degerine ulasiyorum ve bu listeyi dikkate aldigimda 4.sinif su olmus oluyor…Bu durumda bu listeyi almam ne derece dogru??? Bu konuda beni aydinlatirsaniz sevinirim… Saygilarimla….
  Emir Submitted on 2012/06/28 at 18:47 İyi günler Yücel Bey. Kitabınızı alıp okumaya ve tavsiye ettiğiniz tuzu kullanmaya başlayalı bir ay oldu. Bu tuz kesinlikle rafine tuzla karşılaştırılamayacak derecede bir İHTİYAÇ… Etkisini ancak uygulayan anlayabilir. Beyaz ekmek ve çayı azalttım. Tuzlu su çözeltisini günde en az 2 litre tüketiyorum. Yemeklerde de himalaya tuzunu kullanıyoruz. Artık yemeklerden sonraki o ağırlık ve uyku hali kesinlikle yok. Üzerimden sanki büyük bir yük kalkmış gibiyim. En büyük sorunum olan mide yanması (ve bu yanmanın tetiklediği baş ağrısı), hazımsızlık, şişkinlik ve kabızlık ortadan kalktı. Sabahları uyandığımda saatler sonra ancak geçebilen uyuşukluk; kemik ve eklemlerimdeki dayak yemişçesine ızdırap veren o ağrılar Allah’a çok şükür (ve tabii sizlere de teşekkür…) artık yok. Kendimi daha dinç ve zinde hissediyorum. Yaşım daha genç olmasına rağmen dikkatimi toparlamakta ve bazı şeyleri hatırlamakta güçlük çekiyordum. Tuzu kullanmaya başladığımdan beri konsantrasyonum hissedilir derecede arttı. Ruh halimdeki kötümserlik de uçtu gitti sanki. Olaylara ve insanlara daha olumlu bir gözle bakıyorum. Artık karaciğer ve safra temizliği zamanı gelmiş midir? Cevabınız evet ise göndereceğiniz listeyi uygulayıp sonucunu fotoğraflayabilirsem inşallah buradan paylaşacağım. İlginiz ve verdiğiniz değerli bilgiler için tekrar teşekkür ediyorum…
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/24 at 19:56 | In reply to Hasan ESEN. Resimler sizin karaviğerinizin hem de uzun zaman önce dolduğunu gösterir. Anormal olan şu hem de uzun zamandır tamamen tıkanmış, o durumda bir çamur halini almakta. Bundan sonrakiler yuvarlak halde gelir. Taş kalmadı anlamına gelmiyor, bu nu ikinciyi yaptığınız zaman anlayacaksınız. Gönderdiğim listede yazılı onu yeniden okuyun. Şeker kahve karaçay ve hayvansal proteinden uzak duracaksınız. Hamilelerin neden tuzlu su içmesi gerek diye bir başlık var sitede onu okuyuni mutlaka içmesi gerek onu söyleyeyim şimdiden. Yarından itibaren nasıl bir rahatlama olduğunu iyi gözlemleyin ve bize yazın lütfen
  Hasan ESEN Submitted on 2012/06/24 at 19:05 Yücel bey; 1-Resimlere dikkatli bakarsaniz yesil üzüm kabugu gibi kabuk seklinde seyler göreceksiniz bunlar normal mi?? 2-Veya anormal birsey görüyormusunuz?? 3-Hersey cok rahat oldu bir bulanti ve kusmada yasamadim…dört hafta sonra tekrar yapacagim ama sabah saat 10 da son kez tuvalete ciktigimda hic tas gelmedi…Bu hic tas kalmadigi anlamina mi geliyor??? 4-Taslari döktükten sonra yemek icmek konusunda nelere dikkat etmeliyim??? 5-Diger bir sorumda söyle yaklasik 3 haftalik bebegimiz var ve annesi emziriyor….bu durumda esim himalaya soleyi kullanabilir mi??? Sevgi ve Saygilarimla Hasan ESEN
  Hasan ESEN (Almanya) Submitted on 2012/06/24 at 12:50 Karaciger ve Safra kesesi Temizligi…. Merhaba Yücel bey; bugün itibariyle ilk kez yaptigim Safra kesesi temizligimi basariyla tamamladim…Hersey umdugumdan ve gözümde büyüttügümden daha kolay ve hizli oldu…Her ne kadar kulaktan duysakda fotograflari görsekde deneyip yapmadigimiz birsey oldugundan dolayi ayri bir heyecan ve korku vardi üzerimde cok sükür bu korkularin yersiz oldugunu ve Safra kesesi taslarindan bu kadar kolay temizlenebilecegini yasayarak tecrübe edinmis oldum…. Tüm yardim ve bilgilendirmelerinizden ötürü sükranlarimi iletiyorum…. Fotograflari buraya yükleyemedigim icin mail adresinize yolluyorum siz eklersiniz bir zahmet…. Saygilarimla…..
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/06/21 at 23:17 Yucel bey, Annemin yuksek tansiyon ile ilgili son gelismeleri sizle ve diger okurlarla paylasmak istiyorum. Yas 80 Iki cocuk annesi ve iki sezaryenli dogum Hastaliklar: -yuksek tansiyon / nefes darligi -yuksek collesterol -kalp ritim bozuklugu / cok dusuk nabiz -Osteoporos -bobrek iltahabi -Allerji -Kabizlik ve ishal… Tespit edilen eksiklikler -folic asit ve diger B vitaminleri -vitamin D Kullandigi Ilaclar (Coumadin haric 25 yildir) Coumadin : Warfarin sodium clathrate (ayrica icinde renk verici maddeler var ! Niye? 1mg D&C red no 6, no 40, blue no2 yellow no. 10 vesaire, ?? Vitamin K antagonist kanda olusabilecek pihtilara karsi = anticoagulant CADEX : Doxazosin alpha 1 adrenoreceptor antagonist. Yan tesirleri okudugum zaman neden annemin kendini bukadar kotu hissettigini anladim. Sasirmam gun gectikce artiyor PROFEX: proafenone hydrochloride / kalp ritmini duzenlemek icin. Yan tesirlerinden birini annemde de gordum. Nefes darligi! RAMIPRIL: Hydrochlorothiazide ACE inhibitors (diuretics) vucut sivisini idrarla arttirmak icin… CARDILOC: Beta Blocker yan tesir, cok usume, bronsit ve gerisini birakalim…. Annem o yuzden bukadar usuyordu demek, hep anormal buluyordum Ve birde collesterolu indirmek icin ilac ile vitamin D, Bcomplex 31 Mayis 2012 den yana su/tuz cozeltisi icerek olusan degisiklikler: 1.Cozelti bir cay kasigi (c.k) ile baslatilarak 3 kasiga cikarildi – haftada 1 c.k yukselterek. Ilaclaar yavas yavas azaltildi. 2.Gunde iki defadan bire ve su anda bir bucuk haftadir ilacsiz, evet yani hic ilac icmiyor 3. Ilacsiz tansyon bir bucuk haftadir asagi yukari 123 /75 nabiz 70 ile 85 arasi degisiyor 4. Kabizlik ortadan tamamen kalkti ve duzgun bir cikis meydana geldi. Diskinin kokusu ilk gunlerde cok fena idi. Simdi ise notral. Ayriyetten vucut kokusu da degisti, aslinda en guzel ‘deodorant’ bu cozelti! 5. Ayak bileklerinde toplanan su yarisindan azina indi ve aslinda 4 ck cozelti ile tamamen yok oluyordu ama biraz fazla gelince 3e azalttim. Cunku kana karisan kalintilar kasintiyi arttirdigi icin 4ten 3e indirdim ve yavas yavas gene 4 cikartacagim. 6. Depresyona girmis hali degiserek cok neseli kalkiyor ve kendine guveni artti. Halsizlik ve kemik agrilari yok 7. Her sabah 15 dakika beden egitimi ve bir saat yuruyusu artik severek istiyerek yapiyor. Uc hafta once ikna etmek hic mumkun degildi!! 3 kilo zayifladigi halde enerjik artik oyle uykusuna yatmiyor 8. Seker, kahve ve hamur islerini yemiyor. Bol sebze ve biraz meyve yiyor. Aksamlari yemez cunki karni acikmiyor 9. Kalcasinda cok aciyan yarim football biyuklugunde sisikligin hacmi yariya indi ve artik acimiyor yani artik sol tarafina da yatabiliyor (resim cektirmeyi istemediginden ilk halini gosteren fotografi cekemedim, simdi ise ikna oldu ama ne yazikki oncesini gormeyenlerin inanmasi gerek. biraz daha bekleyip diger fotograflarla yollarim ) 10. Hafizasinin geriledigine cok uzuluyordu ve daha net olmaya basladiginda, acaba bana mi oyle geliyor yoksa oylemi diye sordu. N ekadar gizel ki evet hafizasi da netlesti Dusundum sunun surasinda 22 gunde butun bunlar oluyorsa daha sonra ne olur? Biz nerelerdeydik nerelere geldik. 22 gunde hangi yollari astik da geldik Tabiki daha asilacak yolumuz var ama degisenler guzel. Sevgiyle Lisya Bicaci University of Amsterdam Conservation and Restoration of Cultural Heritage Lecturer MA ceramics glass and stone
  Hasan ESEN (Almanya)Submitted on 2012/06/21 at 10:16 Merhaba ; yukarida belirttigim gibi Sole icmeye baslamadan önceki Kan tahlililimde ürik asit degeri 8,3 mg/d1 tü yani hayli yüksekti keza Kolestrol degerimde 226 mg/d1 di….Oysa aradan gecen yaklasik üc aylik süreden sonra yaptirmis oldugum kan tahlilimin sonucunu az önce aldim…Sonuc mükemmel ürik asit 6,5 ve Kolestro 191 olarak tespit edilmis….ilk is olarak bilgisayarimin basina oturup bu mutlulugumu sizlerle paylasmak istedim…Ve bu sonucu tamamiyla tuzlu su kürüne borcluyum…Kesinlikle diyet yapmadim ve ilac kullanmadim…Hergün düzenli olarak suyumu icmeye devam ettim… Simdi bu tecrübeme dayanarak ürik asit degeri yüksek olanlarin bu su kürüne hemen baslamalarini ve sürekli almalarini tavsiye ederim…. Yücel bey artik Karaciger ve Safra kesesi temizligine geldi sira ve bu konuda bana göndereceginiz bilgiler dogrultusunda onuda yapmak ve rahatlamak istiyorum….Mailinizi bekliyorum…Sahsiniza simdiden tesekkürlerimi iletirim… Saygilarimla….
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/20 at 09:45 | In reply to ahmet irem. Ahmet bey merhaba Söyleyeceklerim sizi üzmesin diye yazmak istemedim. Çünki şu anda bu tartışmalar gereksiz tartışmalar. Bu eksi otuz derecede çıplak yürüyen bir insanın, üzerine birşeyler alması gerekirken kaşlarını almasına benziyor. O kadar çok işim varki bu gereksiz tartışmalardan kaçınmaya çalışıyorum. PH üzerindeki görüşümüzü kitapta yazdık. Metabolizma sonucu vücut asidinin artmasıdır diye. Ayrıntıyı oradan okursunuz. O diğer gönderdiğiniz yazıyı ise samimi söylemem gerekirse okuyamıyorum. Bu dünyanın kuru bilgiye ihtıyacı yok, ezberlemiş tekrarlara ihtiyacı yok. Elimizde bir balta var ama biz onun ne işe yarayacağını bilmiyoruz. İşte bunun gibi. Sadece suyun oksijen oranının yükselmesi bir iş görmüyor eğer oksijeni hücreye taşıyacak nesne ortada yoksa. Üstelik bir suyun oksijen oranını arttırmak o kadar da zor bir iş değil. Akvaryumlarda havalandırma pompası gibi suyu havalandırırsınız olur biter. Asıl vücut suyunun oksijenini arttıran temiz kandır. Siz ciğerleri dolmuş bir insana ne kadar da oksijenli su verirseniz verin sorununu çözemezsiniz. Önce o adamın ciğerlerini temilemeni gerek. Bu yğzden bu tür tartışmaları gereksiz buluyorum. Çünki beni bu kadar zaman kıtlığında gereksiz şeyleri okumama zorlıyorsunuz. Ben gereksiz bilgiyi ayıklayarak yolumu buluyorum. Onun için yazdıklarınızı da yayınlamadım. Kuru bir ezberi tekrarlamaktan başka bir iş yapmıyorlar. İşimize gerekli ve yararlı olanla uğraşıyorum ben. Teşekür ederşm
ahmet irem Submitted on 2012/06/20 at 08:57 | In reply to ahmet irem. Yücel Bey soruma yanıt vermiyorsunuz. kaç defa sormam gerek.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/10 at 20:53 | In reply to ferhat çakmak. Ferhat bey tabiki size değil herkese yardımcı olmak istiyoruz yanlız bir şartımız var. Bizden yardım isteyenler de bize gerekli bilgileri vermek koşuluyla. Bunun için sitede bize bildirmeniz gerekenleri yazdık. Sizde sadece karaciğer yağlanması yok. O aşamaya geldiğine göre sizde nefes yetmezliğinden tutun da migrene kadar bir çok şeyiniz vardır. Bunları bize yazacaksınız. Sonra kitabımızı okuyacaksınız, ondan sonra da bize her hafta birkere gelişmeleri yazacağınıza dair söz vereceksiniz. Sizden istediğimiz sadece doğru bir bilgi akımı. Sizden bir bedel değil sadece sizinle ilgili bilgi istiyoruz. Ne yazık ki bizim insanımız anlayamadığı zaman yada azcık düzeldiği zaman verdiği sözde durmuyor. Onun için söz vereceksiznz. Site yi de inceleyin. Bunlar kurtuluş için gerekli. Bunlara yanıt verdikce bizden yararlanmanız olanaklı yoksa bizim stlık hapımız yok. Lütfen siteyi iyi inceleyin.
ferhat çakmak Submitted on 2012/06/10 at 19:33 yücel bey öncelikle selam ve saygılarımı sunarım.Ben 35 yaşında’yım 1997 yılından beri kronik hepatit b hastasıyım.9 ay öncesi konturollerimde karaciğer yağlanması olduğunu sölediler.ben şu an himalaya tuzunu kullanıyorum ama karaciğer temizliği nasıl yapılır bilmiyorum.Bana bu konuda yardımcı olurmusunuz şimdiden çok teşekkür ederim. Saygılarımla FERHAT ÇAKMAK

Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/10 at 09:14 | In reply to GAMZE. Gamze hanım olayn sebebi ortaya çıktı. Şimdi hem sana hemde diğer okurlara bir iyilik yap. Şu ana kadar genellikle yemek yediğin yerllere bir sor bakalım mikro dalga kullanıyorlarmı. Şunu bilmek için. Fastfood kötü onu hemen hemen herkes nerede ise biliyor. Ama bir de fastfood’u mikro dalgada ısıtıp veriyorlarsa bu bir yavaş yavaş ölüm demek. Şunu hala ortaya çıkaramadın. Neden 3 yaşında başlamış. Annen seni nasıl beslemiş. Mikro dalga fırında yemek hazırlamışmı onları bir ortaya çıkar. Şimdi senin yapacakların şunlar. Birincisi her gün 2 litreden aşağı olmamak üzere himalaya tuzu ile tuzlu su kürü yapacaksın. Ve cebinde bir tuz taşıyacaksın arasıra çıkarığ şeker gibi yiyeceksin. Fastfood artık kesinlikle yasak. Dışarda yemek yasak. Hiç yemek yememen sorun değil ama yanlış yemen çok büyük sorun. Bu yüzden yemek yiyemediğin zamanlara değil böyle hiçbir besin değeri olmayan yiyecekler yemene üzüleceksin ve hatta bunlardan korkacaksın. Tuzlu su içtikçe yemek yemediğin zamanlar bile direncin düşmez. Sen bize aynı zamanda ne tür sorunların var onları da yaz. Sende sadece bahsettiğin sorun yok. Ancak bu seni korkutup paniğe sebep oldu. Ama başka nelerin var onları bize gene ayrıntılarıyla yaz. Örneğin yorgunluğundan, çabuk kırıldığından kavgacılığından uykusuzluğundan regliye kadar nasıl olduğunu bize yaz. Karaciğer temizliği için daha erken. Yaşında genç olduğu için oldukça erken. Bolca meyve ve sebze yemeye çalış. Sadece elma ve havuç yetmez. Çeşidini arttır. Ama kendini meyveye boğmaya da çalışma. Erken müdahale ettiğin için çözüm kolaya olacak. Yanlız bir de bana gönderdiğin fotoğrafın biraz temizini çek. Ve her hafta aynı perspektiften fotoğrafını çek gönder. Bakalım değişmeler nasıl gelişiyor. Dediğim gibi fotoğrafı öyle çek ki bir sonrakiyle kıyaslanabilsin. Bana gönderdiğinde bunu yapmak pek mümkün değil. Gördüğün gibi sen ateşin üzerine otururken, aslında seni kurtarmanın tek yolu seni ateşten kaldırmaktır. Sana krem sürmek sorunu sadece büyütür. İşte bizimle böyle yapıyorlar. Kimin umrunda. Sevdiğim bir arkadaşımın sözüyle bizi ekonominin çöplüğüne çevirdiler. Dirimiz yetmiyormuş gibi ölümüzü bile paraya çeviriyorlar. Akıllı olun ve sorgulayın. Kurbanlık koyunlar gibi boynunuzu uzatmayın. En çok da okuyun. Artık bu bilgi bu dünyada var. Okuyun ve başkalarının da okumasını sağlayın, sadece kendinize saklamayın. Siz kendinize sakladıkça Firavunlar çoğalıyor. Fravunların çoğalmasına izin vermeyin. sorun renk pigmentlerinin kendini yenileyememesinden kaynaklanıyo diye okudum bi yerde diye yazmışsın. Şimdi bir düşün bakalım. Okula gitmek istiyorsun ve otobüse binecek paran yok ne yapardın? Renk pigmentleri de öyle. Onlar birşeyler yapmak istiyor ama gerekli malzeme yok ortada. İşte bu bakış açısı bence aklı çalışmayanların işi. Eğer bir değirmen dönmüyorsa akıllılar önce suyun bendine bakar ki su geliyormu diye. Ama dolandırıcılar da derki değirmenin çarkı bozuk. Önce çarkı tamir etmek gerek. Oysa değirmenin çarkı yerindedir. İşte bütün olaylar buna benziyor. Bizim bilgisizliğimizden para kazanmak varken ne diye bilgiyi arttırsınlar. Onlar bizim bilgisizliğimizi çoğaltırlar bilgimizi değil. Neden himalaya tuzu yardımcı olur, o okuduğun yeri bize gönder. Bakalım o da uyduruk mu yazmış yoksa bir bildiği varmı. Çünki biz bu himalaya tuzunu tanıtmaya başladıktan bu yana özellikle ticarete geç kalmış bütün tücarların iştahını kabarttı. Ve deyim yerindeyse leşe saldırır gibi saldırdılar. Bir taraftan her tarafı abur cubur tuzlarla doldururken bir taraftan da gene o ekonominin çöplüğünü üretenler gibi saçma sapan bilgi üretmeye başladılar. Örneğin bir tuz lambasının astımı iyileştirdiği gibi. Ne bu bilginin bir gerçekle ilgisi var ne de bu sözü söyleyenlerin vicdanı var. Bunlar sadece tanınmışlıklarını insanları kandırmak için kullanırlar. Bu yüzden o kadar ahmakca söz dolaşıyor ki ortada. Hani duydular ki himalaya tuzu herleye iyi geliyor ya, eh o zaman himalaya tuzu her işi yapar. Nerde ise diyecekler ki nenemizin çamaşırlarını da yıkar. Aslında akıllarına gelmiyor gelse diyecekler. Utandıklarından söylemiyor değiller. Kurnazlar ama zekaları oraya kadar yetmiyor, yoksa utanmadan diyecekler. Himalaya tuzu neden iyi gelir sebebi şu: Bir hücrenin yüzde sekseninden fazlası sudur, geriye kalanı da tuz. Bir hücrenin kendini yeniliyebilmesi için herşeyden önce suya ve tuza ihtiyacı vardır. Bunlar olmaz sa olma. Tesadüf değildir Hz. Muhammed ya Ali yemeğe tuz ile başla tuz ile bitir demiştir. Bu sözü Hz. Muhammed dedi diye değil, doğru yu bizden çok önceleri bildiklerini anımsatmakl için söylüyorum. Yoksa derdim Hz. Muhammede sığınmak yada onu birçoğunun yaptığı gibi kendime kılıf olsun diye değil. Bunlar söylenmiş de Firavunlar tuzu yok etmişler ortadan. O nedenle her okuduğunuza inanmayın. Okuduğunuzu mantığınızla çözmeye yorumlamaya çalışın. Bak ünüversite öğrencisisin. Matematik diye bir yorumlama dili öğreniyorsun. Mantık bilimi öğreniyorsun. Hangi önermenin ne zaman doğru olup ne zaman yanlış olabileceğini düşünün. Sadece söyleneni aaaaa böyle imiş diye alıp ezberlemeyin. Bize bahşedilen beynimizi kullanmak zorundayız. Yoksa öbür türlü biz sadece pazarlama çöplüğü oluruz. Bize gelişmeleri yazmayı da unutma. Her hafta en geç bir rapor bekliyorum. Fotoğrafıyla birlikte. Bize ne kadar su içtiğini de yazacaksın. Unutmadan söyleyeyim günde yarım saat bile cep telefonu görüşmesi çok. O mikro dalganın yiyeceklere yaptığını sana yapar. Evinde kablosuz telefon ve internet bulundurmayacaksın. Olmadığını bize yazacaksın. Sebgiyle.
GAMZE Submitted on 2012/06/10 at 06:30 | In reply to Yücel Aydemir. hayır mama yedirmemiş yücel bey, ama şu var ki beslenmemde bozukluk var bunun farkındayım yurtta kaldığım için pek yemek yemiyorum, haliyle fast food tarzı yiyorum hep ve dışardan yiyorum bu da lekelerin büyümesini tetikledi sanırım, havuç ve elma tüketmem lazımmış bana bunu doktorum söylemedi kendim araştırarak buldum internetten elma yemeye başladım hergün, sorun renk pigmentlerinin kendini yenileyememesinden kaynaklanıyo diye okudum bi yerde himalaya tuzu kürününde hücre yenileme gibi bir özelliği varmış görünce çok sevindim, ama tabi takdir önce Allah ın sonra sizin teşekkürler. . .
  mehmet kemençe Submitted on 2012/06/09 at 21:17 20 gündür kür uyguluyorum.Bendeki değişiklikler: 1.Sabah 06.30 da çok zinde bir şekilde uyanıyorum.(gece yatış 23.30 24.00) 2.Bel ağrılarım hemen hemen geçti. 3.Ensemdeki yağ bezesinde küçülme var. 4.Birbuçuk yıldır antidepresan ilaç kullanıyordum bıraktım ve de çok rahatım.Şükürler olsun. Sağlık sorunları olan herkese YAŞAMIN GİZEMİ SU VE TUZ kitabını alıp içindekileri eksiksiz uygulamalarını tavsiye ediyorum.Değişimi yaşadıklarında şükredeceklerdir.Saygılar..
  GAMZE Submitted on 2012/06/09 at 17:42 | In reply to Yücel Aydemir. Annem bana hamileyken ilaç kullanmaış yücel bey ve 3 yaşından sonra çıkmaya başlamış bu lekeler ama çok küçükmüş şimdi büyümeye başladı, Vitiligo, vücut derimizi rengini oluşturan maddenin (pigment) kaybı nedeniyle, cildin beyazlaşması şeklinde seyreden bir hastalıkmiş, herhangi bir kaşıntı felan da yok sadece büyüyor, sıkıntı ve stres tetikleyebiliyomuş büyümesini ama şu var madem öyle 3 yaşındayken ben nerden bilirdim stresi kfam hep karıştı sürekli araştırıyorum ama bulamadım hiçbişe sonunda sizi buldum sizce kullanmalı mıyım bu tuz kürünüzü tavsiyelerinizi ve yorumlarınızı sabırla bekliyorum teşekkürler saygılar.
  GAMZE NUR Submitted on 2012/06/09 at 17:30 | In reply to GAMZE NUR. annem bana hamileyken ilaç kullanmamış yücel bey, bu lekelerde kaşınma gibi birşey de yok sadece büyüyor sürekli ve stres kaynaklı olduğunu söylediler, o zamanda şunu düşündüm 3 yaşındaki bir çocuğun ne gibi bi stresi olabilirki.. artık inanmamaya başladım ama sizi buldum himalaya tuzunun hücreleri yenileme özelliği varmış belki kullanırsam renk pigmentleride yenilenir ve lekeler kapanır bi umut işte sağolun her şey için teşekkürler tavsiyelerinizi merakla okuyacağım.. saygılar
  GAMZE NUR Submitted on 2012/06/09 at 17:24 | In reply to Yücel Aydemir. Vitiligo, vücut derimizi rengini oluşturan maddenin (pigment) kaybı nedeniyle, cildin beyazlaşması şeklinde seyreden bir hastalık. bunu söylediler, bu arada doğuştan değilmiş 3 yaşından sonra çıkmaya başlamış yücel bey ben bu tuz kürünüzü kullanmalı mıyım peki
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/09 at 17:12 | In reply to GAMZE NUR. yucel.aydemir@hotmail.de adresinden gönderebilirsin. Eğer doğuştan var idiyse annene doğumunun nasılolduğunu sor. Örneğin hamilelikte ilaç falan kullandımı. Sonra şu andaki beslenmen nasıl. Neler yiyorsun. Evinde mikrovele varmı ve ne kadar kullanıyorsun. Doğumun erken doğum mu olmuş. Mama yedirmişlermi sana. Bir köylü bile hangi toprakta hangi ağacın daha yetiştiğini bilir. Ama ne yazık ki bugünkü sağlık bilimi için bunların hiçbir önemi yoktur. Oysa bu bilgilerdir ancak senin bu aşamaya nasıl geldiğini anlatır. Yoksa şu andaki kan tahlili hiçbirşey söylemez. Sende hiçbirşey bulamıyorlar ama sende bir sorun var ve sen bunu gözlerinle görüyorsun. İşte onun için ben bu tahlilleri ve yapanları da pek ciddiye almıyorum. Hasta olduğumuzu bilmek için onlara sormamız gerekmez. Hasta olduğumu ben zaten biliyorum onlar bana sebebini söylemesi gerek ama ne yazık ki onlar iğne ile kuyu kazırlar ve bize neden olduğunu sözleyemezler. O adamlara sormanız gerek, sebebini bilmiyorlarsa sana nasıl ilaç verirler. Böyle bir çelişki olurmu. Bu şuna benziyor. Sen ateşin üstüne düşmüşsün ve yanıyorsun oysa onlar sana şemsiye vermişler ki ıslanmıyasın. Çok ahmakca geliyordur bu benzetme ama işte böyle hiç alakası olmayan tedaviler uyguluyorlar. Artık biraz kafalarımızı çalıştırıp sorgulamanın zamanı geldi. Uygulamayın dediklerini önce mantığınızla sorgulayın, korkamyın yanlış yapmazsınız. Görüşmek üzere.
  GAMZE NUR Submitted on 2012/06/09 at 16:59 Teşekkürler yücel bey .. yaşım 19, üniversite öğrencisiyim şuan afyondayım ama memleketim ordu orda yaşıyorum, baz istasyonu yok trafo yok, telefonda 1,2 saat konuşuyorum tahminen geçmez bu saatleri, iyotlu tuz kullanıyorum kendimi bildim bileli, internet ve telefon var evimde, günde 1LİTRE su içiyorum kitabınızı okumadım çünkü daha dün gece buldum sizi o da tamamen tesadüfen oldu en kısa zamanda alıcam. Bu lekeler bende doğduğumdan beri varmış lekeler tam olarak sol göğsümün yanında ve etek bölgeme doğru yayılıyor, başta pek ciddiye almamıştık ama şu son iki senedir doktora gidip geliyorum hangi doktora gittiysem vitiligo dediler halk arasında ‘ala’ olarak biliniyomuş ve kesin bir tedavisi yok dediler krem kullanıyorum 2 senedir ama bana mısın demedi hormon tahlili, kan tahlili ve tiroid bezlerm için tahlil yaptırdım hiç bişe çıkmadı kansızlık ve demir eksikliği dışında . Resmimide gönderirim ama nasıl ve nerden göndericem
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/08 at 22:57 | In reply to GAMZE NUR. Gamze hanım merhaba. Sana yardımcı olurum tabiki ama bir şartla. Bana her olanbitenden haberdar edeceksin ve buradan her sorduğuma yanıt vereceksin. Sana ne teşhisi koydular, ya da kim ne dedi beni o kadar ilgilendirmiyor. Hepsi bana sorarsan uyduruk şeyler. Önce bana yazarken doğru bilgi vereceksin. Neleri yazman gerektiğini iletişim sayfasında yazdık. Sebebi şu. Sen diyorsun ki bana bir elbise dikermisin. Ben de diyorum ki olur ama bana ölçülerin gerekli. Bu bilgiyi vermezsen sana elbise dikemem. Bana diyorsun ki Yücel bey ne olur yardım et ama ben senin nerede olduğunu bile bilmiyorum sana nasıl yardım ederim. Şimdi otur bu sayfadan oku ve bana gerekli bilgileri yaz. Ondan sonra da soracaklarıma yanıt ver. Bunları bilmeden yardım olmaz güzelim ben falcı değilim ki. Ben ancak bilgi ile iş görürüm. Sadece pazarlamacılar ve sihirbazların bilgiye ihtiyacı yoktur. Bir de bana mail olarak o beyazlaşan yerlerin fotoğrafını çek gönder.
  GAMZE NUR Submitted on 2012/06/08 at 22:31 Ben himalaya tuzunu nerden bulabilirim her yerde bulmam mümkün mü yücel bey
  GAMZE NUR Submitted on 2012/06/08 at 22:18 Yücel bey ben 19 yaşındayım benim derimde beyazlamalar oluyor cildiyeye gittim ve vitiligo teşhisi koydular daha sonra tiroid bezlerine baktır dediler baktırdım bişe çıkmadı. Şimdi de karaciğerlerime baktırmak istiyorum sizce bu hastalıkla bir alakası olabilir mi, Ahmat maranki bu hastalıktan kurtulmak için ilk önce karaciğer temizlenmelidir diyor . Sizi iyikide buldum tuz kürünüzü uygulamak istiyorum sizce bir faydası olur mu yardımcı olun lütfen çünkü iyice yayılmaya başladı her yerimde :( bir de bu dediğiniz doğal tuzu her yerde bulabilme şansım var mı ? Lütfen cevaplayın teşekkürler .
  GAMZE Submitted on 2012/06/08 at 22:09 ya bu bildiğimiz normal tuz mu arkadaşlar ??
  emir Submitted on 2012/06/04 at 01:23 Yücel Bey, merhabalar… Yaşım 34. Evliyim ve bir çocuğum var. Bir sene öncesine kadar 80-85 kiloda idim. Şimdi ise 90′dayım. Kendimi bildim bileli çay tiryakisiyim. Koca bir demlik çayı kimse olmasa da kendim içiyorum. Ne yazık ki sigara alışkanlığım da var. Alkol hiç kullanmadım. Hareketsiz bir iş tempom var. Bundan 4 sene önce apandisit ameliyatı geçirdim. Demir eksikliği mevcut. Şimdiye kadar ne vakit özellikle tuzlu veya salçası bol bir şeyler yesem müthiş bir mide yanması ve bir türlü geçmeyen şişkinlik oluyordu. Hazımsızlık, kabızlık ve nihayetinde bu sene kışın iyice baş gösteren (sağ göğüs kafesinin tam altında, sağ tarafıma yattığım zaman geçen ağrıya binaen tahmini söylüyorum) safra taşının verdiği rahatsızlık iyice had safhaya ulaştı. Bunlar dışında görülen ciddi bir rahatsızlığım yok. Tuzlu su kürünü bir haftadır uyguluyorum. Rafine tuz kesinlikle kullanmıyorum artık. İlk izlenimimi söyleyeyim: İçtiğim zaman midemde hiçbir yanma olmadığı gibi, kolayca hazmediliyor. Yemeklerden sonraki hazımsızlık gitti. Şişkinliğim ilk günden itibaren azaldı. Tuvalete çıkmam sıklaştı; kabızlık yok. Sabahları kalkınca üzerimde müthiş bir ağırlık oluyordu; o da büyük oranda azaldı. Yemeklere de artık sadece tavsiye ettiğiniz tuzdan katılıyor. Beyaz ekmeği çok tüketiyordum; onu da azalttım. Tuzlu su kürünün faydasını şimdiden görmeye başladım. Devam edeceğim ve sonuçlarını yazmaya gayret edeceğim inşallah. Karaciğer ve safra temizliği için en az bir ay bu küre devam etmek gerektiğini söylüyorsunuz. Onun için acelem yok. Yalnız merak ettiğim, tavsiye ettiğiniz safra temizliği uygulamasının herhangi ciddi bir yan etkisi ya da muhtemel bir zararlı yönü var mıdır?
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/06/03 at 07:33 Yucel bey gunaydin, Dun anneme iki litrelik siseye 3 cay kasigi karisimi olarak su verdim (tavsiyenizden biraz daha fazla) ve gormek istedim etkisini. -Tualete gitmeler (buyuk ve kucuk abdes) cogaldi. -bacaklari biraz daga siskindi (oedem onda her zaman var) ve kasintilari biraz geri geldi -halsizlik biraz artti Bu sabah -daha dinc kalkti ve neseli kalkti! -oedem onda her zaman varda, simdi vafif inmis -kasinti yokoldu Iyi ve verimli bir gun dilegi ile gorusmek uzere
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/02 at 16:44 | In reply to Lisya Bicaci. Aslında sadece bahsedilen hastalığın mı sebebi ‘vucudun asit ve alkalik’ dengesinin asitten yana bozulmasında değil, hemen bütün kronik hastalıkların sebebi bu. Özellikle ikinci kitabımda bu konuyu daha çok ele aldım. Kanserin ise radyasyon hariç tek sebebi bu. Radyasyondaki ayrıntıyı kitapta okuyacaksınız. Neden ‘normal icilen suyun hucrelere girmedigini onun icin ionize edilmesi gerektigini’ birinci kitabımı okuduktan sonra daha iyi anlayacaksınız. Adamın tespiti doğru. Suyu hicreye taşıyan sodyum iyonu. Görüşmek üzere
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/06/02 at 15:41 Yucel Bey, Coumadin aslinda kan sulandiricisi degil, bu bir K vitaminini bloke eden bir kimyasaldir: 1. K vitamini Ca metabolizmasi disinda kanin normal sekilde pihtilasmasini bazi enzymlerle temin eder 2. Coumadin K vitamininin sagladigi normal pihtilasma zamanini uzatarak ‘sivilastirir’ alslinda burada sivilastirma diye bir sey yok. Aslinda normal olarak gerekli olan pihtilasmayi geciktirme var! 3. Coumadinin tehlikeleri -cok iyi ayarlanamadigi icin cok sik kan tahlili gerektirir – dozu iyi ayarlanmayinca organlarda ic kanama meydana getirir – Uzun vadeli arastirmalarda damarda plaque toplanmasini onleme yerine damarda Ca akumule edebilir ve Alslinda damarlari dtemiz tutan K vitaminidir (biraz kestirmeden oldu ama isteyen aslinda kendi okumali) Onledigi (soylendigine gore) -beyin atak TIA ve kalp sektesi sonucu meydana gelen hasar Karsi olanlardan biri: Dr. Robert O. Young D.Sc., Ph.D., diyor ki, hastaligin tek kokeni vucudun asit ve alkalik (turkcesini bilmem umarim alkalik anlasiliyor) denge bozumundan geldigini ve bunu hic bir zaman haplarla duzeltilemiyecegini inatla anlatiyor. Tek yol olarak da vucudumuzu su icerken bile susuz birakmamamiz ve vucudu kirletmeden cogunlugu alkalik ve azinligi asidik olan yiyeceleri oneriyor. sitesi: http://www.phmiracleliving.com/ Kendisi yaptigi arastirmalarda normal icilen suyun hucrelere girmedigini onun icin ionize edilmesi gerektigini tespit etmistir vesaire Coumadin uzerine soylediklerini yukardaki sitede okuyabilirsiniz Ingilizce)… Onun kendi sitesi de var. Amerikada bir cok doktor simdi aslinda ‘Preventive Medicine’ gurubu altinda toplanmis ve Ilac Industrisine epey karsi cikiyor. Bilmen Dr. Deepak Chopra yi tanirmisiniz… ondan cok daha baskalari da var aslinda… son yapilan arastirmalarda 2011, aslinda hastalara genetic bir arastirma yapuldiktan sonra verilmesi oneriliyor vesaire… Bilgiler Ingilzce, almancaya hakim degilim http://www.setma.com/pdfFiles/The%20Story%20of%20Coumadin.pdfhttp://articlesofhealth.blogspot.co.il/2007/06/viatmin-k-prevents-calcifications.htmlhttp://www.medcoresearchinstitute.com/pharmacogenomics/warfarin Deniz kenarinda biraz yurumekte fayda var cunku bu detaylari okumaktan biraz sıkıldım, baska enerjiye ihtiyacim var. Pilimi doldurmaya gidiyorum Selam Lisya
Lisya Bicaci Submitted on 2012/06/02 at 13:32 Yucel bey, “Şimdi hastasına su iç demeyi beceremeyen bu insanlara, bilgisizliklerinden su için de kanınız sulansın demediklerini sanmak NAİV ce bir iyimserlik olur.” diyorsunuz. Ben o bakimdan hic iyimser falan degilim. Sadece cok temel ve mantikli bir tutumun disinda kalarak bir insanin yasayis sekline kafa yormadan hap yuklemeyi bir beyinsizlik olararak gordugum icin, kizdigimdan, kendisine direk olarak yukardaki sorulari sordum. Yani bu, kardesim biz geri zekali degiliz, demek niteliginde oldu Zaten verilen bir yanit bicimi kisinin nerelerden cikarak hareket ettigini ele verir… gerisini de konusmaya aslinda gerek yok Sizle soyle bir duygumu ve dusuncemi paylasayim, bizler paradoxal olarak ‘zenginligin getirdigi fakirligi, bilginin getirdigi bilgisizligi yasiyoruz, ozumuzden uzak…. Neyse sizi fazla yomayayim, Coumadini daha detayli arastiriyorum, sitenize bulduklarimi gonderirim Cok tessekkurler Lisya ahmet irem Submitted on 2012/06/02 at 13:19 Yücel Bey selamlar Kitabınızı okuduktan sonra bilinç düzeyimin en az bir seviye yükseldiğini söyleyebilirim. Çok şey öğrendim, teşekkür ederim. Merak ettiğim bir konu var. Sole, suyun PH ve ORP değerlerine nasıl etki eder? Saygılar, Ahmet İrem
Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/02 at 13:07 | In reply to Lisya Bicaci. Lisya hanım bence yarından itibaren bir litreye bir çaykaşığı tuzlu su olarak tuzun miktarını arttırabilirsiniz. Siz dönünceye kadar tuzu normal ölçüsüne ulaştırsın ki sonra korkar ve arttırmaz. Bir de annenize anımsatın siz döndükten sonra doktoruna tuzlu su kullandığını söylerse, kadıncağızı korkuturlar ve bıraktırırlar. Onu anlatmayı becermeniz gerek. Belki siz dönünceye kadar o kan sulandırıcıyı da bırakmış olur. Doktoruna da bir sorun bu kan sulandırıcı hangi mekanizma ile kanı sulandırıyor diye, bakalım ne yanıt verecek.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/02 at 12:51 | In reply to Lisya Bicaci. Lisya hanım gelişmeler harika. Görüyorsunuz ki bilim nerelerde. Bu kadar kısa sürede bu kadar bir güzelliği yakalamak bana sorarsanız müthiş birşey değilmi? Bence siz kendinizdeki tuzu içebildiğiniz tada kadar çıkarabilirsiniz. Hafif öksürük sizi korkutmasın. Vücut çalışmaya başladığı zaman önce kendini temizler. Bizde öyle yapmazmıyız. Önce düzen kurmak, bunun için gereksizleri yada zararlıları evden dışarı atmak gibi. Bunlsr temizliğin işsretleridir. Sabırla devam edin. Daha neler keşfedeceksiniz bakalım. Annenizin kan sulandırıcısı için. Doktorun beyin kanaması geçirir dediğine değinmek istiyorum. Korkulacak birşey yok. Bilemedin üç hafta gibi bir sürede kanın su ve tuz dengesi kurulduktan sonra o ilaca ihtiyaç olmadığını anneniz zaten anlayacaktır. Bu ilaç kadının damarlarında kan bırakmaz. Dolayisiyle dolaşacak kan olmayınca tansiyon da düşer, nefes darlığı da çeker, aldığı nefes te yetmez, ve kalp ritim bozukluğu da olur. Ama önce su ve tuzun bir dengeye gelmesi gerek. Kadıncağız bir nefes almaya başlasın. Aslında bu yaşına kadar 12 ilaçla gelmesi bile müthiş birşey.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/06/02 at 12:02 | In reply to Lisya Bicaci. Lisya hanım önce şu kann sulandırıcıdan başlayalım. Düşünün ki bizim hiçbirşeyden haberimiz yok. Ne TIP’tan ne Bilimden ne de Matematikten. Ama biraz kafamız çalışıyor, ve şöyle soruyoruz: Bir nesneyi sulandırmak için acaba neye ihtiyaç var? Ya da soruyu başka formule ediyoruz. Bir nesneyi sulandırmak için sudan başka neye ihtiyaç duyulur???????????????????????? İşte bu çok büyük bir sorudur, yanıtı ise ürkütür bizi. Neden ürkütür, çünki nasıl bizi böyle saçma sapan şeylere inandırmışlar? ona ürkeriz. Bir yüzyıldır dünyayı öyle bir ahmaklaştırdılar ki, bize ne söyleseler inanıyoruz. Bu bir dinden öte bir güçtür. Evet bir nesneyi sulandırmak için sudan başka birşeye ihtiyaç yoktur. Şimdi diyelim ki biz biraz matemakik biliriz ve birileri de bize kanın yapısını anlattı. Kanın %55 Plazma dedikleri sıvıdır % 45 i de kan hücreleri. Ve bu yaklaşık normal değerlerdir. İşin ayrıntısına burada girmeyelim. Şimdi siz bu bileşimin oranını değiştirmek istiyorsunuz. Matematiksel olarak iki yolu vardır. 1. Birincisi kana su katarsınız ve kattığınız suyun miktarına göre kan sulanmış olur. 2. İkincisi de kandaki hücreleri azaltırsınız, yanı kandan çıkarırsınız ve kanın su miktarı artmış olur. İşte annenize verilen bu kan sulandırıcı ilacın etkisi ikinci şıktır. Yani bu ilaç kanın hücreleriini öldürerek becerebilir. Ben ama o bahsettiğinizin ilacın bu işi nasıl yaptığını bilmiyorum. Lütfen içindeki kağıdında, mutlaka kanı nasıl sulandırdığını yazar, ya da yazması gerekir. Eğer bu dünyada yasalar doğru işliyorsa ve ilaçlar yasalara göre uygun çıkarılıyorsa. Lütfen hem siz okuyun hem de bize yazın. Eğer yazmıyorsa araştıralım birlikte, bu ilaç kanı nasıl sulandırırmış. Annenizin yıllardır yüzksek tansiyonunun olması ama şimdi tamamen düşmesini şimdi daha iyi anlayabiliriz. Annenize sorun bu kan sulandırıcıyı içmeye başladıktan ne zaman sonra tansiyonu düşmeye başladı. Ben matematiksel olarak söyleyebilirim ki kesinlikle bu ilacı içmeye başladıktan sonra. Bir nesneyi sulandırmak için sudan başka hiçbir şeye ihtiyaç yoktur. Peki kanı sulandırmak için ne gerekir, içmek gerekir. Alkol içerseniz kanınız alkolleşir, benzin içerseniz benzinleşir su içerseniz de sulanır. Bu iş bu kadar basittir. (Burada tuzun önemini anlamak için se, yeterince tuyunuz yoksa kanınız az sulanır varsa tam sulanır. Bilimsel ayrıntısını kitapta okuyacaksınız ama burada bir benzetme yapalım sadece. Elinizin kirini yıkamak için nasıl ki sabun olmadığı zaman zorlanırsınız ayni o mantık). Ama hani o hikayeyi bilirsiniz, kralın görünmeyen elbisesi. Kıralın çıplak olduğunu görenlerin boynu vurulur. Ancak çocuklar kıralın çıplak olduşunu görür. Şimdi hastasına su iç demeyi beceremeyen bu insanlara, bilgisizliklerinden su için de kanınız sulansın demediklerini sanmak NAİV ce bir iyimserlik olur. Bunlar kıralı çıplak görüp de, buyunlarının vurulacağından korkan kuklalardır. Kanın ne kadarı sudur ne kadarı hücredir bunun sayılarını veren onlardır. Ben o sayıları onlardan yani TIP cılardan alırım. Eğer dedikleri doğruysa ve azcık ilkokul matematiği bilenler işin sırrını yakalarlar. Birde bu ilaçların nasıl kanı sulandırdığını biliyorsa, k, bu ilaçları yazanlar bilmesi gerekir, o zaman bu insanları farklı kategorilerde incelemek gerekir. Eğer bizim tahminimiz doğru ise, yani bu kan sulandırıcı hücreleri öldürerek kanın su oranını arttırıyorsa, bu hukuksal olarak bir dolandırıcılık suçuna girer. İnsanların ömürlerini çalmak gibi bir ceza kanununu ilgilendiren suçdan ise şu an bahsetmiyoruz. Şimdi gelelim değişmelere. Kan dolaşımı ve kalp ritim bozuklukları vücuttakşi su ve tuz oranının dengeye gelmesiyle yavaş yavaş ortadan kalkar. Vücut asitinin azalması ile vücuttaki birçok hastalıklar kendiliğinden çeker gider. Buna en öabuk reaksiyon gösterenler, aşırı yorgunluk, nefes darlığı, alerjiler. Kemik rahatsızlıkları ise uzun sürer. Hele ki 80 yaşında ise, düşünün ki seksen yıl çöpünüzü atmamış da biriktirmişsiniz. Bunu dışarı atmak için epey bir zamana ihtiyaç duyarsınız. Aslında kalbin bir derdi yok. Kalbin derdi diğer organlardan geliyor. Özellikle kandan ve kanın kirliliğinden. Kanın kirliliği de karaciğerden. Demek ki kalbin ritim bozukluğunu düzeltmek istiyorsak önce karaciğeri temizlememiz gerekir. Hatta şekerin de kolestrolun da asıl sebebi karaciğerdir, ve karaciğerin dolmasıdır. Kalp ritim bozukluğunu kolestrola beğlamak, sebebi sonuç ile açıklamaktan başka birşey değildir. Kolestrolun kendisi bir sonuçtur. Karaciğerin dolmasının bir sonucu. Bu sonucu da kalp ritim bozukluğuna sebep olarak göstermek ya birşeyleri saklamaya ya da denk düşer ya da cehalete. Adlarını ben koymak işstemiyorum. Her sorunu ele alamadım. Ama bu bahsettiklerinizi zarıca kitapta ele aldım. Özellikle duymak istediğinizi lütfen tekrar sorun.
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/06/02 at 10:27 Yucel Bey, Annemde olan degisikliklerin disinda kendimdede olan degisiklikleri paylasmak istiyorum: Uygulama yontemi: -ben direk olarak, sabah ac karnina, bir bardaga bir cay kasigi cozelti ile basladim dort gundur uyguluyorum -ilk gun 5 kere tualte gitmeme ragmen, ikinci gunde tamamen normallesti hatta cok rahat simdi! – parmak eklemlerimin agrisi azaldi -gozlerim artik yanmiyor -bogazimdaki yumurta hissinde hafiflik basladi, yanliz hafif bir oksuruk gibi birsey basladi… -hafif kasintilarim tamamen yok oldu simdilik bukadar cok tessekkurler Lisya
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/06/02 at 10:05 Yucel bey, Anneme iki gundur bir litre suya 1cay kasigi doymus cozelti katarak gun boyunca iciriyorum. Daha az onerdiginizi biliyorum ama, birinci gun denedikten sonra boyle devam etmeye karar verdim. Udem ve ishal gibi bir etkiyi gormuyorum. Tam tersine, iki gunde olan degisiklikler sunlar: 1. Uzun zamadir kabizlik sikintisina ragmen ilk olarak normal bir cikis oldu 2. basindaki devamli agirlik yok oldu 3. Gunboyunca butun vucudunu kapsayan dayanilmaz kasintidan cok hafif bir kalinti var, elinin ustundeki cok hafif kasintinin ustune saf olarak doymus cozeltiden surdugumde kasintisi yok oldu. 4. Ustume bir rahatlik geldi diyor GENEL DURUMU (yani himalaya kurunden onceki durum) Annemde (ben 77 sanarken 80mis) yillarca yuksek tansion olmasina ragmen, asagi yukari son 3 yildir tam aksine tansionu cok dustu, 112/65 nabiz 44-49. -hartritim bozuklugu -yuksek kolesterol -D vitamin eksikligi -osteoporoz -folic asit eksikligi -bir ara tiroit cok hizli calismaya basladi -Dayanilmaz allerji -bas agrilari -halsizlik -bazen kabizlik bazen ishal-hic bir zaman normal degildi -dis eti cekilmesi – piore hastaligi -od kesesinde tas – parmak eklemlerinde uric asit kristal toplanmasi var ve egri bugru olmuslar DIKKATIMI CEKEN Iki gun once kendisine bakmak icin Hollandadan geldim ve dikkatimi ceken sunlar oldu: -12 tane cesitli ilac almasina ragmen gunde bir bardak veya iki bardak su icmesi -Yeterince sebze yememesi- Coumadin aldigi icin sebze yemekten korkmus -Coumadin dozu yanlis verilmis 2,5 mg yerine 5!- az daha ic kanamasindan olecekti -kasintisi arttigi icin cilt doktoru d-vitamini biraktirmis (ozur dilerim tabirime, geri zekali bir doktor) Okudugum en yeni bilgilere gore D vit. (aslinda butun hucrelerde barindirilan bir hormon- vucut bagisikligi ve kalp ve kanser alaninda cok onemli olan bir hormon) -Doktor olene kadar Coumadin almak mecburiyetinde diyor, yoksa damar plaque’lari beyin veya kalp damartikanmasina sebep olabilir. Icmemesi cok rizikolu… DUSUNCELERIM -Coumadini tehlikeli bir ilac, buluyorum (ilac demeye dilim varmiyor) bildiginiz gibi fare zehri industrisinden gelme… dozunu ayarlamak guc ve yorucu, hep kan tahlili yapmak gerekli ‘faydalari’ dan cok tehlikeleri de var. Lancet’te arasirdigim yazilarda, bircok komplikasyona meydan veren (genis kapsamda bir cok ilacla bagdasmiyan…) bir kan sulandiricisi -Doktora annemin bu ilaci almasini istemedigimi belirttim, tamamen karsi cikti, felc olur ya da olurse ustunuze cok buyuk bir sorumluluk aliyorsunuz, siz doktor degilsiniz dedi. Benim yanitim su oldu: Afedersiniz ama nabiz az atiyor diye bier hap daha vermek yerine, ne kadar su ictini niye sormadiniz? Insanin vucudu 12 ilac ve iki bardak su, az sebze ile nasil ayakta durabilir? Bir insanin nasil yasadigi, yedigi, ictigi sorulmadan nasil bir hap daha verilir?? 12 yan tesirli kimyasaldan vucut iki bardak su ile arindirilir? Bu kalintilar nereye gider ne yapar? Bana soyledigi su oldu: Anneniz 80 yasinda, simdi mucize yaratacak degiliz…En nefret ettigim kisir dusunuslu, tahammul edemedigim bir yanit. – Tabii annem birakmaktan korkuyor bense almasindan korkuyorum KOLLESTEROL Babam kalpten olmustu ve kollesterolu yuksek degildi, butun kalp hastaliklarinin da kolesterole baglanmasina katilmiyorum. Prof. Canan Kratayin yazisini ilginc buldum ve dunya capinda ayni fikirleri paylasan prof larin sunumunu ilginc buldum ayrica tuzlu su kurunun kollesterolu dogal olarak indirdigini okudum. Aslinda kollesterol bir hap yuzunden degil, vucutta iltahaplar iyilestikce dogal olarak dusmeli, yoksa yapay olarak dusmesisnin anlami ne ki? Cunki kollesterolun kendi vucutta olan diger problemlerin siyali ise, yanlizca sinyeli baski altina almak ne ise yariyor ki… Bir de kollestrolun karacigeri cok yordunu belirten bilimsel yazilar da var. Uzun lafin kisasi, annemin almasini istemiyorum desem yalan degil… – Anneme simdi 10 bardak su iciriyorum, bir saat deniz kenarinda gezdirip, bol sebze yediriyorum, tek derdim Coumadin yuzunden yesil olan hicbirseyi yememesi gerektigi (vit. K antagonist oldugu icin…yesiller vit K bol oldugu icin ilacin tesirini yok ediyor ve yemesi yasak…) -Dolabina baktigimda kanola ve diger rafine industriel yaglar gordum, icimi per acmadi! gidip biolojik tam zeytinyagi ve ketentohumu yagi aldim. Cok ilginctirki cok balik seven bir insan oldugu halde, Coumadini ictiginden beri, baliktan adeta tiksinir oldu!! Sunu dusundum: -Coumadin kani sivilandiriyor -Bildigim kadari ila balik yagi ve diger omega 3 ler de kani sivilastirir -Oyle ise vucut kanin gereginden fazla sivilastirilmamasi icin onlem aliyor diye dusundum, ne dersiniz? Cok uzun oldu bu hikaye, soyle bitirelim: – Bugun oniki bardaga cikaracagim ve simdilik bir litreye 1 caykasigi cozelti koymaya devam edecegim Cok tessekkurler Lisya
  mehmet kemençe Submitted on 2012/05/31 at 17:43 | In reply to Yücel Aydemir. Merhaba Yücel Bey Ben emekli denizciyim.Yaşım 56 biri evli iki oğlum var.Sizi tanımam bir proğrama konuk olarak katılan Sayın Betül Arım’ın sizden bahsetmesi ile oldu. Kitabınızdaki her satırı dikkatlice okudum ve büyük bir coşkuyla eşime dostuma yakın akrabalarıma bu mucizevi buluşunuzdan bahsettim. Henüz on gündür kür yapıyorum.Vücudumdaki tüm olumlu gelişmeleri elbetteki tüm insanlarla paylaşacağım.ki herkes bundan faydalanabilsin. 81 yaşındaki babama da başlattım tuzlu su kürünü.İnşallah ondaki olumlu gelişmeleri de paylaşacağım.Bundan hiç şüpheniz olmasın efendim.Saygılarımla.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/05/31 at 12:48 | In reply to Mehmet Ali Kemençe. Mehmet bey ‘bana faydası olurmu’ diye soruyorsunuz, bende diyorum ki kime faydası olmaz ki neden size faydası olmasın. Siteyi iyi inceleyin. Dikkat ederseniz ne bir reklam ne de bir satış kaygısı var. İyi inceleyin ve hem kendinize hem de dostalınıza yardımınız olsun. Yoksa bu paragöz insanlar bizleri endüstrinin (özellikle ilaç endüstrisinin) çöp tenekesi olarak kullanıyorlar, bunlara izin vermeyin. Değişmeleri de buradan yazın, yazın ki başkalarına da faydanız olsun. Bu hem dinimizce hem de kültürümüzce bir görevdir. Sadece kendinize saklamayın.
Mehmet Ali Kemençe Submitted on 2012/05/31 at 11:28 Merhaba Yücel bey. Ben YAŞAMIN GİZEMİ SU VE TUZ kitabınızı alarak büyük bir heyecanla okudum.Derhal tuz siparişi vererek kür uygulamaya başladım.Çok şükür büyük bir rahatsızlığım yok ancak belimde zaman zaman dayanılmaz ağrılarım oluyor. On gündür tuzlu su kürüne devam ediyorum.Başlangıçta biraz sesemlik yaşadım ama şimdi geçti.belimin sol tarafındaki ağrı fazlalaştı(sanırım arızayı buldu) ama çok kısa zaman içinde tüm ağrılarımdan kurtulacağımı biliyorum. Sitenizde karaciğer temizliğiyle ilgili söyledikleriniz ilgimi çekti.Bir ay sonra bende denemek isterim.Ancak arada sırada alkol alma alışkanlığım var(haftada bir-iki) bana faydası olurmu.56 yaşında emekliyim.Bilgilendirirseniz çok sevinirim. Selamlar..
  Lisya Bicaci Submitted on 2012/05/25 at 11:42 Sayin Yucel Aydemir, Tesadufen karsilastigim siteniz dikkatimi cekti. Ben Hollanda’da yasiyorum, lutfen kitabinizi nereden elde edebilecegimi iletirmisiniz? Once tuz kurune baslayip karacigeri temizleme kuru ile devam etmek istiyorum Lutfen karacigeri temizleme kurune ait bilgiyi de gonderebilirmisiniz? Merak etmeyin kestirme yol arayan bir tip degilim, once kitabinizi okumak istiyorum… Cok tessekkurler Lisya
Yücel Aydemir Submitted on 2012/05/17 at 16:54 | In reply to nuran sürül. Bakın ne diyorsunuz: Suyu çok içtiğimde eklem ağrılarım olmuyor.Ama daha az içersem sızlanmalarım oluyor. Bu daha işin başı. Daha önce ne demişti Hz. Muhammed diyor ki Yüce allah ölüm ve ihtiyarlık dışında çaresini vermediği hiçbir dert yaratmamıştır. Görüyürsunuz ki şifa var. İşin en güzel yanı da bu şifa hem çok ucuz hem de heryerde. İşte siz bu güzelim çözümleri bırakırda yeni tanrıların peşine düşerseniz başımıza bunlar gelir. Herkes az ye sık ye diyet yap diyor fakat hep de yemeden olmuyor. Bu doğru değil. Yemektir biz kanser eden. Bunu ben biliyorum. Kitabımı okuyunca sizde anlayacaksınız. Diyet filan hepsi hikaye. Bunu söyleyenler neye dayanarak söylüyorlar. Yazdığım o iki kitabı sizin mutlaka okumanız şart. Sizi kurtaracak yemek değil sufur. Ne yiyeceğinizi de kitabın arkasına yazdık. Onları ciddiye alın. Bana yazın dedim, şimdiye kadar ne tedaviler gördünüz ve ne kadar yol aldınız. Ben eminim ki basit bir meseleden başlayan hikayeniz yıllar içerisinde kansere çevirdi: Yazın bunları. Yazın ki başınıza nelerin geldiğini kendiniz anlayasınız. Ben meraklı değilim. Miliyonlarca insanın derdini dinlemek gibi bir zevkim yok. Ancak yazmanın bir gücü vardır. Yazdıkca önce kendiniz kavrarsınız. Öbürtürlü bir bulut gibidir. Arkanızı dönersiniz ki yok olmuş. Yazın da görelim. Yoksa korkuyormusunuz yazmaya. Güzel kardeşim şunu bilin. Tedavi etmek tanrıcılık oynamak gibi birşeydir. Bu tanrıların sahte olduğunu ancak biz başımıza geçenleri anladığımız zaman anlarız. Size yapılanları yazın ve sonunda da şunu söylemekten korkmayın. Bizi iyileştiremiyorsunuz. Bu olanların adını koyun. Kendiniz koyun. Hasta değildiniz. Hasta edildiğinizi orada göreceksiniz eğer yazarsanız. Yaşama tutunabilmek için aynı zamanda yazmak en mükemmel yollardan biridir. Şair olmak için yazmayın. Sadece bana neler oldu onları yazın. Kendiniz anlayasınız diye. Korkmayın. Yazdıkca yolunuzu da daha kolay bulacaksınız. Öbür türlü yağmurdan kaçarken doluya tutulursunuz. Diğer sorduğunuzu da şöyle anlamanız gerekir. İnsan vücudu kutsaldır. Her ne amaçla olursa olsun ona yapılan darbe bir suçtur. Bunun adına tedavi dediler ama siz bunu daha iyi biliyorsunuz ki ‘keşke hiç başlamasaydım’ diyen ama her gün sizsiniz. Bunu kimse duymuyor ama ben biliyorum. Eve keşke sil başa dönseydik diyorsunuz. İşte o sil baştan şu andaki olduğunuz durumdur. Vücudunuyu baskı altına almak için hiçbir gerekceniz yok. Kanamalarınızın bir sebebi var. O sebebi bulmadan durdurmaya çalışmak, ağlayan çocuğu bodruma kapatmak gibidir. Sesi gelmiyorsa sorunu bitmiştir sanıyorsunuz. Oysa görüyorsunuz ki sorun daha şidetle büyüyerek geliyor. Şimdi bırakın işinizi gücünüzü, şu iki kitabı okuyun ve bize ondan sonra bir yazın bakalım. Size yapılan tedavilerle sizde ne tür olumlu yada olumsuz değişmeler hakkınjda nasıl bir ilişki var onları bulmaya çalışın. Bu dünyada iyileştiren iki nesne vardır bunun biri tuz biri su, ve en ideali tuzlu sudur. Bunu ben adım gibi biliyorum. Sizlerde kullandıkça yaşıyorsunuz bu doğruyu. Gerisi sizin özeninize kalmış.
  nuran sürül Submitted on 2012/05/16 at 18:14 HOCAM MRH.Kitabınızı okudum.SU Kürüne devam ediyorum.Suyu çok içtiğimde eklem ağrılarım olmuyor.Ama daha az içersem sızlanmalarım oluyor.yaklaşık 20 gündür Salazoprin ve Levotiron içmiyorum.Sizin önerilerinize yavaş yavaş uyuyorum. Demek ki ilaç yerine su içince böbrekler,karaciğer ve mide rahatlayacak.Yaklaşık 8 aydır tedavi görüyorum.Kemoterapi ve ışın Şubatta bitti.21 günde bir koruyucu alıyorum.Tamoxifen içiyorum.Kilom fazla 97.Fakat hastalanmadan 85 idi.Boy 157.Çok zayıflamam gerekiyor fakat direncimi de düşürmemem gerekiyor.Herkes az ye sık ye diyet yap diyor fakat hep de yemeden olmuyor ya bu kilo.Yıllarca hormon ilaçları ne yapsın vücudum.Operasyona sıra gelince ;olmamam gerektiğini düşünüyorsunuz.Bunu düşünüyorum.Okuyacağım.Kuşkularımı kesinleştieceğim.En azından regl’den demi vazgeçmeyeyim?Zaman gösterecek.İlgilendiğiniz vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.Allah Razı olur İnşallah.Sizin sayenizde maneviyatım da güçlendi.Zaten hayata bağlı kalabilmek için elimden geleni yapıyorum.görsellikte lenfli kolumun sargısı olmasa sapasağlam duruyorum.Saçlarım da geldi.Hayırlısı diyorumGelişmelerden sizi haberdar edeceğim.İyi günler dilerim.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/05/10 at 23:40 | In reply to nuran sürül. Nuran Hanim Tanrı, ya Muhammed oku dedi. O sadece Hz. Muhammede oku demedi size de bize de oku dedi. Türkcede yayınlanmış çok önemli iki kitap var. Birisi İlhami Güneral Kanserden Korkma modası geçmiş tedavilerden kork, ikincisi de Yaşar Gören in Kanser Cinayetleri. Her ne kadar bu arkadaşlar iyileşmenin sırrını bilmiyorsalar da kanser tedavilerinin nasıl bir cinayetle bittiğini çok güzel yazıyorlar. Biz de size nasıl iyileşeceğinizi yazdık. Okuyun güzel kardeşim okuyun. Kurbanlık koyunlar gibi boynunuzu bıçağın altına sürmeyin. Dün yoktu belki bu çözümler artık bugün var. Şunu aklınıza sokun sisi sizden başka hiç kimse iyileştiremez. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ilaç hiçbir zaman hiçkimseyi iyileştirmemiş ki sizi iyileştirsin. Bu benim tezim değil, bütün ilaçların reçetesinde yazar ama bir okumayız, okusak da anlamayız. Anlaşılması zor oldukları için değil, biz sadece işin kolayına kaçoyoruz bu yüzden. Aslında size bir şey söyleyeyim mi, islami açıdan baktığınız zaman sizin yaptığınız bir suçtur. İslamniyeti doğru anlayın siz de fark edeceksiniz. Aynı zamanda bu sizi de korur ama biz islamiyeti bir kılıf olarak kullanıyoruz içerik olarak değil. Kendinize zaman tanıyın biraz, tuzlu su kürünü yapın, sonra oturun okuyun. Ne okursanız okuyun ama okuyun, okudukca yolunuzu bulacaksınız. Hz. Muhammed diyor ki Yüce allah ölüm ve ihtiyarlık dışında çaresini vermediği hiçbir dert yaratmamıştır. Ve gene diyor ki birçok hastalığın sebebi aşırı yemektir. Oruç tut kanserinden kurtul. İş bu kadar basittir. Ama biz artık kendimize modern tanrılar oluşturmuşuz. Hz Muhammedi anlayabilirmiyiz artık. Benim derdim burada Hz Muhammedi övmek değil. Ne yazık ki, belki de ne güzel ki bugün kanserin sebebini tek açıklayan cümle budur. Kanser aşırı kirlenmeden, yani yemeden olur. Ama Hz. Muhammed TIP okumadı ya kimse mahala almaz o yüzden. Çoğusu o hadistir der ve geçer. Bu kadar tedaviler için cefa sarfettiniz bir arpa boyu kadar yol aldınızmı. Daha hala dörtnala devam ediyorsunuz? Bize bir yazın bakalım, neler yaptınız ve size ne hayrı oldu. Bırakın işinizi gücünüzü bir saat ve yazın bunları kendiniz fark edeceksiniz. Başladığınız günden bu yana ne kadar geriye gittiğinizi göreceksiniz. Sizin en büyük şanssızlığınız, her şeye çok şabuk ulaşabiliyor olmanız. Siz onu kendinizce bir beceri sanıyorsunuz. ECELE acele gitmek derler onun adına.
  nuran sürül Submitted on 2012/05/10 at 18:26 | In reply to Yücel Aydemir. hocam mrh.makalenizi okudum haklı olabilirsiniz.Doğrudur.Rüzgara kapılmış yaprak gibiyim.Onkoloğumun ve bu tedaviyi gören tecrübe uygulanmış insanlardan edindiğim bilgi-izlenim-öneri doğrultusunda bu kararı verdim.Bir de ben hep düzensiz regl olurdum.Bunun için bir sürü hormon ve doğum kontrol hapları yedim.5 yıldır kullanmıyorum.Hep korkusunu çektim.Sanki olmazsa o ırmağım önünü kestim de geçemez diye bir his var bende.Şuna çok katılıyorum:Doğduğumdaki bütün organlarla ölmeyi…İnşallah böyle olur.İki kez 3′er aya arayla iğneyi vuruldum.Bilmiyorum geriye dönüşü nasıl olur?Beni bunaltır mı doğru mu olur?Pişman olur muyum.Keşke …der miyim?Bilemiyorum.Belki de Yaradana birde size sığınıp deneyip görmek lazım.Ne dersiniz….%100 Allah ‘ın izniyle şifanızı bulacağız inşallah der misiniz?(inşallah)Hoşçakalın….
  Hasan ESEN (Almanya) Submitted on 2012/05/09 at 23:00 Merhabe Yücel bey; ben 1966 dogumlu, evli ve iki cocuk babasiyim…malum cep telefonu evde telsiz telefonlar ve Laptop ile kablosuz iletisim agini kullananlardanim ve üstüne üstlük evimin ücyüz metre yakininda baz istayonu var…Yaklasik iki yildir evimde Himalaya tuzunu kullaniyorum fakat Solesini yeni ögrendim üc haftadir da araliksiz ve büyük bir özenle kullaniyorum…Her sabah saat 06 da kalkarim ve ilistirdigim alti bardak suya kattigim soleyi ac karna icerim…diger alti bardagida yine gün icinde ILIK olarak tüketiyorum…bu gecen üc hafta sonunda 170/110 olan tansiyonum 120/70 e düstü ve kullandigim ilaclari biraktim….Mart ayindaki Kan tahlillerimde Urik asit ve Kolestrol degerlerim yüksek cikti….Haziran ayinda yaptiracagim tahlilde bu degerlerinde normele dönmüs olmasi ümidiyle soleli suyumu icmeye devam ediyorum…Aritma makinasiyla filtrelenmis musluk suyu kullaniyorum…Ne soguk nede sicak olmasina dikkat ediyorum….ILIK olarak iciyorum….bu arada diger bir rahatsizligim bundan 12 yil önce bir gece üzüldügüm bir olayin acisiyla yattigim yatagimdan sabah kizarmis bir yüzle kalktim…Ve gittigim doktorlar bana bu konuda yardimci olmamakla birlikte sicak corba, sicak cay, sicak banyo bunlarida yasakliyorlardi…Cünkü yüzümde atesim varmiscasina bir yanma vardi bunu tetiklememesi adina bu sicak icecek ve yiyeceklerden korunmam gerektigini söylediler….Oysa gecen bu üc haftalik sürede yüzümdede hayli bir düzelme gördüm…Tabii sunu kesinlikle itiraf ediyorum simdi ki kadar SU icmiyordum… Gut Hastaligindan yola cikarak yaptigim arastirmalar sonucu sizi internetteki video ve televizyon programalrindan bulma sansini yakaladim…Kitabinizi henüz okumadim ve gelecegi günü iple cekiyorum…Önce Rabbime sonra size sükranlarimi iletiyorum…bir ömür kullanmam gereken tansiyon ilaclarindan beni kurtardiginiz icin…bu arada kendimi kutluyorum inanarak ve disiplinli bir sekilde adeta doktorun yazmis oldugu ilac misali Soleyi kullandigim icin…. Haziran ayindaki Kan tahlil sonuclariminda iyi cikacagina eminim ve sonuclari yine buradan paylasacagim….Sonuc olarak yaptiginin dogru olduguna inanan insan olarak bu sitede bulunmanin verdigi mutlulukla Sole mi hazirlarken söyledigim bir sloganla satirlarimi noktalamak isterim…. “Hücreye Oksijeni getiren SU dur, SU yu Hücreye tasiyan TUZ dur” Saygilarimla….
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/05/09 at 12:52 | In reply to nuran sürül. Nuran hanim merhaba 1- Çekap yaptırmanız size söylenenin her zaman doğru olduğunu göstermez. Onu bilerek yaptırın. Avrupada bu konuda tonlarca kitap yazılmıştır ne yazıkki türkiyede bunlar bilinmez. Bizi de haberdar ederseniz kendi adınıza daha iyi olur. Eğer birine birşey satmak istiyorsanız önce o kişide ihtiyaç yaratacaksınız. Bu sağlık sektöründe adı tanıdır. Tanı koyarak bir insanın örneğin bir ilaca ihtiyacı olduğunu ortaya cıkarabilirsiniz. 2. adetten kesilmeyi tercih ettim diyorsunuz, tamamen yanlış. Sizin bir doğanız var ve yaradan bu doğanızda herşeyi ama her şeyi mükemmel yaratmış. Siz kendi kafanıza göre adetten kesilmek isteyemezsiniz. Yaparsanız vücudunuzda birçok iş tersine gider. Bu bir sabah kalkıp artık ben bir bacakla yürümek istiyorum demek gibi birşeydir. Bacağınızı anlarsınız da diğerini anlamak ancak kesildikten sonra başlar kendini anlatmaya. O zaman da iş işten geçmiş olur. Nereden buluyorsunuz bu cesareti kendinize karşı bu kadar hor davranmaya. İslamiyette güzel bir söz vardır, şükredeceksin. İşte burda yaradanın size bahşettikleriyle mutlu olmasını becerirseniz bu terslikleri yapmaya aklınızı kimse çelemez. Rahminizi aldırmanız için de ne sebebiniz var onu bilmiyorum ama bütün bunlar gereksiz ve tehlikeli şeylerdir. Bacağınız kankeren olmuşsa kestirebilirsiniz ama yoksa bacak insanın ihtiyacıdır biz anlasak da anlamasak da. Yaradan yoksa yanlış mı yaptı da insanlara düzelttiriyorsunuz bu yanlışı. Bu davranışları anlamakta güçlük çekiyorum. Üstelik islamiyete inanan bir toplumda. aile yapımda çok fazla bu hastalık var.Büyükannem:karaciğer,dedem:bağısak,dayım-babam-annem mide kanserinden rahmetli oldu.Progesteronu tetikliyor diye karar verdim.Doğru mu düşünüyorum diyorsunuz tamamen yanlış düşünüyorsunuz. Ailenizde o hastalıkların olması sizin de o hastalığa düşeceğiniz anlamına gelmez. Bu TIP bın dünyaya yaydığı bir yanlıştır. Hastalığın genetiği olmaz. Bu konudaki makalemi lütfen okuyun. Aynı aileden birçok kişinin aynı hastalıklara yakalanmasının tek sebebi hep aynı biçimde besleniyorsunuz da ondan. Hepiniz aynı yanlışı yapıyorsunuz. Çünki yemek kültürünüz birbirinin aynı da ondan. Sözlerim açıklığından dolayı sizi sarsabilir ama kusura bakmayın bu böyle. Biz türkler her şeyi basite almayı bir güzellik sanıyoruz. Bu herzaman doğru değildir. İnandıklarınızla yaptıklarınızı bir test ederseniz çok tehlikeli işler yaptığınızı anlarsınız. Yücel Aydemir
  nuran sürül Submitted on 2012/05/09 at 07:59 YÜCEL HOCAM GÜNAYDIN…Tavsiyeniz üzerine kitabınızı bitirmek üzereyim.Çok açık bir dille anlattığınız için teşekkür ederim.Anladım.Su ve tuz.Uygulamaya başladım.Başlayalı Salazoprini içmiyorum.Bir değişiklik yok.Demek ki;şifa oluyor.Kansere sıra gelince;Haziranda komple çek -up ‘tan geçeceğim.bakalım ne çıkacak.Benim merakım rafine edilmemiş un,şeker,tuz nereden -nasıl bulunur.Hangi markette veya nerede bulunur.Araştırıyorum.Bir de Hocam; adetten kesilmeyi tercih ettim.3 ayda bir iğne vuruluyorum.Yılbaşından sonra rahimimi aldırmayı düşünüyorum.Edindiğim izlenimler ve tavsiyeler bu konumda.Siz ne dersiniz? Buna karar vermemdeki etkenlerden birincisi aile yapımda çok fazla bu hastalık var.Büyükannem:karaciğer,dedem:bağısak,dayım-babam-annem mide kanserinden rahmetli oldu.Progesteronu tetikliyor diye karar verdim.Doğru mu düşünüyorum bilmiyorum.Hayırlısı diyelim.Görüşlerinizi beklerim..
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/04/24 at 16:28 | In reply to tülay orkun. Tülalay hanım geçmiş olsun. Öncelikle şunu bilmeniz gerekir bizim önerilerimiz kesinlikle bir tedavi değildir. Bizim işimiz tedavi değildir. Bu söz aynı zamanda hukuksal içeriği olan bir sözdür o yüzden bilerek ve israrla ayrımı yapmak istiyorum. Bu sizi hemen korkutmasın. Her ne kadar da siz ‘mümkün olduğunca dikkatli beslenirim’ demişseniz de geldiğiniz sonuç doğru beslenmediğinizi göstermektedir. Çünki kanser bir kuruma ve kirlenmedir diyoruz. Kuruma ise herşeyden önce her gün yeterince su içilmediği için olur. Bizim tavsiyemiz ise şudur. Bu söylediklerimizi anlayabilmeniz için önce yazdığım kitabı okumanız şart. Kitabı okuduktan sonra ne yapmanız gerektiğini zaten anlamış olacaksınız. Yapacağınız şudur; önce tuzlu su kürü yapmak ve sonra karaciğer temizliği yapmak. Bunların hiçbiri bir tedavi değil vücudun su ve tuz dengesini kurmaktır. Asıl adı ise dengeli beslenmedir. Çünki bize göre bütün hastalıklar yanlış beslenme sonucu ortaya çıkar, bu yanlışı düzelttiğiniz sürece de vücudun durumuna ve yaşınıza bağlı olarak geriye döner. Sitresli bir işim var diyorsunuz, size göre sitres bize göre aynı anlama gelmiyor. İşinizin ne olduğunu yazarsanız bunun vücut için bir sitres olup olmadığını anlarız. Ama sizin asıl stresiniz yanlış beslenmeniz. Size asıl sitresi bu yaratmaktadır. Bunları duymanız pek hoşunuza gitmeyecek biliyorum ama işin doğrusu bu. Şimdi bana vücudunuzun genel bir durumunu ayrıntısı ile yazarsanız bende size neler yapabileceğinizi yazabilirim. Bana yazdıklarınız sizin durumunuzu anlatmaya yetmiyor. Ne teşhisi konulduğu benim için yeterli bir tanımlama değil. Vücudunuzun tepkileri nasıl. Ağrılarınız sızılarınız, uykularınız, kilonuz vs. bunlar benim için önemli. Çünki bir çok insan özellikle bayanlar kemik erimesinden kıvranızlar ama bu günün testleri bu kadar ince ayrıntıyı ölçememekteler.
  tülay orkun Submitted on 2012/04/24 at 13:54 merhaba yucel bey, 47 yaşındayım,hiç evlenmedim mümkün olduğunca dikkatli beslenirim mevsim dışı yiyecek tüketmem,stresli bir işim,masamda bilgisayar var..1-2 gün önce meme kanseri ve metastas(karaciğer ve kemikler) olduğumu öğrendim.marankiden tuz almıştım, site adresinizi tuz kartonundan yeni öğrendim ,görüşleriniz ve tuz kullanımı ile kanser tedavisi hakkında tavsiyelerinizi bekliyorum..iyi günler dilerim ….
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/04/18 at 08:55 | In reply to Hakkı ORHAN. Hakkı bey bu bilgiyi benden isteyenlere, siteyi incelemelerini öneriyoruz önce. Siteyi okuduğunuz zaman bana yazacağınız mektubun içeriği başka. Önce siteyi inceleyin ondan sonra. Çünki hiçbir alt yapısı olmadan olmaz. Görüşmek üzere Yücel Aydemir

Hakkı ORHAN Submitted on 2012/04/18 at 08:19 Sayın Yücel bey sizi internette hastalığımla ilgili bilgi ararken gördüm. Benimde safra kesemde 17mm taş var ve kaşıntı yapıyor bu nedenle banada yapmam gerekenleri karaciğer temizliğinin nasıl yapacağını mail atarsanız çok sevinirim. Tüm hastalara Allahtan şifa diler. Çok teşekkür ederim.
  nuran sürül Submitted on 2012/04/10 at 11:25 26.05.1971 trh.doğdum.157cm boyunda,94kg ağırlığındayım.18 yaşında guatr ameliyatı ile 2 ad.nodül aldırdım.22 yaşında evlendim.24 ve 28 yaşlarında 2 sezeryan doğum yaptım.Hormonal rahatsızlıklar yaşadım(erken menapoz-strese bağlı).35 yaşında iltihaplı romatizmaya yakalandım.Salazoprin kullanıyorum.Ağustos 2011 den itibaren meme CA tedavisi görüyorum.Kemoterapi ve ışın bitti.Koruyucu iğne 21 günde bir alıyorum.tamoxifen içiyorum.Lenf ödemim var.Fizik tedavi alacağım.Hayatta sağlıklı olduğum kadar kalmak istiyorum.Dr.Mustafa SALTOĞLU sizi önerdi.İlginiz ve alakanız için şimdiden teşekkür ederim.Kitabınızı ve tuzu bugün aldım.Gelişmeleri size bildireceğim.Allah Yardımcımız olsun.İyi günler…
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/04/10 at 08:05 | In reply to nuran sürül. Nuran hanım henüz kanser üzerine yazdığımız kitabımız yayınlanmadı. Yayınlanınca göreceksiniz ki biz orada şunu sçylüyoruz. Kanser herşeyden önce bir kuruma ve vücut kirlenmesidir. Kurumayı önlemenin tek yolu sudur ve tuzdur. Vğcydyn herhangi bir yerinde bir sorun var ise bunun bir sebebi vardır. Bu sebebi ortadan kaldırmadan sadece sonuca müdahale edip almak sorunu çözmek yerine geçmiyor. Her ne kadar da bize söylemeseler de, modül dedikleri de, kis dedikleri de ur dedikleri de hepsi kanserdir ve farklı aşamalarıdır. Farklı zaman dilimlerindeki farklı aşamalarıdır. Bir embriyo gibi. İlş döllendiği zaman iki hücredir. Bir saat sonra milyonlarca hücre olur, bir hafta sonra bir et parçası gibidir bir ay sonra da belki bir yumruk büyüklüğündedir. Üç ay sonra eli ayağı görünmeye başlar. (Sadece anlaşılsın diye örnek veriyorum zaman ve büyüklükler farklı olabilir) Eğer siz 18 yaşında modüllerinizi aldırdınız. Ne oldu ağlayan vücudunuzun sesini anlayamadınız. Burda vücut ne diyordu ne olur su ver bana. Su vermediniz hamile oldunuz.Yaşamın Güzemi su ve tuz kitabını okursanız orada dedik ki bir bebek ana rahminde tuzlu su içinde yaşar ve oradan beslenir. Ve her iki günde bir bu su değişmek zorundadır. Eğer anne yeterince tuz ve su almaz sa bebek annenin kemiklerini çözer ve alır. Buna kulak vermeyince yeterince tuzlu suyu olmayan bebeğin gelişimi yabaşlar. Öünki anne başsuyu üretemez. Bu durumda başsuyu üretiminin miktarına bağlı olarak, 1 ya bebek ölür 2 ya erken doğum olur, k, bu hep sezeryanla olur 3. ya da bebek gelişimini yavaş tamamladığı için, normal beklenen sürede doğum olmaz ve sezeryanla bebek alınır. Annenin hamile kalmasıyla birlikte kemik erimesi ve romatizma da aslında birlikte başlar. Başlarken pek farkedilmez ama ikinci hamile kaldığınızda artık bu ağrılar ortaya çıkar. Sadece kemikerimesi mi, aynı zamanda nefes darlığı, astım, kalğ yetmezliği vs. Bütün bunlara yanıt vermeyince, hatta ilaçla baskı altına alınca vücudun bir başka yerinden kanserin ortaya çıkması bire zaman meselesidir. İşte bu yüzden göğüs kanseri oldunuz. KAnserde heleki kemo terapi kanserin diğer organlara sıçramasına sebep olur. Çünk, kuruma ve kirlenme kemoterapiyle daha da hızlanır. Ne yapmanız gerek önemli olan bu. Vücudunuza ihtiyacı olan suyu ve tuzu vermeniz gerek. Ama nasıl. Bunun için bilgiye ihtiyacınız var. Bu yüzden kitabımı mutlaka okumanız şart. Okumadan olmaz. Şu soruların cevabını belki yüzkere yazdım. Eğer okumuş olsaydınız kitabımı birçoğunun cevabını bulurdunuz. İkincisi su ve tuzu nasıl alacaksınız onu öğrenmeniz lazım orada yazdık,sitede filimleri bile var, burada yeniden yazmıyacağım. Çünki hergün en az on kişiye bunu tekrar tekrar yazamam. Kendi yaşamınız için biraz emek sarfetmeniz şart. Çünki su ve tuzu nasıl alacağınızı bilmezseniz sizde zaten ödem var ve ödeminiz ilk önceleri artar. Ama sonra yavaş yavaş düşer. Bunları bilmeniz şart. Acilen kitabımıokuyun. Okuduktan sonra bana neyi anlayıp neyi anlamadığınızı yazın.
  nuran sürül Submitted on 2012/04/09 at 13:42 | In reply to çeşminaz. Hocam mrh.26.05.1971 doğumluyum.94 kg.B:157cm. 18 yaşında 2 adet nodül cinsi guatr aldırdım.22yaşında evlendim.24 ve 28 yaşında iki sezeryan doğum yaptım.35 yaşında iltihaplı romatizma tedavisi görmeye başladım.09.08.2011 trh.itibaren meme CA tedavisi görüyorum.Kemoterapi ve ışın bitti.21 günde bir Koruyucu iğne alıyorum.Lenf ödemim var.Günlük ilaçlarım tamoxifen 1×2/salazoprin 1×2.Dr.Mustafa Saltoğlu önerisi ile size yazdım.Yardımınızı beklerim.Saygılar sunarım.İyi günler… sayın Mustafa Saltoğlu önerdi sizi.Yardımcı Olursanı
Nevzat KURUBAŞ Submitted on 2012/04/05 at 13:16 yücel bey merhaba , tuzlu su kürüne başladığımdan beri bende ki en büyük değişim .kendimi hep yorgun hissederdim şimdi daha iyi ve eskiye oranla dinçim . miyde yanmalarımda azaldı. dahada iyiye gidiyorum.
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/04/04 at 15:49 | In reply to TUFAN ÖZKAN. Tufan bey merhaba. Öncelikle size verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekür ediyorum. Yıllardır emek veriyorum ve ilk defa yeterli içerikte bir mektup alıyorum. Yücel bey şu şu dertlerim var acele yardım. Sanki Yücel bey sihirbazlık yapıyor. Şimdi biz konuya gelelim. Aslında yapacağınız iş çok basit. Yaklaşık bir ay himalaya tuzu kürü yapacaksınız. Bu sizin vücudunuzun su ve tuz dengesini kuracaktır. Ama aynı zamanda safra üretimi arttığı için karaciğer yağlanması ya da daha doğru bir deyimle karaciğer kirlenmesinden dolayı özellikle kan dolaşımı sorunlarınız artabilir bu sizi korkutmasın. Tansiyon, şeker ve kolestrol artabilir. Bu bir ayın sonuna kadar lütfen bize vücudunuzda olan biteni yazın. Kendi sayfanızı karaciğer bölümünde bulacaksınız. Ondan sonra size karaciğer temizliği nasıl yapılır o bilgiyi mailinize göderirim. Şu anda yapmanız erken olur. Acil bir durumunuz yok. Baz istasyonu sizin karaciğer yağlanmasının sebebi değildir. Onun etkilerini karaciğer temizliğini birkaç kez yaptıktan sonra daha iyi kavrayacaksınız. Şu anda vücudunuz tıkanmış durumda olduğu için, bu suçu baz istasyonuna yüklemek doğru değildir. Ancak vücudunuz önce doğal dengesine ulaştıktan sonra, çevreden gelen etkileri sizin de daha iyi gözlemleme olanağınız olacaktır. Şu anda onun üzerinde konuşmak da erken. Çünki baz istasyonunun yaptığı etkiyi şimdi ayırdına varamazsınız. Kitabı okuduktan sonra izlenimlerinizi yazarsanız sevinirim. Böbrek taşınız himalaya tuzu ile düşebilir. Çünki şu ana kadar birçok insanın böbrek taşı düştü. Bu konuda da bizi daha sonra bilgilendirirseniz sevinirim. Bostancıdaki dükkandan dan güven ile alış veriş yapabilirsiniz, ancak bu dükkan nisan ayının sonunda kapatılacaktır. Bahsettiğiniz sitedeki makaleden haberim yok. Bana gönderirseniz okur, ve gerekirse eleştirimi yazarım. Ben baktım hangi makale olduğunu bulamadım. Ancak su ve tuz konusundaki ihtiyaç duyduğumuz bilgi bir makaleye sığmaz, ondan eminim. Görüşmek üzere. Yücel Aydemir
  TUFAN ÖZKAN Submitted on 2012/04/04 at 15:17 İyi günler ve iyi çalışmalar Yücel Bey. Ben 34 yaşında üniversite mezunu deniz astsubayıyım. Evli ve 2 çocuk babasıyım. Son çocuğum mart 2012de oldu. Evimde kablosuz telefonu ve wirelessi zararlarını bildiğimden dolayı kullanmıyorum. Baz istasyonuna 100-150 m. uzaklıkta ikamet etmekteyim. Yakınımda elektrik trafosu bulunmamaktadır. Günde 2 lt. su içmekteyim. Evimde kullandığım su nanoteknoloji arıtma sistemine sahip bir su arıtma cihazıdır. Bu cihazdan su içmekteyim. Maalesef bütün zararlarını biliyor olmama rağmen klasik sofra tuzunu kullanıyorum. Şu anda da karaciğer yağlanması, safra kesesi taşı ve böbrek taşı gibi sorunlarım mevcut. Yazmış olduğunuz kitabınızı okumadım. Ama biraz önce evime yakın yerdeki kitabevine sipariş verdim. En kısa zamanda okuyacağım. Fakat su ve tuz hakkında “www.dogainsanisbirligidernegi.com” sitesindeki makaleyi okudum ve bu konu hakkında az çok bilgim mevcut. Karaciğer ve safra temizlemesi ile ilgili olarak da Dr. Hulda Clarkın ingiliz tuzuyla yapılan bir kürü olduğunu duydum ama türkçe olarak herhangi bir yerde bulamadım. Bu yaşadığım safra, karaciğer ve böbrek sorunlarımla ilgili olarak uygulamam gereken kürü e-postama gönderirseniz memnun olurum. Bir de Caddebostan/İstanbuldaki dükkandan güvenli bir şekilde alışveriş yapabilir miyiz? Sizinle bir alakası var mı o yerin?
  Ellez Submitted on 2012/04/02 at 10:59 Yücel bey merhabalar…DERTLERİMİZDEN KURTULUYORUZ… İki ay evvel kendim iki defa karaciyer temizliği yapmıştım. sizde fotoğralarımı siteye koymuşsunuz zaten. Şimdiki konu eşimin rahatsızlığıyla alakalıdır: 95 li yıllarda karın ağrıları şikayeti başladı. Doktora gidip geliyorduk, ilaçlar kullandı. Şikayetler gittikçe artıyordu…. Ağrılar artınca 1998 yılının son aylarında ameliyat olması gerektiğini doktoru söyledi. Ve bu ameliyat tabiki o zaman bize göre başarılı geçmişti. Safra kesesini tamamıyla almışlardı. bUNDAN SONRADA HAZIMSIZLIK SORUNLARI YAŞAMAYA BAŞLANDI… Bazı yiyrceklerden sonra mide yanmaları oluyor… Bunu hala yaşıyor…. Benimle beraber birbuçuk yıldır tuzlu su kürüne başladı devam ediyor…Yakın zamanlarda kadın hastalıkları şikayeti vardı 5 ay evvel ultrasyonda 2,5 cm çapında bir kıst tesbit edildi. Şimdi de bu kistin 6 cm çapında olduğu ve ameliyat olması gerektiği bilgileri bize verildi hastahanede. Kistin şu anda tehlikeli bir yapıya sahip olmadığı ve rahatsızlık vermemesi bakımından bu amaliyatın yapılması gerektiğini izah ettiler. Hatta kisti alırken büyük olasılıkla rahiminde alınabilme ihtimalinin çok olduğunu söylediler. Konuyu seninle paylaştıktan sonra KARACİYER TEMİZLİĞİ yaptık. Safranın olmamasına rağmen iki tane taş düşürdü. Büğüklükleri orta boy zeytin kadardı. Daha sonra karaciyerden kum döküldü hemde tahmin ettiğimizden de çok. Fotoğraflayamadık bu kumları ben işim gereği evde yoktum. Fakat ben bu temizliği yaptığımda eşim görmüştü ve aynı şaekilde kumlar olduğunu söyledi. Büğük bir heyecan yaşıyor kendisi bu temizlikten sonra. Kendisiyle konuştuğumda bana rahatlama hissettiğini söylüyor. Bundan sonraki gelişmeleri sana yazacağım. TIBBIN YANLIŞLARINA MARUZ KALMIŞLIĞIN BEDELİDİR çekiyoruz…
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/03/26 at 11:06 | In reply to Mustafa Saltoğlu. Mustafa bey tesekür ederim. Bir doktor olarak bu kadar önemle bu konuya eğildiğiniz için içtenliğinize ve hassasıyetinize ayrıca teşekür ederim. Biliyorsunuz ki insanlar Doktorum ne der diye merak ediyor. Bir çok insan da doktorum bana tuzu yasakladı diye ayağına kadar gelmiş çözümü red ediyor. Bu nedenle bir doktor arkadaşımızın bu konuya eğilmesi hatta önce kendinin şifalanması ve bunu bizlerle paylaşması bizim için büyük bir destektir. Site ismini reklam olmasın diye çıkardım, umarım bu sizi darıltmaz. Bize resimleri de gönderirseniz gene bu sayfadan yayınlarız. Sizin resim koyma olanağınız yok ama bana mail atarsanız onları buradan ben yayınlarım. Bundan sonra vücudunuzdaki değişmeleri iyi gözlemleyin. Öncelikle müthiş bir rahatlama olacak. Herşeyden önce nefes alıp vermede bir rahatlama. Sonra enerjinizin artması, yorgunluğunuzun azalması gibi. Bundan sonra tamamen temizlenene kadar her üç yada dört hafta da bir yapmanız gerek. İkinci hafta dan sonra safra ve karaciğer tekrar dolacağı için kalp çarpıntısı yapmaya başlayabilir, ya da sanki eski sorunlar yeniden geri geliyormuş gibi olur. O yüzden hemen tekrar bir kere daha temizlik yapmak gerekir. Her temizlik yapışınızda biraz daha gençleşecek biraz daha vücudunuzun vitalitesine kavuşacaksınız. Sebgiyle Yücel Aydemir
  Mustafa Saltoğlu Submitted on 2012/03/26 at 10:09 Yücel bey merhaba, Epsom tuz uygulamasını dün akşam uyguladım.Tam bağırsak boşalması sabah saatlerinde tamamlandı.Sonrasında öğlene kadar 4-5 defa daha tuvalete gittim. Her seferinde bol miktarda yeşil renkte yumuşak kıvamda bazen tek olarak bir kısmı ise birleşik vaziyette safra (Taşı Yücel Aydemir) gözlemledim.Tuvalet suyu berrak olduğundan suya bir ışık kaynağı tutarak cep telefonu ile fotoğrafladım.Size göndereceğim.Ben yaklaşık 4-5 yıldır aralıksız hergün himalaya tuzlu su kullanıyorum.Ayrıca beslenme şeklimi değişterek %80 vegeteryan besleniyorum.Bunun yanında spırulina, comboutea,çoklu vıtamın ve balık yağı gibi besin destekleri kullanıyorum.Fırsat buldukça hamama ve saunaya gidiyorum.Hava uygun olursa yürüyorum. Evim de küçük bir Trambolinim var.Fırsat oldukça zıplıyorum.Bu durum da bile safra gelmesi ilginç olmalı.Toplumun %90 ının benim gibi beslenemediğini ve hareket etmediğini biliyorum.Toplumun tamamının bu işleme ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.Şu ana kadar iki kişiye önerdim.Bir bayan hastam önce kendi uygulayacak sonra da lenf kanseri olan erkek kardeşine uygulayacak.Uygulamanın hazırlık ve gerçekleştirilme safhası oldukça zorlayıcı.İnsanları uygun bir şekilde ikna etmek epey çaba gerektiriyor Görüşmek üzere sevgiyle kalın.. Dr. Mustafa Saltoğlu
  Ellez Submitted on 2012/03/25 at 18:12 Yücel bey merhabalar. ikinci karaciyer temizliğini de yaptım. Çok faydasını görüyorum. sağlık konusunda insanın bilinçlenmesi, ameliyat getirmeyen uygulamalar inanın insanı yaşama daha özgüvenle bağlıyor. ikinci karaciyer temizliğinde safradan atılan taşların bende iki gün devam ettiğini gördüm. Anlaşılıyorki vücudumuzun iç kirlenmeleri neticesinde daha önceleri çektiğimiz ağrıların sıkıntıların sebebi buradaymış. Tuzlu su kürüne 16 ay oldu aralıksız devam ediyorum. Bu zaman içerisinde unuttuğum 4 veya 5 kez olmuştur. faydalarını buradan yazmakla bitiremem. İki gün evvel HASTAHANEYE gitmiştim. Oradaki insanların yüzde sekseninin yanlış tuz (rafine edilmiş tuz) kullanmaktan ve susuzluktan olduğunu çok çok iyi sezebiliyordum. İnsanın içinden yanaşıp uyarmak geliyor. Tahli bölümüne de meraktan gittim. İdrarlardaki renk bozukluğunun susuzluktan kaynaklandığını her hasta insanda gördüm. Buna hastahanede yatan hastalarda dahil. Demekki güvenli tedavi merkezleri oluşmamıştır. Hatta bir delikanlıya bunu söyledim; sen neden su içmiyorsun? dedim. Şaşkınlık içinde ” Abi sen nerden biliyorsun benim su içmediğimi” dedi. ve hakikaten su içmediğini itiraf etti. bende kendisine idrarının renkli olduğunu bunun susuzluktan kaynaklandığını izah ettim. Bu durumlar insana özgüven veriyor, sağlıklı yaşamanın tadını hissetiriyor… YAŞAMA YENİDEN BAĞLANMIŞ GİBİYİM BUNCA AĞRILARDAN KURTULDUKTAN SONRA… SU VE TUZ İNSAN SAĞLIĞININ OLMAZSA OLMAZI. Kolaylıklar diliyorum….
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/03/23 at 11:27 | In reply to çeşminaz. Çeşminaz hanım merhaba. Öncelikle şu gerçeği bilmeniz gerek. Kortizonun hiç ama hiçbir iyileştirme etkisi yoktur. Bunu doktorunuza sorabilirsiniz. Tam tersine vücudun bağışıklık siztemini baskı altına alır. Yani bu şu demektir. Şu anda sahip olduğunuz rahatsızlığı iyileştirebilecek tek ama tek şey vücudunuzn bağışıklık siztemidir onu da baskı altına alıyorsunuz kortizon ile. Aslında bu yavaş bir intahardan başka birşey değildir. :aresiz kalmak zehiri içmek için yeterli ve haklı bir sebep değildir. Kortizon ilaç olarak üretilirken bile hedefi iyileştirmek olarak üretilmez. Hedefi bile iyileştirmek olmayan bir nesneden medet ummak? Adını ben koyamıyorum. Bana gönderdiğiniz resimlere bakılırsa siz oldukça uzun bir süre elektromanyetik dalgalara maruz kalmışsınız. Yani uzun süre ya cep telefonuyla konuşmuşsunuz, (örneğin günde 3.4 saat ve aylarca sürmüş bu olay), ya da çok yakınızda baz istasyonu var. Aynı zamanda eğer evinizde kablosuz telefon yada ınternet var ıse, kı mutlaka bunlardan birinin evinizde olması gerek, yoksa şu andaki durumunuza ulaşamazsınız. Kısacası şu anda evinizde, özellikle sizin uzun süreli ikamet ettiğiniz yerde, oturma ya da yatak odasında yüksek derecede radyasyon var. Bu komşunuzun ya da sizin kablosuz internet modemi ya da telefonu olabilir, yakınlarınızdaki baz istasyonu olabilir. Ya da bunlar iş yerinizde olabilir. Eğer bir kere vücudunuz bu radyasyondan aşırı derecede aldı ise, siz artık sensibilize olmuşsunuy ve o nesnelerden uzak yaşamak zorundasınız. Bunun doğru yada yanlış olduğunu test etmek kolay. Çeker birkaç hafta tatile gidersiniz, ve o civarda baz istasyonu olmaması gerekir. Görürsünüz ki birkaç haftada bunlar dinginleşir. Bu insanın yanmasına benzer. Yanan yere su dökülmeye devam ederse yanık iyice kötüleşir, durdurursanız, durduğu andan itibaren iyileşme başlar. Ne kadar sürer, yanığın derinliğine bağlıdır. Bunlardan nasıl uzak durabilirsiniz onu ben bilemem. Bunlardan korunmanın yolu yok. Tek korunma uzak durmadan geçer. Ben başka yol bilmiyorum. Piyasada ileri sğrğlen koruyucuların hepsi uyduruk para kazanma yollarıdır. Gerçeği dile getirmez. Tuz size iyileşmenizde yardımcı olur ama ondan koruyamaz. Korunabilmek için dört tarafı da tuzdan duvar yapmanız gerekir. Ama eğer içeride gene kablosuz telefon yada internet varsa gene bir anlamı kalmaz. Bize anlatın bakalım çevrenizde nasıl bir radyasyon, iyonıze ışın kaynakları var ve siz bunlara ne kadar yakınsınız. Bitirmeden şunu söyleyeyim. Bu aşamada hamile kalmanız gerçi zordur. Ama olaki hamile kalırsanız çocuğun sağlıklı olmasının ihtimali çok azdır bilesizin. Resimlerin söylediğine göre, bacağınızda olanlar sadece soğuktan olanlar değil. Vücudunuzda uzun süreli bir baskı uzgulanmakta. Bunların neler olduğunu bilmem gerek. Sebebi bilmeden sonucu değiştirmenin olanağı yok. TIP hepimizi alıştırmış, ne olursa olsun sanki bir sihirli değenek miş gibi herkese ilaç dağıtmaktadırlar. Siz şimdi ateşin üzerinde oturuyorsanız yanmayı önlemenin yolu yok. O yüzden sizde neler olup bittiğini bilmem gerek. Evinizde kablosuz telefon ve Wireless varm? Günde kaç saat cep telefonu konuşuyorsunuz, ya da konuştunuz ve ne kadar bir süreyle? Yakınınızda baz istasyonu varmı. Varsa bütün bunlar ne zamandan beri var? İlaç kullandınızmı, ne ilaçları ne sürede? Nasıl beslenmektesiniz. Ne zamandan beri tuzlu su kürü yapıyorsunuz, ve ne tür değişmeler oldu Bu soruların yanıtını bilmeden sebebini bilemem. Belki bu soruların yanıtında başka sorular ortaya çıkacak. Yücel Aydemir
    Yücel Aydemir Submitted on 2012/03/23 at 10:37 | In reply to zeynep. Zeynep hanım teşekür ederim. Aslında bana sorduğunuz soruların hepsini yanıtı kitabımda var. Gene de şevkiniz kırılmasın diye yanıtlıyorum. Sadece sizde değil doğru tuzu doğru bir şekilde kullanan herkeste aynı iyileşmeler olur. Önce tuzun doğru olması gerekir ve sonra da kullanım biçimi doğru olması gerekir. Doğru nasıl bulunur, ancak bilerek. Nasıl bilinir, okuyarak. Eğer kardeşiniz ve yengeniz kitabımı okusaydılar bilirlerdiki, bu tür olaylar, vücudundaki su ve tuz kaybı aşırı olan insanlarda olur. Bu yüzden kararlılıkla ve inatla içmeye devam etmek gerekir. Ama biz türkler böyle kolaycılığa alıştık. Birileri bir sihirli hap versin ve beni kurtarsın. Kurtluş ayağına kadar gelmiş insanların bunu redetmelerini ancak bilgisizliğe ve inatcılığa yorarım. Bir rüzgar estiği zaman yapraklar oynar ama ağacın gövdesine birşey yapamaz. Bu ne demek önce zayıflar sallanır. İnsanda olan doğadakinden farksız değilki. Kurumuş bir insana birden su döktüğün zaman tabiki az da olsa vücudun tepkisi farklı olacaktır. İlk defa o insanların hücrelerine su gidiyor. Bu durum en fazla bir hafta sürer. Ondan sonra herşey değişir. Anlayamadığım bir şey var, sizdeki değişmeleri iyileşmeleri görünce insan bir merak eder ve oturur okur, neden yapmıyorlar sizce? Yanıtınızı merak ediyorum. Arkadaşlara söyleyin ne olursa olsun su içmeye devam etsinler bir hafta sonra olaylar tam tersine dönecektir. Müjde! Artık kanser öldüremeyecek 21 View Page
  Yücel Submitted on 2012/03/23 at 10:30 Çeşminaz hanım resimlerin söylediğine göre, bacağınızda olanlar sadece soğuktan olanlar değil. Vücudunuzda uzun süreli bir baskı uzgulanmakta. Bunların neler olduğunu bilmem gerek. Sebebi bilmeden sonucu değiştirmenin olanağı yok. TIP hepimizi alıştırmış, ne olursa olsun sanki bir sihirli değenek miş gibi herkese ilaç dağıtmaktadırlar. Siz şimdi ateşin üzerinde oturuyorsanız yanmayı önlemenin yolu yok. O yüzden sizde neler olup bittiğini bilmem gerek. Wvinizde kablosuz telefon ve ınternet varmı Günde kaç saat cep telefonu konuşuyorsunuz Yakınınızda baz istasyonu varmı. Varsa bütün bunlar ne zamandan beri var. İlaç kullandınızmı, ne ilaçları ne sürede. Nasıl beslenmektesiniz. Ne zamandan beri tuzlu su kürü yapıyorsunuz, ve ne tür değişmeler oldu Bu soruların yanıtını bilmeden sebebini bilemem. Belki bu soruların yanıtında başka sorular ortaya çıkacak Görüşmek üzere Yücel Aydemir   çeşminaz Ben kullanıyorum tuzumu yücel bey hatta Anneme Abimlere bile kullandırıyorum bende tek kitabınız eksik yeni siparişlerim vardı şimdi tekrar arayıp kitabıda ekleticem vesize fotoğrafı yollayacağım.. 1 yılı aşkın bir süredir kullanıyorum ben tuzumu bu yüzden ki diğer organlarımda herhangi bir hasar yok zaten doktorda hayret ediyor nasıl organlar sapasağlam mucize gibi diyor aynı zaman da abim ve ablamda guatır çıkmıştı ben kür uygulattım ve şuan inanılmaz derecede küçüldüler çok teşekkür ediyorum en kısa zamanda size geri döneceğim görüşmek üzere…………   Korkulacak birsey yok . Tedavi olursaniz korkun. Resmini gönderebilirsen gönder. Bu arada bizim kitabimizi ve bir kilo himalaya tuzu bulun. Kitabi mutlaka okuyun. Yucelaydemir.de sitesini inceleyin. Göreceksiniz ki sorun sizin düsündügünüzden de kolay cözülecek. Ama bize her gelismeyi yazacaginiza söz verin. Biz türkler böyle azcik sifa buldukmu birdaha arkaya bakmiyoruz. Yillarin tecrübesi bu. Sevgiyle Yücel sevgili yücel bey tekrar merhaba öncelikle bir sabit telefonum yok.. yaşım 38 çocuğum yok . bana sıcak bir banyoyla çözerdiniz demişsiniz ama oda olmuyor. çünkü deri altında resmen damarlarım kanıyor sanki ama deri dışına çıkamıyor gibi arzu ederseniz fotoğrafını yollayabilirim bacaklarımın. Ben herhangi bir tedavi görmedim belirli bir rahatsızlığım yok yıllar önce bir ameliyat geçirdim burnum kırıktı 1998 yılında baş ağrısı yapıyordu sinüzit olmuştum bu ameliyatı geçirdim başka bir hastalığım yok. taki bugüne kadar. şimdi belki çok basit bir hastalık ama bacaklarımı görünce inanılmaz ürküyorum çok kötü görünüyorlar açıkçası çokta korkuyorum.. ilginiz için çok teşekkür ederim… Çeşminaz hanım merhaba Öncelikle şunu söyleyeyim, bize ulaşan ve bizi anlayanların biyopsilerinin sonucu yada adı ne olursa olsun, korkulacak birşey yoktur. İkincisi yaşınızı yazsaydınız olaya biraz daha vakıf olurduk. O kadar da önemli değil. Yanlız bana bir sabit telefon numarası yazarsanız iyi olur. Çünki bir çok ayrıntıya ihtiyacım var. Gerçi bunlar yapacağımız işin sonucunu değiştirmiyor. Örneğin o bacaklarınız tuttuğu an doktora gidecek yerine sıcak bir küvet banyosu yada saunaya gitmiş olsaydınız, o akut olarak çıkan sorunu çözerdiniz. İkincisi biz hiçkimseye ama hiçkimseye kortizon verilmesinden taraftar değiliz. Çünki kortizon sadece vücudu baskı altına alır. Bu ağlayan çocuğun ağzını bantlamaktan daha tehilikeli bir iştir kortizon. Eğer iyileştirme gücü yoksa ne diye kortizon verirler anlamak zordur. Çaresizlik zehir içmeyi yada içtirmeyi haklı kılmaz. Bana önce yaşınızı, daha önce ne tür rahatsızlıklarınız vardı, ve ne tür TIP” bi tedaviler gördünüz. Çünki biz sanırız ki tedavi gördükce sağlığımız yerine gelir, ama ne yazık ki olay bunun tam tersidir. Eğer varsa kaç cocuğunuzun olduğunu yazmanız gerek. Soğuktan tutulan kaslara doktor ne yapar, ilaç ne yapar. Ne yazık ki bir sıcak banyo ile çözülebilecek bir sorunu en sonunda amelyat vs. vs. Bu çok basit ve yaşamsal bilgiyi okullarda herkese ögretmeleri gerekirken kimse bilmez. Sonuç korkulacak birşey yok. Sorularımıza önce yanıt yazın. Gerisi kolay. Kortizonu da almayın. Yaşama düşman maddeden kime hayır gelmiş ki size gelsin. Görüşmek üzere yücel
  çeşminaz Submitted on 2012/03/23 at 09:53 Merhaba yücel bey benim sorunum şubat ayının 13 de banyodan çıktıktan bir saat sonra dizimde bir ağrı hissettim dizimi açtığımda kırmızı benekler (doktorlar lezyon diyor) farkettim önemsemedim yattım uyudum sabah erken kallkıp bankaya gittim hava soğuktu 1 saat kadar sürdü işim eve döndüğümde bacaklarım buz gibi olmuştu ve akşama doğru kaslarım tutuldu. ertesi gün doktora gittim testler vs… 1 haftamı aldı ama ben iyice kötüleştim yürüyemez hale geldim birinin yardımını almadan oturup kalkamaz ve yürüyemez oldum. bu testler sonucunda beni romatoloji bölümüne yolladılar ama ne mümkün randevu alınmıyor randevu alırım diye yine geçti zaman ve bir gece ansızın çıkarmaya başladım sabah acile gittim serum verdiler ve kortizon ilacı ( prednol 4 mg 20 tablet) verdiler. 1 hafta kullandım sabah akşam tok karna kullandım. baktım olmuyor yine bir acile gittim kortizon iğnesi bir ağrı kesici yaptılar devlet araştırmaya gittim beni yatırdılarmı pat diye 9 mart cuma günü yattım ve pazartesi biyopsi yaptılar (biyopsi soncu ekte) salı taburcu oldum. bugünde sonuçlarımı doktora gösterdim ve bana yine kortizon verdiler bu seferki 16 mg.. ve doktorlar tuzu yasaklıyorlar şimdi benim sizden istegim bu durumda ne yapabilirim nasıl kurtulabilirim bana acil bir cevap yazarsanız çok sevinirim şimdiden teşekkürler..
  zeynep Submitted on 2012/03/23 at 08:50 siteniz hayırlı olsun çok güzel olmuş… Bende bu tuzla yaklaşık 10 ay önce tanıştım öncelikle hayatımda diyebilirimki kabuslarımı yok etti… ben 12yaşından beri regli olacağım dönemlerde 2 hafta öncesinde başlardı sancılarım göğsümde şiddetli ağrı , dizlerimde ağrı yani eklem yerlerimde vb.. ve geceleri hep uykusuzluk ruh halim bozuktu. Birgün bir dostum bu tuzdan bahsetti bana hazırlayıp verdi.. Su kürü yaptı yani ben başladım içmeye ama pek işe yarayacağınıda sanmıyordum ama gün geldiğinde ağrılarım yarıya inmişti şimdilerde ise hiç ağrım kalmadı artık uykularım daha rahat ben daha huzurluyum. şimdi tuzlu su kürünü ara ara yapıyorum ama evimde artık ince market tuzları yok yemeklerime bu tuzu kullanıyorum ve çok çok teşekkür ediyorum…. Ayrıcada bişey sormak istiyorum benim kardeşiminde çeşitli sorunları var ve ben bu tuzu onada hazırladım yani kürü ama o uykumu çok getiriyor diyor ve yengem de kullanıyo içemiyorum beni sersemletiyor başıma ağırlık çöküyor sanki diyor bunların nedeni ne olabilir? saygılarımla…….
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/03/19 at 16:14 | In reply to nazipek. Şu an karaciğer temizliği için erken. Bir ay daha kullanın bu tuzlu su kürünü. Ağrılarınız iyice geçsin ve bu arada bize olanları gene yazın. Bir ay sonra bize hatırlatın tekrar temizliği göndereyim. Bu arada tuzlu su kürünü yaparken her suyunuza yeterli miktar tuz atmayı eksik etmeyin.
  nazipek Submitted on 2012/03/19 at 14:20 İyi günler Yücel bey, ben diğer arkadaşlar gibi tuzlu su kürünü uzun süredir kullanmıyorum. Bir ay oldu tuzlu su içmeye başlamam ama kısa sürede sonuç aldım diyebilirim. ne gibi değişiklikler oldu derseniz. ilk farkettiğim benim boyun ve belimde sürekli ağrım olurdu. doktora çok gittim ama senin hastalığın budur şu şekilde tedavi olacaksın şeklinde bir sonuç alamadım. tuzlu su içmeye başladığımdan bu yana ağrılarım azaldı. ağrım olmadığı için daha dik yürümüye başladım. kendimi daha enerjik hissediyorum. vücudumun sol tarafımda sürekli bir uyuşukluk bir boşluk hissi olurdu bunun daha hafiflediğini hissettim. Çenemde (sol çene kemiğimde problem var) sol elimde sol ayağımda hafif sızlamalar oldu. daha sonra ağrılarım azaldı. sürekli ağrı kesici kas gevşetici kullanıyordum. çok baş ağrılarım oluyordu. bir aydır hiç ağrı kesici ve kas gevşetici kullanmadım. tabi bunda kitabınızı okumamında faydası oldu. Bu en kısa sürede aldığım sonuçlar ben içmeye devam ettikçe Allah’ın izniyle daha güzel ve ağrısız bir yaşam beni bekliyor olacak.
  Zafer Daldaban Submitted on 2012/03/12 at 23:00 Yucel Hocam Merhaba. 1 hafta once baslangıcla ılgılı yazdım . Devamıyla ılgılı yazmaya devam edecem ınsallah. Ozgurle beraber bagdat caddesıne gıdıcez aslında bıraza da onu beklıyorum cunku evde kı tuz bittı bırkac gun once ıyıde olmus bıtmesı kendımde kı degısımlerı daha hızlı farkettım boylelıkle. su ve tuza basladıgım ılk gunden ıtıbaren farkettım kı benım duzensız kalp atıslarım, yuksek nabız nefes problemı azalmıs. son ıkı uc gundur tuz bıttıgı ıcın kullanmadıgım surede yıne eskı duzensız kalp atısları basladı. ınandıgım seyden kolay vazgecmem ve saglıgım ıcın su ve tuzun onemını uygulama sonrası cok daha ıyı farkettım. bunun ıcın sıze ayrıca tesekkur edıyorum. Hocam benım sıze sormak ıstedıgım bırsey var. Teyzem 69 yasında sınıre baglı yuksek tansıyon problemı var. tansıyonu ılac kullanmasına ragmen 16 – 17 lerde kendısıne su ve tuzdan bahsettım derdıne deva olacıgını soyledım çarsamba gunu gıresuna donecek orada yasıyor. o da su ve tuzu nasıl kullanması gerektıgıyle ılgılı sıze sormamı ıstedı gunluk ne oranda su ve tuz tuketmelı. bu konuda bana donersenız cok mutlu olurum. aynı sekılde annem de 67 yasında onun herhengı bır tansıyon ve seker gıbı sorunu yok ama o da kılolu ve astım bronsıt var o naslı kullanabılır. cok cabuk hasta oluyor ve ıyılesmesı cok uzun suruyor. Annem ve teyzem le ilgili onerılerınızı beklıyorum Selamlar Zafer
  Ellez Submitted on 2012/03/10 at 17:14 Merhabalar… 16 aydır tuzlu su kürüne devam ediyorum. İnanılmaz derecede faydalarını görüyorum. bu zaman zarfında ağrılarımdan kurtulduğumu belirtmek istiyorum. 5 kasım 2005 de bel ağrılarından yatağa düştüm. O günlerimi hatılamak istemiyorum. Hastahanelere gittim, özel doktorlara gittim. Sonuç; ACİLEN AMALİYAT!… altarnatifi yok dediler. Riskli olduğumu söylediler. Aradan 7 yıl geçti. Şu anki durumum hiç o rahatsızlıkları yaşamamış gibiyim. İstediğim şekilde hareket edebiliyorum. Önceleri yürümekte bile zorlukları yaşıyordum. Her yıl en az iki sefer kış mevsiminde öksürük geçirirdim. bu kış onuda yaşamadım. ağrı denilen o zahmetlerden kurtulduğumu görüyorum. Tabiki YAŞAMIN GİZEMİ adlı kitabı okumaya tekrar tekrar devam ediyorum. Su içmeyi ÖĞRENDİM. Tuz korkusundan ailece kurtulduk. Annem kısmi felç geçirdi, tuzu yasaklamalarına rağmen hala tuzlu su kürüne devam ettiriyorum. Çift görmesi vardı hızlı bir şekilde iyileştiğini görüyorum. KARACİYER TEMİZLİĞİNİ bir ay içerisinde iki defa yaptım. Safradan taşları, karaciğerden de kumları 12 saat içinde döktüm. Benim için tam anlamıyla mucize oldu. Ama bu olay mucize olmadığını yaptığm araştırmalarda gördüm. Meyer bu temizlik yıllar önceden de yapılıyormuş. Bu siteyi hemen her gün takip ederim, okurum. Bu 16 ay içerisinde sağlığın ne kadar basit ve ucuz olduğunu anladım. Halbuki bana bel fıtığ amaliyatı için 2005 yılının sonlarında o zamanın rakamıyla 3 MİLYAR maliyet çıkarmışlardı. Benim Tuzlu su kürüne harcadığım şimdiye kadar 50 lira, karaciyer temizliğine harcadığım para da ; 19 lira. Değerlendirme yapmak bile çok komik geliyor. Nasıl bir sistem? Ağlanacak halimiz var demek yanlış olur, Gerçekleri görüp öğrenmeliğiz. Öğrendiklerimizi insanlarla paylaşmalıyız… Araştırmaları sonucu ulaştığı gerçek bilgileri bizlere ulaştıran Yücel Beye buradan tekrar teşekkür ediyorum. Bu insanlık adına yaptığı çalışmalarında başarılar diliyorum….
Submitted on 2012/03/04 at 22:00 Merhaba Yücel Bey, ayşenur Yaklaşık 2 hafta önce, her yıl yaptığım gibi, Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümüne kontrol için gitmiştim. Çok ciddi bir rahatsızlığım yoktu. Akıntı şikayeti ile gitmiştim, bunun dışında da adet dönemlerinde fazla sancım oluyordu. Fakat bu durumun uzun bir süredir olmasından dolayı sancıyı çok önemsememiştim. Prof. Doktor X ultrason ile muayene etti, yumurtalığın sağ overinde 2 adet kist olduğunu söyledi. Bunlardan biri 3 cm diğeri 6 cm çapındaymış. 6 cm çapında olan çikolata kistinin ameliyat ile alınması gerektiğini söyledi. İlaç ile tedavisi olmadığını ve büyük olduğu için alınması gerektiğini söyledi. Bu kistin neden oluştuğu ile ilgili bilgilerinin olmadığını belirtti. Vücut adet dönemlerinde atamadığı kanı yumurtalıkta bırakıyormuş ve bunların birikmesi ile leke şeklinde yumurtalıkta kalıyormuş. Bazen vücut bunu adet dönemlerinde yavaş yavaş atabilirmiş. Fakat bendeki kistin boyutundan dolayı daha fazla büyümeden alınması gerektiğini söyledi. Farklı bir Profesöre daha gittim, aynı şeyleri duydum. Ameliyat olmak istemiyorum, çünkü ameliyatın az da olsa riskinin olması beni korkutuyor. Bu sebeple sizin tavsiyeniz üzerine bugünden itibaren tuzlu su kürüne başladım. Etkilerini sabırsızlıkla bekliyorum.
  Neslihan Yasar Submitted on 2012/03/02 at 18:56 Merhabalar Yücel Bey, Size sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum.İyiki varsınız ve iyiki bu tuzla bizi tanıştırdınız.Ben 27 yaşındayım.1 sene oldu bu tuzu kullanalı,kendimde ve çevremde sayısız faydasını gördüm ve yanımda taşımadan rahat edemez oldum.Nedenini anlatmak istiyorum ve tüm insanlığın bu nimetten faydalanmasını diliyorum. Annemde tiroid problemi vardı ve bezeler ciddi şekilde büyümüştü öyleki ilaçlar etki etmiyordu ve annem (kendisi zaten hayatı boyunca aspirin bile içmemek için kendini zorlar) ilaçları bıraktı.Sizin konuk olduğunuz bir programda himalaya tuzuyla tanıştık.Artık evde yemeklerde normal tuzu atmış himalaya tuzu kullanıyorduk.İşte ne olduysa ondan sonra oldu.en fazla 1 ay sürdü.Annemin bezeleri bezelye büyüklüğüne indi.Doktorumuz inanamadı ve” ne yapıyosan ne kullanıyosan devam et” dedi.Himalaya tuzuyla 1 ayda.İnsan inanamıyor.İlaç kullanımına gerek kalmadı artık. Bu arada kardeşimin arkadaşında böbrek taşı problemi vardı.Böbrek ultrasonu çektirmişti ve 3 adet taş bariz olarak görülüyodu.Gerçekten kötü durumdaydı öyle ki gecenin kaçı olursa olsun ağrıları başlayınca hastaneye yetişmeye çalışıyorlardı.Çocukluğundan beri böyleymiş fakat 1 taş bile düşmemiş.Kendisine himalaya tuzunu kullanmasını söyledim ve mucize oldu, 2 taş düştü.Kullandığından beri hiç hastaneye gitmedi.taşı düşürdüğü gün hariç :) İnsanın yapısında var herhalde,yakınında,çevresinde görmedikçe mucizelere inanmaması ki babam bu insanlardan birisi.kendisi hayatı boyunca ilaç kullanmamış ve hep bitkisel yollardan çözmeye çalışmıştır.Babamında ben doğduğumdan beri mantar problemi vardır.Ne ilaç kullandıysa da fayda görmedi.Bir gün yanımda oturuyodu,parmaklarında yine egzama çıkmış, kaşımamak için zor tutuyodu kendini.Bende getir baba elini dedim.O mucize tuzlu-su dan bir damla (abartmıyorum sadece bir damla) kaşınan yerine döktüm.bir hafta sonra babamın hiç ilgisini çekmeyen tuz ilgisini çeker oldu.Çünkü geçirmişti.Geliyor gidiyor tuzu soruyor artık. Kardeşimin de uçuk problemi vardı artık uçuktan eser yok.Yaptığımız sadece uçuk çıktığında 1 damla tuzlusudan uçuğun üstüne damlatmaktı :).Bense yanımdan ayırmaz oldum.işimden dolayı çok ağır bir tempoda çalışıyorum.Çoğu zaman sabahlıyorum.Zaman zaman bağışıklık sistemim zayıf kalıyor.Gribin veya soğuk algınlığın başında bademciklerim hafif hafif batmaya,iltihap toplamaya başlıyor.Artık hastalık başlamadan önleyebiliyorum.yaptığım şey sadece bademciklerime tuzlu-su dökmek.Biraz yakıyor ama bu kış hiç hasta olmadım.Ne mutlu bana ki bu mucize tuzla tanıştım.Nereye gidersem gideyim hep yanımda taşıyorum bir parçam oldu diyebilirim. SİZE GERÇEKTEN TEŞEKKÜR EDERİM.İYİKİ VARSINIZ…
  kadri okyay Submitted on 2012/02/23 at 18:52 | In reply to Yücel Aydemir. Yücel bey tekrar merhaba, size daha önce söylediğim gibi dotorların benim durumum ile ilgili söylemleri şöyle;genelde büyüme olduğunda müdahale edecez şuanki iki tomografi sonucunda değişiklik yok,yanlız bugün bende bir iştah kaybı oluştu yemek yiyemiyorum bununla beraber suda içemiyorum acaba çokmu yükleme oldu suyu içiyorum gitmiyor enteresan bir durum oldu halsizlik ve uyku hali oldu ayrıntıları telefonda söyleyebilirim burda kullandığınız telefonu yazarsanız veya ben yazıyorum kendi telefonumu siz beni arayın lütfen.05055895763
  Yücel Aydemir Submitted on 2012/02/23 at 00:02 | In reply to kadri okyay. Kadri bey merhaba. Evet halk dilinde eskiden ur diye bilinen bugün kanser olarak bilinmektedir. Eskiden ur kolay kolay, en azından bugünkü hızında kimseyi öldürmezdi, bugün ise aynı ur, yani kanser insanı çok çabuk öldürmektedir. Sebebi urun kendisinde değildir. Bu tartışmaya kitabımız yayınlanmadan girmeyecağız. Sizin yüzünüze de bunları söylerken sanmayın ki sizi korkutmak için söylüyoruz. Öünki su içmeye başladıktan sonra kimse urdan da kanserden de ölmez. Çünki kanser bir kurumadır, kuruyan her çiçek de her ağaçta her insan da suyu bulduktan sonra tekrar yeşerir. Sizden bir ricamız daha var. O sisi teşhis ya da kontrol yapan doktorlara birde şunu sorun. Sizin şimdiye kadarki tecrübelerinize göre bendeki gelişme urun büyümesi yoksa küçülmesi yönündemi olması gerek. Çünki siz artık tuzlu su içmeye başladıktan sonra 6 ay sonra sizde ur filan kalmayacakç Biz bunu biliyoruz. Ancak genelde gelişmeler hangi yönde olurmuş onu onların ağzından duymak istiyoruz. Siz bir sağlık insanı olarak bunu tespit edebilirsiniz. Bu tespitleriniz bize değil daha çok diğer insanların yolunu açacaktır. Kanser gelirken haberi sadece acı ve ağrı biçiminde vermez. Nasıl verdiğini kitabımı okuduktan sonra daha iyi anlıyacaksınız. Bu temayı kitabımızı okuduktan sonra tartışalım. Su içmeye başladıktan sonra vücudunuzda bir su birikmesi normaldir. Bu birkaç gün sonra geçer. Bunun için herhangi bir telaşa kapılmayın. Ne zaman çekildiğini sadece bize haber verin. Onun için dedimki şimdi tuzlu suya başlamadan kendinizi bir fotoğrafınızı çekin ve her hafta karşılaştırın. Neler gözlemliyorsunuz bize de yazın. Çünki hemen her insanın kafasında, sadece su ve tuz kanseri nasıl iyileştirir soruzu henüz çözülmedi. Yücel Aydemir
  kadri okyay Submitted on 2012/02/22 at 19:03 | In reply to Yücel Aydemir. Yücel bey tekrar merhaba, ben sizinle karşılaştıktan sonra aynı akşam su ve tuz uygulamasına başladım günde yaklaşık 2,5 3 litre içiyorum yanlız gün içine fazla dağıtamıyorum bir sakıncası olurmu?ayrıca bendeki tıp dilinde nodül halk dilinde ur akciğerin değişik bölgelerinde üç adet mevcut,bunun yanında tıp dilinde plorezi halk dilinde akciğer zarının içine su birikimi dediler işin enteresan tarafı bu dedikleri şeyler bende hiçbir belirti vermedi yalız öğrendikten sonra arada nefes alırken batmalar oluyordu.bunların bundan sonraki işlemleri ise şöyle;altı ayda bir akciğer tomografisi çektirip bir önceki filimle karşılaştırma yapılacak eğer bulunduğu ebattan daha büyük olursa yapılacak işleme karar verilecek.Ben suyu içmeye başladığımı söyledim bende şu ana kadar şöyle bir değişim oldu yaklaşık iki kilo artışım oldu bu beklediğiniz bir durummudur ve tuz bittiğinde nasıl ve nerden temin edebileceğimi yazarsanız sevinirim.Saygılar.Kadri OKYAY
kadri okyay Submitted on 2012/02/19 at 20:53 Bugün 19.02.2012 benim için çok önemli bir gün çünkü bir arkadaş aracılığı ile Yücel hocayı tanıdım ben 28 yıl sağlık camiasında çalışmış ve emekli olmuş biriyim ayrıca yaşamım boyunca ilaca karşı olan biriyim.Basit bir röntgen filmi çektirdiğim bir gün dünyalar başıma yıkıldı akciğerimde birkaç nodül olduğunu ve plorezi(akciğer zarında sıvı birikmesi) geliştiğini göğüs uzmanları söyledi tam bu arefede Yücel hocayla tanıştım ve tuz uygulamasına başladım,bundan sonraki süreci beraber göreceğiz.Kadri okyay
  Ahmet İrem Submitted on 2012/02/16 at 15:45 Rafine tuz kullanımına son verdiğimizde hayati öneme sahip iyottan mahrum kalıcaz. İyotu nasıl temin edebiliriz?
melek özçelik Submitted on 2012/02/06 at 15:28 İyi günler. bende aşırı derecede kansızlık var. her ay ilaç alıyorum. biraz düzeliyor sonra tekrar başlıyor. karaciğer temizliği ile ararken buldum sitenizi. dikkatimi çekti. daha önce kozmik beden temizliğini tam olarak yapamasamda yapmaya çalıştım. yalnız şöyle bir sorun oluştu. ben çok çabuk kilo kaybediyorum. bir hafta ekmek yemeden sadece meyve ve sebze suyu içince yüzüm çöktü. sarktı ani ve aşırı zayıfladım. karaciğer temizliği yaparken bu konuya nasıl bir çözüm bulabilirim. bende karaciğer temizliği yapmak istiyorum. ayrıntılı olarak bilgilendirebilirmisiniz ve kitabınız hakkında da bilgi alabilirmiyiz. şimdiden teşekkür ederim.
  Ellez Submitted on 2012/01/24 at 10:29 Toplum ve bireylerin yaşam kurallarını kanunlar belirler. İyi yönetilen Toplumlar huzur bulurlar, demokrasiyi yaşarlar, geleceğe daha umutlu bakarlar…. TUZ ve SU da insan sağlığı için aynıdır. Eğer sağlıklı tuz ve suyu binçli bir şekilde alırsak sağlıklı yaşam bizim için kolay olur. Bizzat kendim tuz ve suyu gerektiği gibi almadığım dönemde çektiğim ağrılar, huzursuzluklar fiziken de inanılmaz derecede etki etmişti. Bir yılı aşkın süredir kullandığım HİMALAYA TUZU ve su içmeye başladığımdan sonraki yaşam biçimim de, sağlık konusunda geldiğim bu günler bende olumlu sonuçlar vermiştir. Onun için tuz ve su kullanmadan önceki yaşamım (ağrı ve huzursuzluklar) tuz ve su kullandıktan sonraki( sağlıklı ve huzurlu) geçtiğini yaşıyorum. Tuz ve suyun sağlıklı yaşam için olmazsa olmazını yaşayarak gördüm. Herkese sağlıklı yaşam diliyorum. Bunun da yolu tuz ve su dan geçer
  Ellez Submitted on 2012/01/18 at 14:13 Sevgili Yücel Bey, ben sizin öneriniz ile ve verdiğiniz bilgiler doğrultusunda safra ve karaciyer taşlarını bugün döktüm. devamının da olacağını biliyorum. Yapacağım. İnanın bu olay bana mucizeleri yaşattı dersem yeridir. Aslında bu bizlerde mucize, çünkü senden edindiğim bilgilere dayanarak eskilerden halkın çoğu bu temizliği yaparmış. Bana göre inanın tam bir mucize. Yaşadım, gördüm hala heyecan ve şok yaşıyorum. Bugün bir milat oldu benim için sağlıklı yaşamımda. Beni gören duyan etrafımdaki insanlara hayretlerimi aktardım. şimdi bu temizliğe daha doğrusu senin değiminle; KANSIZ AMALİYAT’a herkes okey dedi benden yardım bekliyorlar. herkesi sana yönlendiriyorum. İlgi göstereceğinden hiç şüphem yoktur. Safra ve karaciyerden gelen taşların fotoğraflarını da size yolluyorum. Önerim her insanın bunu yaparak sağlıklı yaşama merhaba demeleri ve hastahane kapılarında bıçak altına yatmadan ağrısız acısız, maliyet gerktirmeden kurtulmalarıdır. Bugün çok sevinçliyim yazacaklarım yeterlilik kazandırmaz. EN akılcı yolu sizinle irtibata geçmektir. sevgilerimle… Fotograflar
  Ellez Submitted on 2012/01/13 at 14:34 Yaşam bu kadar ucuz maliyetlerle kolay ve sağlıklı iken halka nasılda pahalı ve karmaşık hale getirilmiş. Ben suyun SUSANMADIĞIM surece içilmediğini bilirdim. Yaşamın gizemi adlı kitabınızı okuduktan sonra su içmeyi ÖĞRENDİM. Suyu her gördüğümde vucudumun ihtiyacı olduğunu düşünerek içiyorum. Tabiki Himalaya tuzunu da bir yıldır kullanıyoruz… İnanılmaz derece de rahatsızlıklarım oldu, amaliyat edilmem söylendi… Meğer su ve tuz daki sırda saklıymış sağlıklı yaşam. Şimdi yaşam daha güzel benim için çünkü ağrılarımdan kurtuldum. Bu bilgileri bizlere aktaran Yücel Beye buradan tekrar teşekkürler ediyorum. Bizler ondan çok şey bekliyoruz…
  Saim Yılmaz Submitted on 2012/01/09 at 20:01 Efendim, tekrar saygılar sunuyor, başarılarınızın DÂİM olmasını diliyorum. ” Kanser bir hastalık değildir ” kitabınızın ÖNSÖZ’ünü (Yarım) okudum. Şimdi hasretle-İştiyakla kitabın çıkmasını bekliyoruz. Allah Bütün kitap ve makalelerinizi ANLAYARAK OKUMAYI ve istifade etmeyi nasip etsin. İnşaallah bu eserler TOPRAĞA ATILAN BİR TOHUM GİBİ zaman içinde Neşv-ü nema bulacak İnsanlığın ESARETLERDEN KURTULMASINA vesile olacaktır İnşaallah. Efendim ben TUZLU SU KÜRÜne başladıktan sonra Kitabınızda okuduğum tesirlerini yaşadım, Vücudumda bişeyler olduğunu duydum. Bir öğretmen Arkadaş ziyaretime geldi, beraber SU VE TUZ kitabından okuduk , önce kendim içerek bir bardak ikram ettim, gitti ve iki gün sonra tekrar geldi, hocam dedi O SUYU içtikten sonra bana bişeyler oldu, yemek yedikten sonra ben hasta oluyordum, cebimde ilaç taşıyordum, çok rahatladım, bu nasıl alınır, nasıl yapılır,nasıl içilir? bana yardımcı ol dedi, Hemen iki kilo TUZ istedik (İnternetten) iki gün sonra TUZu geldi , yardımcı oldum kullanmaya başladı, önüne gelene anlatıyor, TEREDDÜT EDİLİYOR . Yıllarca TANSIYONON VARSA TUZDAN UZUK DUR.SAKIN HA… Demişler, Şimdi birileri çıkıp ” TUZLU SU İÇ TANSIYONDAN KURTUL diyor, inandırmak zor oluyor ama Olacak İnşaallah. Birde Sitenizin sağına soluna bakmadan TUZ adresi sordum, hem teşekkür ediyor hem özür diliyorum. Ayrıca Karaciğer-Safra taşı temizliğinin tarifi ve gerekenleri nelerse istiyorum. İhtiyacım yoksa bile madem yan tesiride yok ben denerim, size de bilgi veririm İnşaallah. Çok kıymetli zamanınızı çok meşgul ettim. SAygılar sunuyorum efendim. Saim Yılmaz.
Yücel Aydemir Submitted on 2012/01/08 at 22:30 | In reply to Saim Yılmaz. Saim bey merhaba. Gösterdiğiniz incelik ve hassasiyetiniz için teşekür ederim. Bizim kültürümüzde şöyle bir söz vardır. Bu dünya birkaç evliyanın yüzü suyu hürmetine yaşanılasıdır. İnsanı ve dünyayı kavradıkca bu sözün ne demek istediğini daha iyi anlıyorum. Bu dünya hepimizin. Onu güzelleştirmek ve yaşanılabilir kılmak hepimizin görevi. Herkes sizin gibi biraz sorumlulukla, biraz sağ duyu ile yaklaşsa yaşama, bu dünya daha güzel olacak, daha yaşanılır olacak. İşte bizde bu dünyanın biraz daha yaşanılır olması için elimizden geldiği kadar, bir Yunus inceliği ile katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Gücümüzü de sizin gibi hassas özüne saygılı, insana saygılı yaşama saygılı insanlardan alıyoruz. Kanser bir hastalık değildir adlı kitabımı daha bitirmemişken önsözünü yazıyordum bugün. Önsözü bu sayfada bu akşam yayınlayacağım. Neden olduğunu şimdi size söylemiyeyim, sayfadan okursunuz. Çok hoşunuza gideceğinden eminim. Karaciğer yağlanmasına gelince temizliği oldukca basit. Hatta tuzlu su kürüne başladıktan belirli bir süre sonra yüksek tansiyon gibi sorunlar yeniden başlar. Sebebi de orada yazdığım gibi, vücuttaki kanın artması, dolaşımın artması, vücudun kendisini temizlemeye başlaması, buna bağlı olarak da safranın artması ile olmaktadır. Karaciğer dolu olunca kana safra ve safrada biriken diğer toksinler karışınca, vücudun oksijen dağılımı yeniden zora girmektedir. İşte o zama kalp daha fazla oksijen taşıyabilmek için daha çok çarpar, kan daha çok dolaşıma girer ve tansiyon şeker yeniden yükselir. Karaciğeri temizlediğiniz zaman, ertesi günü biter. Ancak bu olay bir kere de değil belki kimisinde 15. kimisinde 20 ciyi bulabilir. Bu temizliğin en güzel yanı hiçbir riskinin ve yan etkisinin olmaması. İlk yapanlarda bilinmemezlikten gelen bir korku var. Bazılarında da karaciğer aşırı dou olduğu için kusma falan olabilmekte. Bu da her ne kadar hoş olmasa da tehlikeli değildir. Kusma temizliğin aynı zamanda bir parçasıdır. Onun için korkmak değil sevinmek gerekir. Eğer yapmak isterseniz, ki mutlaka yapmanız gerek bana yazın size nasıl yapılacağını göndereyim. Sizden tek ricam karaciğer temizliği yaptığınızın hemen arkasından bize mutlaka gelişmeleri yazın. Hem biz sizin yorumunuzu yapalım hem de başkalarına ışık tutsun. Birçok insan korkuyor. Tuzu da http://www.yaşamıngizemi.com sitesinden alabilirsiniz. Bu kutsal işi sadece şeytanlara bırakmamak için devam ediyoruz. Biliyorsunuz eskiden ticareti peygamberler yapardı şimdi şeytanlar yapıyor. Size tek tavsiyemiz bizi izleyin. Çünki hergün araştırıyorum ve yazıyorum. Yazdığımı da buradan yayınlıyorum. Sizde yazın. Şunu bilin ki bizler çoğaldıkca Firavunlar azalıyor. Herkesin kulağına fısıldayın firaunculuk bitsin. Çok olun ki fraunculuk bitsin. Saygı ve sevgilerimle Yücel Aydemir
  Saim Yılmaz Submitted on 2012/01/08 at 21:00 Efendim,selâm ve saygılarımı sunuyor, başarılarınızın devamını Rabbimden diliyorum. Yücel bey, ben kitap âşığıyım, Faydasına inandığım kitab’a verdiğim paraya hiç acımam. Kitabınızı (Hayatın gizemi Su Ve tuz) Bir ay kadar önce aldım, altını çizerek okumaya başladım, baktım ki kitabın sayfaları tamamı sarıya boyanmış çizmekten vazgeçtim. Allah razı olsun. Halka hizmet HAKK-A hizmettir, Bu hizmetinizin ECRİNİ MADDİ&MANEVİ alırsınız İnşaallah. Efendim size yazmak istediklerim bu kutuya sığmaz. 67 yaşımda bilgisayar öğrendim, şu anda İnternette dolaşırken Faydalı&güzel bulduğum Yazı ve videoları arşivliyor, yazdırıp Dağıtıyorum. Emekli DİN görevlisiyim, 3 ay önce Prostat ameliyatı oldum, KARACİĞER biraz yağlı dediler ÇEKUP ta. Ağrım sızım yok. Karaciğer taşlarının sebeb olduğunu yazdığınız belirtilerin bazılarını Hissediyorum. Takriben 1 aydır TUZLU SU KÜRÜ yapıyorum. HİPER TANSİYON ilaçlarına ABONE idim, Aboneliyim sona erdi ELHAMDÜLİLLAH, tabi diğer ilaçların da . Hiç bir ialaç kullanmıyorum. BUĞDAY ÇİMİ yetiştiriyor, suyunu içiyorum. Tereyağı- bal- yumurta – her çeşit sebze meyve ile aram çok iyi, kötü alışkanlığım hiç yok, bağışıklık sistemim çok güçlü Hamdolsun. 30 senedir hiç nezle Grip olmam, Karın içinde kısa kollu giyiyorum, SEBEBİ AŞIRI TERLEMEK ( Bünyen yapıyor, çaresi yok ) dediler. Efendim, Karaciğer temizliği tarifi ile birlikte, HİMALAYA TUZUNU güvenerek alabileceğim bir İnternet Adresi (sonra SARI BOYALI tuzu Almayayım) İstiyorum, ayrıca başka tavsiyelerinizi de bekliyor, Saygılar Sevgiler- başarılar diliyorum Efendim . Saim Yılmaz Altınova / Ayvalık / Balıkesir
Yücel Aydemir Submitted on 2011/12/29 at 01:44 | In reply to hilal. Hilal hanım bana yaşınızı ve başka nasıl bir sağlık sorununuz olduğunu ayrıntılarıyla yazarsanız, yaparken nelere dikkat etmeniz gerektiğini yazarım size. Çünki ne yazık ki ülkemizde bu konuda henüz yazılı bir kaynak yok. Neye dikkat edip edemeyeceğimizi doğal olarak bilemezsiniz. Ayrıca hangi belirtileri nasıl yorumlamak gerekir. Bunalrı bilmeyince panikleme olasılığı var. Her ne kadar doğru yapıldığı sürece hiçbir tehlikesi yok ise de doğru yapmayı bilmek gerek. Kitabım yayınlandıktan bu yana edindiğim tecrübe şu. Bizim ülkemizin insanı, her şeyi basite alarak yanlış yapmaya meyilli. Ne olacak canım birşey olmaz sözü sadece bizim dilimizde var. Bu hafiflik iyi bir özellik ama her zaman değil. Sizden ricamız herşeyden önce şu. Yaşamın gizemi su ve tuz kiyabını mutlaka okuyun, eğer okuduysanız sorun yok. Birde bu temizliği yapmadan önce en azından bir ay kadar tuzlu su kürü yapmanız gerek ki önce vücut dengesini bulsun. Ondan sonra karaciğer temizliğini yapın. Yoksa hırpalar bu temizlik sizi. İkinci ricamız ise bize mutlaka ama mutlaka bize düşüreceğiniz taşların fotoğrafını çekin ve gönderin. Gönderin ki diğer insanlar da bundan yararlansın. Ayrıca her temizliğin arkasından değişmeleri bize yazacağınıza söz verin. Çünki şu ana kadar söz verip de geriye dönüşü olan insanımız çok az. Bu dönüşümlere benim değil sizlerin, kendinizin ihtiyacı var. Kendinize sahip çıkın. Yoksa ben zaten olayı biliyorum. Yanıtınızı bekliyorum. Sevgilerle Yücel Aydemir
  hilal Submitted on 2011/12/28 at 21:51 sayın yücel bey;2 sene kadar önce şiddetli karın ağrısı ile doktora gittim. yapılan kontrollerde 1 adet 10.1 mm safra taşı olduğu tespit edildi.Safra kesesini cerrahi yöntem ile aldırma taraftarı olmadığımızdan dolayı.ameliyat yaptırmadık.sizin belirtmiş olduğunuz safra taşı düşürme yöntemini öğrenip yapmak istiyoruz.çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Zeynep Submitted on 2011/12/28 at 18:01 Size çok teşekkür ederim Yücel Bey bilgilendirdiğiniz için bizlerle bu önemli bilgileri paylaştığınız için sayenizde kendimi daha enerjik ve sağlıklı hissediyorum,yorgun kalktığım yataktan şimdi rahat bir şekilde kalkıyorum. Tuzu kullanıyorum halsizliğim ve üzerimde bir ağırlık varmış hissi ortadan kalktı kan değerleri düşük diye verilen ilaçlar kilo almama neden olduğu için içmek istemedim tuzu da kullanınca aslında ihtiyacım olan şeyin sole olduğunu anladım. Okuyan insanlara tavsiyem Su kürünü yapın ne kadar iyi sağlıklı olduğunuzu görünce kendinizi nasıl hissettiğinizi farkedeceksiniz o zaman siz de bizimle görüşlerinizi paylaşın.

  Mustafa Saltoğlu Eingereicht am 26.03.2012 um 10:09 Yücel bey merhaba, Epsom tuz uygulamasını dün akşam uyguladım.Tam bağırsak boşalması sabah saatlerinde tamamlandı.Sonrasında öğlene kadar 4-5 defa daha tuvalete gittim. Her seferinde bol miktarda yeşil renkte yumuşak kıvamda bazen tek olarak bir kısmı ise birleşik vaziyette safra (Taşı Yücel Aydemir) gözlemledim.Tuvalet suyu berrak olduğundan suya bir ışık kaynağı tutarak cep telefonu ile fotoğrafladım.Size göndereceğim.Ben yaklaşık 4-5 yıldır aralıksız hergün himalaya tuzlu su kullanıyorum.Ayrıca beslenme şeklimi değişterek %80 vegeteryan besleniyorum.Bunun yanında spırulina, comboutea,çoklu vıtamın ve balık yağı gibi besin destekleri kullanıyorum.Fırsat buldukça hamama ve saunaya gidiyorum.Hava uygun olursa yürüyorum. Evim de küçük bir Trambolinim var.Fırsat oldukça zıplıyorum.Bu durum da bile safra gelmesi ilginç olmalı.Toplumun %90 ının benim gibi beslenemediğini ve hareket etmediğini biliyorum.Toplumun tamamının bu işleme ihtiyacı olduğu ortaya çıkıyor.Şu ana kadar iki kişiye önerdim.Bir bayan hastam önce kendi uygulayacak sonra da lenf kanseri olan erkek kardeşine uygulayacak.Uygulamanın hazırlık ve gerçekleştirilme safhası oldukça zorlayıcı.İnsanları uygun bir şekilde ikna etmek epey çaba gerektiriyor Görüşmek üzere sevgiyle kalın.. Dr. Mustafa Saltoğlu Eingereicht am 26.03.2012 um 11:06 | Als Antwort auf Mustafa Saltoğlu. Mustafa bey tesekür ederim. Bir doktor olarak bu kadar önemle bu konuya eğildiğiniz için içtenliğinize ve hassasıyetinize ayrıca teşekür ederim. Biliyorsunuz ki insanlar Doktorum ne der diye merak ediyor. Bir çok insan da doktorum bana tuzu yasakladı diye ayağına kadar gelmiş çözümü red ediyor. Bu nedenle bir doktor arkadaşımızın bu konuya eğilmesi hatta önce kendinin şifalanması ve bunu bizlerle paylaşması bizim için büyük bir destektir. Site ismini reklam olmasın diye çıkardım, umarım bu sizi darıltmaz. Bize resimleri de gönderirseniz gene bu sayfadan yayınlarız. Sizin resim koyma olanağınız yok ama bana mail atarsanız onları buradan ben yayınlarım. Bundan sonra vücudunuzdaki değişmeleri iyi gözlemleyin. Öncelikle müthiş bir rahatlama olacak. Herşeyden önce nefes alıp vermede bir rahatlama. Sonra enerjinizin artması, yorgunluğunuzun azalması gibi. Bundan sonra tamamen temizlenene kadar her üç yada dört hafta da bir yapmanız gerek. İkinci hafta dan sonra safra ve karaciğer tekrardolacağı için kalp çarpıntısı yapmaya başlayabilir, ya da sanki eski sorunlar yeniden geri geliyormuş gibi olur. O yüzden hemen tekrar bir kere daha temizlik yapmak gerekir. Her temizlik yapışınızda biraz daha gençleşecek biraz daha vücudunuzun vitalitesine kavuşacaksınız. Sebgiyle Yücel Aydemir Mustafa bey günaydın Resimlere bakılırsa sizde daha asıl oyun başlamamış. Çünki asıl ilk düşerken simsiyah safra çıkması gerekirdi. Ayrıca o taşlar daha çok küçük. Ya bu fotoğraflar ilk çıkanların fotoğrafı değil, ya da asıl ikincide yada üçüncüde düşer.  Yücel Aydemir   Mustafa Saltoğlu Muhtemelen dediğiniz gibi olmalı.Asıl barsak boşalması gece oldu ve ben o materyali fotğraflamadım. Ancak heyecanla ikinciyi bekliyorum.Şayet benim gibi detoxifiye birisinden yine de safra ve taşları gelirse beim içinde inanılmaz bir tecrübe olacak. O taktirde yaşayan tüm insanların şiddetle ve bir an önce bu temizliği yapmaları gereği ortaya çıkıyor…Meslek hayatımın bundan sonraki yıllarını sadece bu işe ayırsam 25 yıllık yapmış olduğum sağlık hizmetinden daha değerli olacağını düşünüyorum.. Şu anda bile yaşam enerjimde ciddi bir artış hissediyorum… Sevgiyle kalın. Mustafa Saltoğlu Hasan ESEN  Karaciger ve Safra kesesi Temizligi…. Merhaba Yücel bey; bugün itibariyle ilk kez yaptigim Safra kesesi temizligimi basariyla tamamladim…Hersey umdugumdan ve gözümde büyüttügümden daha kolay ve hizli oldu…Her ne kadar kulaktan duysakda fotograflari görsekde deneyip yapmadigimiz birsey oldugundan dolayi ayri bir heyecan ve korku vardi üzerimde cok sükür bu korkularin yersiz oldugunu ve Safra kesesi taslarindan bu kadar kolay temizlenebilecegini yasayarak tecrübe edinmis oldum…. Tüm yardim ve bilgilendirmelerinizden ötürü sükranlarimi iletiyorum…. Fotograflari buraya yükleyemedigim icin mail adresinize yolluyorum siz eklersiniz bir zahmet…. Saygilarimla….     Submitted on 2012/03/25 at 18:12 Yücel bey merhabalar. ikinci karaciyer temizliğini de yaptım. Çok faydasını görüyorum. sağlık konusunda insanın bilinçlenmesi, ameliyat getirmeyen uygulamalar inanın insanı yaşama daha özgüvenle bağlıyor. ikinci karaciyer temizliğinde safradan atılan taşların bende iki gün devam ettiğini gördüm. Anlaşılıyorki vücudumuzun iç kirlenmeleri neticesinde daha önceleri çektiğimiz ağrıların sıkıntıların sebebi buradaymış. Tuzlu su kürüne 16 ay oldu aralıksız devam ediyorum. Bu zaman içerisinde unuttuğum 4 veya 5 kez olmuştur. faydalarını buradan yazmakla bitiremem. İki gün evvel HASTAHANEYE gitmiştim. Oradaki insanların yüzde sekseninin yanlış tuz (rafine edilmiş tuz) kullanmaktan ve susuzluktan olduğunu çok çok iyi sezebiliyordum. İnsanın içinden yanaşıp uyarmak geliyor. Tahli bölümüne de meraktan gittim. İdrarlardaki renk bozukluğunun susuzluktan kaynaklandığını her hasta insanda gördüm. Buna hastahanede yatan hastalarda dahil. Demekki güvenli tedavi merkezleri oluşmamıştır. Hatta bir delikanlıya bunu söyledim; sen neden su içmiyorsun? dedim. Şaşkınlık içinde ” Abi sen nerden biliyorsun benim su içmediğimi” dedi. ve hakikaten su içmediğini itiraf etti. bende kendisine idrarının renkli olduğunu bunun susuzluktan kaynaklandığını izah ettim. Bu durumlar insana özgüven veriyor, sağlıklı yaşamanın tadını hissetiriyor… YAŞAMA YENİDEN BAĞLANMIŞ GİBİYİM BUNCA AĞRILARDAN KURTULDUKTAN SONRA… SU VE TUZ İNSAN SAĞLIĞININ OLMAZSA OLMAZI. Kolaylıklar diliyorum…. Submitted on 2012/03/10 at 17:14   Ellez.ozturk Merhabalar… 16 aydır tuzlu su kürüne devam ediyorum. İnanılmaz derecede faydalarını görüyorum. bu zaman zarfında ağrılarımdan kurtulduğumu belirtmek istiyorum. 5 kasım 2005 de bel ağrılarından yatağa düştüm. O günlerimi hatılamak istemiyorum. Hastahanelere gittim, özel doktorlara gittim. Sonuç; ACİLEN AMALİYAT!… altarnatifi yok dediler. Riskli olduğumu söylediler. Aradan 7 yıl geçti. Şu anki durumum hiç o rahatsızlıkları yaşamamış gibiyim. İstediğim şekilde hareket edebiliyorum. Önceleri yürümekte bile zorlukları yaşıyordum. Her yıl en az iki sefer kış mevsiminde öksürük geçirirdim. bu kış onuda yaşamadım. ağrı denilen o zahmetlerden kurtulduğumu görüyorum. Tabiki YAŞAMIN GİZEMİ adlı kitabı okumaya tekrar tekrar devam ediyorum. Su içmeyi ÖĞRENDİM. Tuz korkusundan ailece kurtulduk. Annem kısmi felç geçirdi, tuzu yasaklamalarına rağmen hala tuzlu su kürüne devam ettiriyorum. Çift görmesi vardı hızlı bir şekilde iyileştiğini görüyorum. KARACİYER TEMİZLİĞİNİ bir ay içerisinde iki defa yaptım. Safradan taşları, karaciğerden de kumları 12 saat içinde döktüm. Benim için tam anlamıyla mucize oldu. Ama bu olay mucize olmadığını yaptığm araştırmalarda gördüm. Meyer bu temizlik yıllar önceden de yapılıyormuş. Bu siteyi hemen her gün takip ederim, okurum. Bu 16 ay içerisinde sağlığın ne kadar basit ve ucuz olduğunu anladım. Halbuki bana bel fıtığ amaliyatı için 2005 yılının sonlarında o zamanın rakamıyla 3 MİLYAR maliyet çıkarmışlardı. Benim Tuzlu su kürüne harcadığım şimdiye kadar 50 lira, karaciyer temizliğine harcadığım para da ; 19 lira. Değerlendirme yapmak bile çok komik geliyor. Nasıl bir sistem? Ağlanacak halimiz var demek yanlış olur, Gerçekleri görüp öğrenmeliğiz. Öğrendiklerimizi insanlarla paylaşmalıyız… Araştırmaları sonucu ulaştığı gerçek bilgileri bizlere ulaştıran Yücel Beye buradan tekrar teşekkür ediyorum. Bu insanlık adına yaptığı çalışmalarında başarılar diliyorum…. Eingereicht am 24.01.2012 um 10:29 Toplum ve bireylerin yaşam kurallarını kanunlar belirler. İyi yönetilen Toplumlar huzur bulurlar, demokrasiyi yaşarlar, geleceğe daha umutlu bakarlar…. TUZ ve SU da insan sağlığı için aynıdır. Eğer sağlıklı tuz ve suyu binçli bir şekilde alırsak sağlıklı yaşam bizim için kolay olur. Bizzat kendim tuz ve suyu gerektiği gibi almadığım dönemde çektiğim ağrılar, huzursuzluklar fiziken de inanılmaz derecede etki etmişti. Bir yılı aşkın süredir kullandığım HİMALAYA TUZU ve su içmeye başladığımdan sonraki yaşam biçimim de, sağlık konusunda geldiğim bu günler bende olumlu sonuçlar vermiştir. Onun için tuz ve su kullanmadan önceki yaşamım (ağrı ve huzursuzluklar) tuz ve su kullandıktan sonraki( sağlıklı ve huzurlu) geçtiğini yaşıyorum. Tuz ve suyun sağlıklı yaşam için olmazsa olmazını yaşayarak gördüm. Herkese sağlıklı yaşam diliyorum. Bunun da yolu tuz ve su dan geçer Submitted on 2012/01/18 at 14:13 Sevgili Yücel Bey, ben sizin öneriniz ile ve verdiğiniz bilgiler doğrultusunda safra ve karaciyer taşlarını bugün döktüm. devamının da olacağını biliyorum. Yapacağım. İnanın bu olay bana mucizeleri yaşattı dersem yeridir. Aslında bu bizlerde mucize, çünkü senden edindiğim bilgilere dayanarak eskilerden halkın çoğu bu temizliği yaparmış. Bana göre inanın tam bir mucize. Yaşadım, gördüm hala heyecan ve şok yaşıyorum. Bugün bir milat oldu benim için sağlıklı yaşamımda. Beni gören duyan etrafımdaki insanlara hayretlerimi aktardım. şimdi bu temizliğe daha doğrusu senin değiminle; KANSIZ AMALİYAT’a herkes okey dedi benden yardım bekliyorlar. herkesi sana yönlendiriyorum. İlgi göstereceğinden hiç şüphem yoktur. Safra ve karaciyerden gelen taşların fotoğraflarını da size yolluyorum. Önerim her insanın bunu yaparak sağlıklı yaşama merhaba demeleri ve hastahane kapılarında bıçak altına yatmadan ağrısız acısız, maliyet gerktirmeden kurtulmalarıdır. Bugün çok sevinçliyim yazacaklarım yeterlilik kazandırmaz. EN akılcı yolu sizinle irtibata geçmektir. sevgilerimle… Fotograflar Ellez.ozturk Submitted on 2012/01/13 at 15:45 Sevgili Yücel Bey, bu bilgileri bizim için aktarmanda ne kadar emek ve çaban olmuştur diye düşündükçe sana yazacaklarım kelimeler bunların karşılığı olamayacaktır. Defalarca okuyorum yazılarını. Bu gün şu sonuç çıktı bende; HAYAT ŞARTLARI NE KADAR UCUZMUŞDA BİZLER ÇIKMAZA SOKUYORUZ. sağlıklı beslenmenin az yemekten geçtiğini bir kenara iterek, fazla yemekle kendimizi sağlığımız kadar ekonomik durumumuzuda zorlamışız. Düşünsenize bir aile de özellikle Türk toplumunda bunun ortalaması en az beştir. kişi başına fazla tüketim miktarı olarak 200 tl kabul edersek bir ailenin aylık 1000 tl fazla gideri olduğu gibi sağlık sorunları arttığından sağlık masrafı da artacaktır. Verdiğiniz bilgiler okuyan her insanı fikir sahibi yapacaktır. Çalışmalarınızda başarı ve kolaylıklar diliyorum… Submitted on 2012/01/13 at 14:34 Yaşam bu kadar ucuz maliyetlerle kolay ve sağlıklı iken halka nasılda pahalı ve karmaşık hale getirilmiş. Ben suyun SUSANMADIĞIM surece içilmediğini bilirdim. Yaşamın gizemi adlı kitabınızı okuduktan sonra su içmeyi ÖĞRENDİM. Suyu her gördüğümde vucudumun ihtiyacı olduğunu düşünerek içiyorum. Tabiki Himalaya tuzunu da bir yıldır kullanıyoruz… İnanılmaz derece de rahatsızlıklarım oldu, amaliyat edilmem söylendi… Meğer su ve tuz daki sırda saklıymış sağlıklı yaşam. Şimdi yaşam daha güzel benim için çünkü ağrılarımdan kurtuldum. Bu bilgileri bizlere aktaran Yücel Beye buradan tekrar teşekkürler ediyorum. Bizler ondan çok şey bekliyoruz…

Bir yanıt yazın